Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2018/1046 E. 2018/9420 K. 12.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/1046
KARAR NO : 2018/9420
KARAR TARİHİ : 12.12.2018

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık
HÜKÜM : TCK’nın 157/1, 168/2, 62, 52/2, 50/1-a, 52/4 maddeleri gereğince mahkumiyet

Dolandırıcılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
02/12/2016 tarih ve 29906 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 253 maddesi ile 05/08/2017 tarih ve 30145 sayılı Ceza Muhakemesinde Uzlaştırma Yönetmeliği’ne göre, soruşturma konusu suçun uzlaşmaya tâbi olması ve kamu davası açılması için yeterli şüphenin bulunması halinde, dosya uzlaştırma bürosuna gönderilir. Büro tarafından görevlendirilen uzlaştırmacı, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar görene uzlaşma teklifinde bulunur. Şüphelinin, mağdurun veya suçtan zarar görenin reşit olmaması halinde, uzlaşma teklifi kanuni temsilcilerine yapılır. Uzlaştırmacı uzlaşma teklifini açıklamalı tebligat veya istinabe yoluyla da yapabilir. Uzlaştırmacının uzlaşma teklifinde bulunacağı şüpheli, sanık, katılan, mağdur veya suçtan zarar gören ya da kanunî temsilcilerine iletişim araçlarıyla ulaşılamaması hâlinde açıklamalı uzlaşma teklifi büro aracılığıyla yapılır. Resmi mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle mağdura, suçtan zarar görene, şüpheliye veya bunların kanunî temsilcisine ulaşılamaması halinde, uzlaştırma yoluna gidilmeksizin soruşturma sonuçlandırılır. Uzlaştırma müzakerelerine şüpheli, mağdur, suçtan zarar gören, kanunî temsilci, müdafii ve vekil katılabilir. Şüpheli, mağdur veya suçtan zarar görenin kendisi veya kanunî temsilcisi ya da vekilinin müzakerelere katılmaktan imtina etmesi halinde, uzlaşmayı kabul etmemiş sayılır” ve “Kovuşturma evresinde uzlaştırmanın uygulanabileceği hâllerde, yapılan uzlaşma teklifinin reddedilmesine rağmen hüküm verilinceye kadar sanık ile mağdur, katılan veya suçtan zarar görenin aralarında uzlaşmaları halinde; taraflarca niteliğine uygun düştüğü ölçüde Ek-3’te yer alan Uzlaştırma Raporu Örneği’ne uygun bir uzlaşma belgesi düzenlenir ve mahkemeye sunulursa, hâkim bu belgeyi 25 inci maddenin dördüncü ve beşinci fıkralarında belirtilen kıstaslara göre inceler ve değerlendirir.” hükümlerine yer verildiği,
Bu hukuksal bilgiler ışığında somut olay incelendiğinde, Mahkemenin 29/02/2012 tarih, 2011/211 Esas, 2012/61 Karar sayılı hükmünün Yargıtay 23. Ceza Dairesinin 09/03/2016 tarih, 2015/6082 Esas, 2016/2616 Karar sayılı ilamıyla bozulmasından sonra, dosyanın 23/02/2017 tarihinde uzlaştırma bürosuna gönderildiği, 05/04/2017 tarihli uzlaştırma raporunda sanıkların parayı ödemeyecekleri ve uzlaşmayacaklarını beyan etmeleri üzerine uzlaşmanın sağlanamadığının bildirildiği, müşteki …’ün talimatla alınan beyanında sanıkların parayı ödediklerini belirterek şikayetinden vazgeçtiğini söylemesi, 13/09/2017 havale tarihli dilekçe ile sanıklar ile aralarındaki sorunu uzlaşma yoluyla çözdüklerini de belirterek davadan feragat ettiğini beyan etmiş olması, temyiz dışı sanık …’ın 14/12/2017 tarihli celsede uzlaşma işlemleri ile ilgili beyanları itibariyle uzlaşma işlemlerinin usulüne uygun yapılmadığı anlaşılması karşısında, 5271 sayılı CMK’nın 253 maddesi ile ilgili yönetmelik hükümleri çerçevesinde sanığa yüklenen dolandırıcılık suçu nedeniyle uzlaştırma işlemlerinin usulüne uygun yapılmasından sonra sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiğinin gözetilmeyerek, usul ve yasaya aykırı olarak yapılan uzlaştırma işlemlerine dayalı hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca hükmün sair yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA, kararın CMUK’nın 325. maddesi gereğince temyiz talebinde bulunmayan sanık …’a SİRAYETİNE, 12.12.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.