Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2017/6318 E. 2018/627 K. 05.02.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2017/6318
KARAR NO : 2018/627
KARAR TARİHİ : 05.02.2018

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, Resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Beraat

Nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçundan sanığın beraatine ilişkin hükümler, katılanlar vekilleri tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanığın umre ziyaretleri için vize talebinde bulunmaya ve almaya yetkisine sahip … şirketinin ortağı ve yetkilisi olduğu, katılanlar …, …, …, … ve …’ın umre ziyareti için vize çıkarması konusunda sanığa müşteri temin ettikleri, sanığın katılanlardan aldığı diğer müştekilere ait pasaportların bir kısmına vize çıkmaması üzerine, vize çıkan pasaportlar üzerindeki vizeyi çıkartıp vize çıkmayan pasaportların üzerine yapıştırdığı, bu şekilde sanığın müştekilerin paralarını alıp, umre ziyaretine gidememelerine neden olarak nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçunu işlediği iddia edilen olayda;
1-Sanığın resmi belgede sahtecilik suçlarından beraatine ilişkin katılanlar … ve … vekillerinin temyiz taleplerinin incelenmesinde,
Resmi belgede sahtecilik suçundan doğrudan zarar görenin kamu olması, katılanlar … ve …’nın, katılan … ile anlaşarak, söz konusu pasaportları katılan …’a teslim etmeleri karşısında; suçtan doğrudan doğruya zarar görmeyen … ve …’ın davaya katılamayacağı gözetilmeden verilen katılma kararı hukuken geçersiz ve yok hükmünde olup temyiz hakkı vermeyeceğinden, katılanlar vekilinin anılan suçtan kurulan hükme yönelik temyiz istemlerinin 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’un 321. ve 317. maddesi uyarınca REDDİNE,
2-Sanığın resmi belgede sahtecilik suçundan beraatine ilişkin katılan … vekilinin temyiz taleplerinin incelenmesinde,
Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 14.10.2003 gün ve 232-250 sayılı, 09.10.2012 gün 2011/8-335 Esas 2012/1804 sayılı kararlarında da açıklandığı üzere, belgenin nesnel olarak aldatıcılık niteliğinin bulunması ve aldatma keyfiyetinin belgeden objektif olarak anlaşılması gerektiği, belgelerde sahtecilik suçlarında aldatma niteliğinin bulunup bulunmadığının takdirinin hakime ait olduğu gözetildiğinde; mahkeme heyeti tarafından atılı suça konu pasaportların mevcut halleriyle iğfal kabiliyetine sahip olmadığının tespit edilmesi, ayrıca alınmayan vizeler yönünden de sahtecilik eyleminden bahsedilmeyeceği hususları birlikte değerlendirildiğinde; resmi belgede sahtecilik suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı gerekçesine dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılama sonunda, atılı suçun unsurlarının oluşmadığı gerekçe gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan … vekilinin, beraat hükmünün kanuna aykırı olduğuna ve sanığın eyleminin suç teşkil ettiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,
3-Sanığın nitelikli dolandırıcılık suçundan beraatine ilişkin katılanlar …, … ve … vekillerinin temyiz taleplerinin incelenmesinde,
Umre organizasyonu yapan katılanlar … ve …’ın, sanık tarafından vize sağlanması işlemine yönelik olarak mağdurlardan para toplayıp, sanığa katılan … aracılığıyla ödemelerde bulunmaları karşısında, atılı suçtan doğrudan doğruya zarar gördüklerinin kabulü ile katılanlar … ve … vekilinin temyiz taleplerinin reddine dair tebliğnamedeki görüşe iştirak edilmemiştir.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nca 04.08.2010 tarihinde sanığın yetkilisi olduğu … Turizm’in 2010 ve 2011 yılı umre sözleşmesinin iptal edilmesine karar verildiğinin bildirilmesine rağmen sanığın katılan … ile 08.08.2010 tarihli sözleşme düzenleyerek umre adaylarının vizelerinin alınmasını üstlenmesi ve yine Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 03/06/2011 tarihli cevabi yazısında da katılan ve müştekilerin 2010 yılında umre turu düzenleyen seyahat acentalarının vize talep yazılarında isimlerinin bulunmadığının belirtilmiş olması, Suudi Arabistan Krallığı Ankara Büyükelçiliği’nin bir kısım katılan ve müştekilere vize verilmediğine dair cevabi yazısı, sanık savunmaları, katılan beyanları ve dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, sanığın nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediğinin sabit olduğun kabulü ile atılı suçtan mahkumiyeti yerine delillerin değerlendirilmesinde hataya düşülerek yazılı şekilde beraat hükmünün tesisi,
Kanuna aykırı olup, katılanlar vekillerinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca, hükümlerin BOZULMASINA, 05/02/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.