Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2017/4190 E. 2019/4141 K. 22.04.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2017/4190
KARAR NO : 2019/4141
KARAR TARİHİ : 22.04.2019

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan
HÜKÜM : Sanıklar hakkında ayrı ayrı TCK’nın 158/1-k, 62, 52/2-4, 53/1-3, 206/1, 62, 53/1-3 maddeleri gereğince mahkumiyet

Nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçlarından sanıkların mahkumiyetlerine ilişkin hükümler sanıklar müdafiileri tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanıklar müdafiinin duruşmalı inceleme isteminin, hükmedilen cezanın on yıl hapis cezasından aşağı olması nedeniyle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’nın 318 ve 5271 sayılı CMK’nın 299. maddeleri gereğince reddine karar verilerek yapılan incelemede;
Sanık …’nın, kendi adına ruhsata kayıtlı …plakalı otomobil ile seyir halindeyken direksiyon hakimiyetini kaybederek elektrik direğine çarpmak suretiyle tek taraflı maddi hasarlı trafik kazasına sebebiyet verdiği, alkollü olması nedeniyle olay yerini terk ederek meydana gelen kazayı üstlenmesi için diğer sanık …’u yönlendirerek azmettirdiği, kaza yerine gelen sanık …’un trafik ekiplerine kaza yapan aracı kendisinin kullandığı yönünde gerçek dışı beyanda bulunduğu ve sanık …’ın katılan … şirketinden 10.000 TL ödeme almasını sağladığı, bu suretle sanıkların nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçlarını işlediklerinin iddia edildiği olayda;
Sanıkların üzerlerine atılı suçlamayı kabul etmedikleri, olay yerinde yapılan teknik inceleme neticesinde, kaza esnasında aracı sanık …’nın kullandığına dair herhangi bir iz ve bulguya rastlanmadığının belirlendiği, sanık …’nın alkollü olduğuna ve kaza esnasında aracı kullandığına dair tanık beyanı, kamera görüntüsü ya da alkol testi bulunmadığı, mahkumiyet hükmünün olay yerine gelen polis ekibinin şüphelerine dayanılarak olaya ilişkin görgüsü bulunmayan tanık beyanları üzerine kurulduğu, sanıkların telefon hatlarına ilişkin iletişimin tespiti kayıtlarının getirtildiği ve incelenmesinde, aralarında olay tarihinde iletişim kaydı bulunmadığı, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 31/03/2009 tarih ve 2008/6-256 Esas ve 2009/79 Karar sayılı kararında da vurgulandığı üzere, ceza yargılamasının en önemli ilkelerinden biri olan “şüpheden sanık yararlanır” kuralı uyarınca, sanığın bir suçtan cezalandırılmasının temel koşulunun, suçun kuşkuya yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesine bağlı olduğu, gerçekleşme şekli kuşkulu ve tam olarak aydınlatılmamış olan olaylar ve iddiaların, sanıklar aleyhine yorumlanarak mahkumiyet hükmü kurulamayacağı, kaza esnasında aracı sanık …’nın kullandığı hususunda delil olmamakla birlikte, aracı kullandığı sabit kabul edilse dahi alkollü olması nedeniyle kaza mahallini terk ettiğine dair hiç bir somut delil bulunmadığı ve varsayımlar üzerine mahkumiyet hükmü kurulamayacağı anlaşılmakla, sanıkların üzerlerine atılı suçlardan mahkumiyetlerine yeterli her türlü şüpheden uzak ve somut delil bulunmaması nedeniyle beraatlerine hükmedilmesi gerektiği gözetilmeksizin, yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması,
Kanuna aykırı olup, sanıklar müdafilerinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca, hükümlerin BOZULMASINA, 22/04/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.