Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2017/38105 E. 2019/5340 K. 13.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2017/38105
KARAR NO : 2019/5340
KARAR TARİHİ : 13.05.2019

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık
HÜKÜM : Beraat (ayrı ayrı)

Nitelikli dolandırıcılık suçundan sanıklar hakkında verilen beraat hükümleri katılan vekili tarafından, sanık … hakkında verilen beraat hükmü vekalet ücreti talebiyle sınırlı olarak ayrıca sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Katılan …’e ait petrol istasyonunda katılanın kayınpederi olan sanık …’in işletmenin müdürü olarak çalıştığı, diğer sanıkların işletme çalışanları oldukları, işyeri çalışanlarının işyeri uygulaması kapsamında alışveriş karşılığı puan dağıtılması uygulaması ile ilgili verilen Total kartlardan kendi adlarına ya da arkadaşlarının adına kart düzenleyerek gerçekte alışveriş yapılmamış olmasına rağmen bilişim sistemlerini kullanarak bu kartlara puan yükleyip sonrasında puanları harcayıp akaryakıt almak sureti ile katılan şirketin zararına olacak şekilde menfaat sağladıklarının iddia edildiği olayda,
1-Sanıklar …, …, …, …, …, … ve … hakkında verilen beraat hükümlerine yönelik temyiz incelemesinde;
Sanık, katılan ve tanık beyanları, bilirkişi kurulu raporu ile dosya kapsamına göre suçun sanıklar tarafından işlendiğine dair mahkumiyete yeter kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı anlaşılmakla bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.
Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, yüklenen suçun sanıklar tarafından işlendiğinin sabit olmadığı gerekçe gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan vekilinin beraat hükümlerinin kanuna aykırı olduğuna ve sanıkların suçlarının sabit olduğuna ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
2-Sanık … hakkında verilen beraat hükmüne yönelik temyiz incelemesinde;
Sanık, katılan ve tanık beyanları, bilirkişi kurulu raporu ile dosya kapsamına göre suçun sanık tarafından işlendiğine dair mahkumiyete yeter kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı anlaşılmakla bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.
Yapılan yargılama sonunda, yüklenen suçun sanıklar tarafından işlendiğinin sabit olmadığı gerekçe gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan vekilinin ve sanık müdafiinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1136 sayılı Kanun’un 168. ve hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13. maddesinin 5. fıkrası uyarınca, beraat eden ve kendisini vekille temsil ettiren sanık lehine maktu avukatlık ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Kanun’un 8.maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, fakat, bu aykırılığın yeniden yargılama yapılmaksızın aynı Kanun’un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hükmün ilgili kısmına “sanığın kendisini vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre belirlenen 3.600 TL vekalet ücretinin hazineden alınarak sanığa verilmesi” fıkrasının eklenmesi suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 13/05/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.