Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2017/35158 E. 2018/1280 K. 26.02.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2017/35158
KARAR NO : 2018/1280
KARAR TARİHİ : 26.02.2018

Güveni kötüye kullanma suçundan şüpheli … hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 14.11.2016 tarihli ve 2016/64214 soruşturma, 2016/52391 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine ilişkin mercii İzmir 6. Sulh Ceza Hâkimliğinin 09.01.2017 tarihli ve 2017/129 değişik iş sayılı kararı aleyhine yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 10.10.2017 gün ve 94660652-105-35-1489-2017 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 17.10.2017 gün ve 2017/57804 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
Müşteki … …’ın 22.07.2016 tarihli beyanında; şüphelinin 01.01.2016 tarihinden önce 4 yıl süre ile işyerinin muhasebe işlerini yürüttüğünü ancak belirtilen tarih itibariyle ticari bağlarını kestiğini, bu süreçte tutulan ticari defterleri istemesine karşın kendisine vermediğinden, güveni kötüye kullanma suçu işlediğinden bahisle şüpheliden şikâyetçi olduğu, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan soruşturma sonucunda, şüpheli tarafından dosyaya sunulan; ilgili defterlerin 02.05.2016 tarihinde müştekinin bilgisi dâhilinde … … isimli şahsa teslim edildiğine dair tutanak gerekçe gösterilerek şüphelinin atılı suçu işlediğine dair soyut iddia dışında delil bulunamadığından bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de, Cumhuriyet savcısı tarafından, söz konusu teslim tutanağında imzası bulunan şahsın tanık olarak dinlenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, itirazın bu nedenle kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dosya kapsamından, şikâyete konu uyuşmazlığın, şüpheli tarafından şikâyetçi adına tutulan 2014 ve 2015 yıllarına ait zorunlu muhasebe defterlerinin, muhasebecilik ilişkisinin sona ermesine rağmen iade edilmemesinden kaynaklandığı, şikâyetçinin iddialarına karşılık şüphelinin, defterleri … … vasıtasıyla iade ettiğini belirterek buna ilişkin 02.05.2016 tarihli tutanağı sunduğu, söz konusu tutanakta 2011-2012-2013-2014 ve 2015 yıllarına ait dosyaların iade edildiğinin yazılı olduğu, şikâyetçi tarafından ise adı geçen kişiye teslim edilen belgelerin, iddia ettiği defterler olmadıkları, bir takım fatura gibi belgeler olduğunun belirtildiği, bu kapsamda … ….. tanık sıfatıyla dinlenilse bile bu hususun hukuki uyuşmazlık kapsamında kalacağı, öte yandan şüphelinin iade etmediği iddia edilen defterlerin evrak niteliği bulunsa da malvarlığı olarak değerlerinin olmadığı, bunların gizlenmesinin suçun unsuru olarak şüpheliye kazandırdığı bir ekonomik getirinin bulunmadığı, eyleminin sübutu halinde mesleğinden kaynaklanan disiplin suçunu oluşturabileceği, bu nedenle atılı suçun yasal unsurlarının oluşmadığı anlaşılmakla, itirazın reddi yönündeki kararda bir isabetsizlik görülmediğinden, İzmir 6. Sulh Ceza Hâkimliğinin 09.01.2017 tarih ve 2017/129 değişik iş sayılı kararına yönelik yapılan kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, 26.02.2018 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

-KARŞI OY-

İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/64214 soruşturma numarasına kayıtlı olan olayda:
Eczacılık yapan katılan şikayet ve beyanında; işlettiği eczanenin muhasebecisi olan sanığın eczanede çalışmayan kişileri eczanede çalışıyor gösterdiği iddiasıyla Çalışma Bakanlığı müfettişleri tarafından yapılan incilemede ticari defterinin istendiğini, ticari defterlerin muhasebecisi olan sanıkta olduğunu, bu nedenle ticari defterleri sanıktan istediğini sanığın ticari defterleri iade etmediğini beyan ederek sanık hakkında şikayette bulunmuştur.
Katılanın ticari defterlerini iade etmediğine dair yapılan şikayeti sonucunda, beyanı alınan sanığın defter ve belgeleri … isimli sahıs ile katılana gönderdiğini beyan edip buna ait dosyaların iade edildiği yazılı olan elle yazılmış baş tarafına… ismi yazılarak imzalanmış olan belge fotokopisi ibraz ettiği, katılanında…’in getirdiği belgelerin arasında ticari defterlerin bulunmadığını beyan etmesi ibraz edilen yazıda ticari defterlerden bahsedilmemesi nedeniyle, olayın tek tanığı olan…’in beyanı alınmadan eksik soruşturma ile 14.11.2016 tarihinde Kovuşturmaya Yer Olmadığına İlişkin Karar verilmiştir.
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının eksik soruşturma ve inceleme ile verilen 2016/64214 soruşturma numaralı ve14/11/2016 tarihli Kovuşturmaya Yer Olmadığına İlişkin Karara karşı yapılan itirazı inceleyen İzmir 6. Sulh Ceza Hakimliği 2017/29 Değişik İş numaralı ve 09/01/2017 tarihli kararı ile itirazın reddine karar vermiştir. İzmir 6. Sulh Ceza Hakimliği 2017/29 Değişik İş numaralı ve 09/01/2017 tarihli kararı hakkında kanun yararına bozma talebinde bulunulmuştur.
Cumhuriyet savcılarının ihbar ve şikayetle ilgili tüm delileri toplayıp olay ve iddialar hakkında soruşturmaları tam olarak tamamladıktan sonra, gerektiğinde Kovuşturmaya Yer Olmadığına İlişkin Karar verebilir. Olayımızda olayın tek tanığı olan…’in beyanı alınmadığı gibi …e ait olduğu iddia edilen belgenin doğruluğuda araştırılmadan eksik soruşturma ve inceleme ile Kovuşturmaya Yer Olmadığına İlişkin Karar verilmiştir.
Eksik soruşturma ve inceleme ile verilen Kovuşturmaya Yer Olmadığına İlişkin Karara karşı yapılan itirazın İzmir 6. Sulh Ceza Hakimliği tarafından reddine karar verilmesi usul ve kanuna uygun değildir.
Yukarıda izah edilen nedenlerle; İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının eksik soruşturma ve inceleme ile verilen 2016/64214 soruşturma numaralı ve14/11/2016 tarihli Kovuşturmaya Yer Olmadığına İlişkin Karara karşı yapılan itirazı inceleyen ve itirazın reddine karar veren İzmir 6. Sulh Ceza Hakimliğinin 2017/29 Değişik İş numaralı ve 09/01/2017 tarihli kararının bozulmasını talep eden Kanun Yararına Bozma talebinin kabulüne ve kararın bozulmasına karar verilmesi gerektiği görüşünde olduğumdan;
15. Ceza Dairesinin 2017/35158 Esas nolu ve 26/02/2018 tarihli kararındaki Kanun Yararına Bozma talebinin reddine dair sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.