Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2017/27719 E. 2019/3305 K. 03.04.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2017/27719
KARAR NO : 2019/3305
KARAR TARİHİ : 03.04.2019

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, özel belgede sahtecilik
HÜKÜM : Beraat

Sanıkların, nitelikli dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik suçlarından beraatlarına ilişkin hükümler katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Sanıklardan …’nın, Önlem Sigorta Aracılık Hizmetleri adlı işyerinin yetkilisi olduğu, diğer sanıklar …, … ve …’in ise aynı işyerinde çalışanlar oldukları, söz konusu işyerinin Generali ve Başak Sigorta şirketlerinin acentesi olduğu, ayrıca bu iş yeri tarafından Axa Oyak Sigorta Şirketinin acentesi olan Prusa Aracılık Hizmetlerinin şifre ve ekranı kullanılarak poliçe kesildiği, sanıkların, Generali, Başak ve Axa Oyak Sigorta Şirketleri adına bilgisayarda manuel olarak hazırladıkları sahte poliçeleri kestikleri, her üç firma adına online sistemden kesilen düşük miktarlı poliçeleri merkeze bildirdikleri, kendi bilgisayarında sahte olarak hazırladıkları daha yüksek fiyatlı poliçeleri ise müşterilere verdikleri, sanıkların bazı poliçeleri ise tamamen sahte olarak düzenleyip herhangi bir yere bildirmedikleri, bazı poliçeleri ise mükerrer olarak düzenledikleri, toplamda tespit edilebilen 2565 adet sahte poliçe karşılığında 490.569,25 TL menfaat temin ettikleri iddia edilen olayda;
1-Nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen beraat hükümlerinin incelenmesinde;
09/12/2013 tarihli bilirkişi raporuna göre, sigorta poliçelerinin sigorta acentesince düzenlenmiş olduğu, tüm poliçe bilgilerinin aynı “prim, vergi ve taksit tutarları dengeli biçimde arttırılmış sigortalılardan fazla para tahsil edildiğinin” belirtildiği, ancak poliçelerin sigorta şirketi kayıtlarına doğru yansımış ve geçerli olduğu, müşteki hasarlarında ödemelerin karşılanmasında bir sorun yaşanmamış olduğu, primlerin artırılması nedeniyle sigortalıların fazla para ödeyerek zarara uğradığı, sigorta acentesinin haksız zenginleşerek menfaat temin ettiğinin bildirildiği, sanığın müştekiler için düzenlendiği poliçelerdeki primlerin sigorta şirketlerine gönderilen poliçedeki değerden fazla olmasına karşın, meydana gelen maddi hasarlardaki sigorta ödemelerinin müşteri konumundaki müştekilerce ödenen prim miktarı üzerinden yapıldığının anlaşıldığı, hasar ödemelerinin bu şekilde yapılmasının müşteri konumundaki müştekilere zarar verme kastıyla hareket edilmediğini gösterdiği, bilirkişi raporunda her ne kadar 157 müştekinin ayrı ayrı uğradığı zararlardan bahsedildiği görülmüş ise de, bu fazla ödemelerin hasar ödemelerinde esas alınması nedeniyle kandırma ve suç kastı bulunmadığının, ayrıca müşterilerin kendi rızalarıyla anlaşma yapmak suretiyle sanıklarla prim ödenmesi miktar ve yöntemini tayin ettikleri, poliçelerin sigorta şirket kayıtlarına doğru yansıtıldığının belirtildiği, oluşan hasarların acente ve sigortasının belirlediği prim miktarı üzerinden yapıldığının görüldüğü, sigorta şirketlerince bu yönde ödeme yapılmasının sigorta şirketlerinin acentenin prim uygulamasından haberli olduğunu gösterdiği, bu nedenle sanıkların suç kastıyla hareket etmediği gerekçesiyle verilen beraat hükümlerinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılama sonunda, atılı suçun yasal unsurlarının oluşmadığı gerekçe gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan vekilinin bir nedene dayanmayan temyiz itirazlarının reddiyle, hükümlerin ONANMASINA,
2-Özel belgede sahtecilik suçundan verilen beraat hükümlerinin incelenmesinde;
Sanıklara yüklenen özel belgede sahtecilik suçunun gerektirdiği cezanın miktar ve nev’i itibariyle tabi olduğu 5237 sayılı TCK’nın 66/1-e. maddesine göre hesaplanan 8 yıllık dava zamanaşımının; sanıkların sorgularının yapıldığı 09/07/2008 tarihi ile temyiz inceleme tarihi arasında gerçekleştiği anlaşılmakla; 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca hükümlerin BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden aynı kanunun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak sanıklar hakkındaki kamu davalarının gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddesi uyarınca DÜŞMESİNE, 03/04/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.