Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2017/26663 E. 2020/11176 K. 05.11.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2017/26663
KARAR NO : 2020/11176
KARAR TARİHİ : 05.11.2020

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık
HÜKÜM : Sanıklar hakkında; TCK’nın 158/1-a, 52/2 -3- 4, 53. maddeleri gereğince ayrı ayrı mahkumiyet

Nitelikli dolandırıcılık suçundan sanıkların mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanıklar … ve … tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Suç tarihinde Belediye Caddesinde yukarı doğru tek başına yürüdüğü sırada katılanın yanına gelerek selam veren sanık …’in katılana “beni tanıyor musun?” diyerek annesinin öldüğünü, hacca gitmek için biriktirdiği 3.000 TL’yi annesinin hayrı için dağıtacaklarını, bir kısmını da katılana annesinin hayrı için dağıtmak üzere vermek istediğini söylediği, birlikte yürüdükleri sırada bu kez sanık …’nın yanlarına gelerek “ölümüz için şu anda mevlüt okutuluyor” diyerek elindeki telefonu kendisine dinletmek istediği, telefondaki şahsın konuşmasına fırsat vermeden telefonu tekrar eline aldığı “mevlüt için paraya ihtiyacımız var üzerinde para var mı, bize verebilir misin, mevlütten sonra parayı tekrar sana vereceğiz” dediği, katılanın iyi niyetli olarak üzerinde para bulunduğunu, verebileceğini söylemesi üzerine sanık …’nın bir dükkanı tarif ederek dükkanın kendisine ait olduğunu, başka zaman geldiğinde buradan kumanya alabileceğini ve kumanyayı fakirlere dağıtmasını istediği, katılanın üzerinde bulunan 1.000 Dolar ve 200 TL’yi çıkartarak sanık …’ya verdiği, sanıkların bir bina göstererek, bu binada mevlüt okutulduğunu söyleyip katılanı gönderdikleri ve ortadan kayboldukları, bu şekilde üzerlerine atılı dini inanç ve duyguların istismarı suretiyle dolandırıcılık suçunu işledikleri iddia olunan somut olayda;
1) Sanık …’ın temyiz isteminin incelenmesinde;
Gerekçeli kararın sanığın vekaletnameli müdafiine 18/03/2014 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edildiği ve sanık …’ın hükme ilişkin 16/04/2014 tarihinde CMUK’nın 310/1. maddesinde belirtilen yasal temyiz süresi geçtikten sonra temyiz inceleme başvurusunda bulunduğu anlaşılmakla; sanığın temyiz isteminin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE,
2) Sanık … hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne ilişkin yapılan temyiz incelemesinde;
Sanık savunması, katılan beyanı, güvenlik kamerası görüntüleri, teşhis tutanağı, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından sanığın eyleminin sabit olduğu kanatine varan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Bozmaya uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; sanık …’nın sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
a) Dairemizin 16/05/2013 tarihli bozma ilamından önce verilen ilk hükümde, sanık hakkında 1 yıl 6 ay hapis ve 2.000TL adli para cezasına hükmedildiği, bu hükmün sanık … ve sanık … müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin görev yönünden bozma ilamı ile dosyanın mahalline gönderildiği, bozma ilamından sonra yapılan yargılama sonunda, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 326/son maddesi gereğince sanık yönünden kazanılmış hak teşkil etmesi ve aleyhe bozma yasağına rağmen, sanık aleyhine hüküm doğuracak şekilde bozma ilamından sonra yapılan yargılama sonunda, sanığın sonuç olarak 4 yıl hapis 10.000TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmesi,
b) Anayasa Mahkemesinin, TCK’nın 53. maddesindeki hak yoksunluklarına ilişkin 24.11.2015 günlü Resmi Gazete’de yayımlanan 08.10.2015 tarihli, 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararının değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Kanuna aykırı olup, sanık …’nın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozmanın hükmü süresinde temyiz etmeyen ve suçu birlikte işleyen sanık …’a da sirayet ettirilmesine, 05.11.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.