Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2017/2017 E. 2017/28426 K. 20.12.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2017/2017
KARAR NO : 2017/28426
KARAR TARİHİ : 20.12.2017

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : 1-Sanık … hakkıda her iki suçtan ayrı ayrı beraat
2-Sanık … hakkında;
a) TCK’nın 158/1-f son, 52/2-4 ve 53/1-2-3. maddeleri gereğince mahkumiyet
b) TCK’nın 204/1 ve 53/1-2-3. maddeleri gereğince mahkumiyet

Nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından sanık …’ın mahkumiyetine, sanık …’ın beraatına ilişkin hükümler, sanık … yönünden vekalet ücretiyle sınırlı olmak üzere sanıklar müdafilleri tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşüldü;
1-Sanık … hakkında verilen beraat hükümlerinin vekalet ücretiyle sınırlı olarak temyizi üzerine yapılan incelemede;
1136 sayılı Kanun’un 168. ve hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13. maddesinin 5. fıkrası uyarınca, beraat eden ve kendisini vekille temyiz ettiren sanık lehine maktu avukatlık ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafiinin temyiz itirazla bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan diğer yönleri incelenmeyen hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılanmayı gerektirmeyen bu hususta, aynı kanun’un 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden hükmün ilgili kısmına “Sanık …’ın kendisini vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından, hükmün tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret tarifesi hükümlerine göre belirlenen 2.400 TL vekalet ücretinin hazinden alınarak sanığa verilmesine” fıkrasının eklenmesi suretiyle, hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
2-Sanık … hakkında kurulan mahkumiyet hükümlerinin temyiz incelenmesinde;
Sanık …’ın, diğer sanık …’ın yetkilisi olduğu … Tic. Ltd. Şti. Adına satın alınan makineler karşılığında, imza yetkisi bulunmadığı halde 10.000’er TL bedelli, 31/10/2007 ve01/12/2007 tarihli çekleri şirket adına keşide edip imzalamak suretiyle katılan … Tic. Ltd. Şti’ye verdiği, daha sonra çeklerin katılan tarafından bankaya ibrazında karşılığının bulunmadığı, sanığın bu şekilde atılı resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarını işlediği iddia edilen olayda;
Sanık …’ın savunmalarında, …. Tic. Lrd. Şti’nin yetkili temsilcisi olan diğer sanık … ile birlikte şirket adına çek karneleri aldıklarını ve suça konu çekler gibi daha önce de aynı şekilde halasının bilgisi ve rızası dahilinde başka çekler de keşide edip ticari ilişkiler gereği değişik kişilere veridiğini beyan etmesi, sanık …’ın da, yetkilisi olduğu şirketin yeğeni olan sanık … tarafından işletildiğini, şirket işlerinde gerekeceği düşüncesiyle çek karneleri aldıklarını kabul etmesi karşısında, gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti bakımından, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 30/03/1992 gün ve 80-98 sayılı ve 19/04/2005 gün ve 221-38 sayılı kararlarında ayrıntılı biçiminde açıklandığı üzere, belgede sahtecilik suçlarında mağdurun önceden verdiği açık ya da örtülü rıza üzerine onun imzasını taklit ederek kullanan failde mağdura zarar vermek bilinci bulunmayacağından kastın varlığının ileri sürülemeyeceği, bu rızaya dayanarak başkasının imzasını atan kimsede suç kasının varlığının kabul edilmeyeceği cihetle, sanığın daha önce de benzer şekilde çekler keşide ettiğini belirtmesi dikkate alınarak, ilgili şirketin ticari ve banka kayıtları araştırılıp, sanık …’in şirket adına keşide ettiği başka çeklerin bulunup bulunmadığı ve bu şekilde sanık tarafından keşide edilen çekler var ise bunların ödenip ödenmediği, dolayısıyla zımni rıza bulunup bulunmadığı hususlarının araştırılmasından sonra, toplanan bütün deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, hükümlerin 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 20/12/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.