YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2017/14964
KARAR NO : 2017/10538
KARAR TARİHİ : 10.05.2017
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık
HÜKÜM : Ret
Dolandırıcılık suçundan sanık hakkında verilen temyiz isteminin süre yönünden reddine dair karar sanık tarafından temyiz edilmekle dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Hükmün, SEGBİS sistemi yolu ile duruşmaya katılımı sağlanan sanığın yüzüne karşı 29.06.2016 tarihinde açıklandığı, sanığın yüze karşı verilen hükmü 1412 sayılı CMUK’un 310/1 maddesinde belirtilen 1 haftalık süre geçtikten sonra 12.07.2016 tarihinde temyiz talebinde bulunduğu anlaşılmakla, temyiz başvurusunun süre yönünde reddine ilişkin Çatalca Asliye Ceza Mahkemesi 2016/354 Esas, 2016/400 Karar sayılı 29.07.2017 tarihli ek kararında bir isabetsizlik görülmediğinden, sanığın temyiz itirazlarının reddiyle anılan ek kararın ONANMASINA, 10.05.2017 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Bütün dosya kapsamına göre; 29/06/2016 tarihli duruşmada SEGBİS sistemi ile hazır edilen sanıklar hakkında hüküm kurulduğu, yasa yolu bildiriminin “Dair, SEGBİS sistemi ile bağlanılan sanıklar(ın) yüzüne karşı, …mağdur… yokluğunda, tefhim tarihinden itibaren 7 gün içerisinde Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere…” şeklinde yapıldığı,
Sanık …’ın 12/07/2016 tarihinde cezaevi idaresi aracılığıyla gönderdiği dilekçe ile temyiz talebinde bulunduğu,
Talebin süresinde yapılmadığı değerlendirmesiyle, 29/07/2016 tarihinde ek kararla esas mahkemesince reddedildiği,
Red kararının 08/08/2016 günü tebliği edildiği, adı geçen sanığın cezaevinden gönderdiği 09/08/2016 tarihli dilekçe ile red kararını temyiz ettiği, dilekçesinde “…SEGBİS aracılığı ile mahkemeye katılmış olmam ve dosya numarasını o an alamamış olmam sebebi ile ve araya giren Ramazan Bayramı sebebi ile her ne kadar yasal süre içinde temyiz etmek istesem de kurumun dilekçe kabul etmemesi sebebi ile tatil bitiminin akabinde 12.07.2016 tarihinde temyiz dilekçemi kurum aracılığı ile mahkemenize gönderdim..” beyanının yer aldığı,
Konuya ilişkin kanuni düzenlemeler bakımından;
2709 sayılı Anayasa’nın 40/2 maddesindeki “Devlet, işlemlerinde ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır” hükmü,
CMK’nın 34/2 maddesindeki “Kararlarda, başvurulabilecek kanun yolu, süresi, mercii ve şekilleri belirtilir” hükmü,
40/1 maddesindeki “Kusuru olmaksızın bir süreyi geçirmiş olan kişi, eski hale getirme isteminde bulunabilir” hükmü,
231/2 maddesindeki “Hazır bulunan sanığa ayrıca başvurabileceği kanun yolları, mercii ve süresi bildirilir” hükmü,
232/6 maddesindeki “…kanun yollarına başvurma…süresi ve merciinin tereddüde yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi gerekir” hükmü,
263/1 maddesindeki “Tutuklu bulunan…sanık, zabıt katibine veya tutuklu bulunduğu ceza infaz kurumu ve tutukevi müdürüne beyanda bulunmak suretiyle veya bu hususta bir dilekçe vererek kanun yoluna başvurabilir.” hükmü birlikte değerlendirildiğinde sanık …’a başvurulacak kanun yolunun süresi, mercii ve özellikle başvuru şeklinin usulüne uygun olarak açıklanmadığı, açıklanmış ise de bu hususun denetime imkan verecek şekilde dosyada yer almadığı, bu haliyle temyizin süresinde olduğu, yerel mahkemenin red kararının bozularak esasın temyizen incelenmesi gerektiği kanaatiyle sayın çoğunluğun görüşüne katılmamaktayım