Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2016/4627 E. 2018/8788 K. 29.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2016/4627
KARAR NO : 2018/8788
KARAR TARİHİ : 29.11.2018

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık
HÜKÜM : CMK 223/2-e maddeleri uyarınca ayrı ayrı beraatlerine

Nitelikli dolandırıcılık suçlarından sanıkların beraatine ilişkin hükümler, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü,
100.000.00 TL ana sermayeli Gıda Ürünleri Sanayi ve Ticaret Ltd. Şirketinin 90 paya karşılık 90.000.00 TL sermaye hak ve hissesinin sanık …’ye, 10 paya karşılık 10.000.00 TL sermaye hak ve hissesinin ise sanık …’a ait iken, sanıklar Mirey ve Esra’nın 31/12/2007 tarihinde sanık …’ın bilgisi dahilinde şirketteki hak ve hisselerinin devrine karar vererek katılan … ve ‘ya devrettikleri, aynı tarihte sanıklar Mirey ve Esra’nın şirketteki bütün hak ve vecibelerini devir ve temlik ederek ortaklıktan ayrılmalarına ve kayıttan sonra şirket sermaye yapısının; 99 hisseye gelen miktarının katılan …’e 1 hisseye tekabül eden miktarının ’ya şeklinde oluşmasına karar verildiği, sanık …’nin, şirket ortaklığından ayrıldığı, şirket müdürlüğü görevine son verildiği ve imza sirküleri iptal edildiği halde, Tekstil İhracat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketinden, Gıda Ürünleri Sanayi ve Ticaret Ltd. Şirketinin Garanti Bankası A.Ş. Atatürk Organize Sanayi Şubesindeki hesabına havale yoluyla gelen 50.000 $ (USD) nakit paranın, Gıda Ürünleri Sanayi ve Ticaret Ltd. Şirketi kaşesiyle imzalı, …’na ödenmesi şeklinde bankaya yazdığı talimatla, devir işleminin yapıldığı 31/12/2007 tarihinde çekildiği, bankaca ödemenin talimatta adı yazılı şüpheli …’na ödendiği, devredilen şirket hesabı üzerinde, şirket tescil işlemlerinin yapılmasına fırsat bırakılmadan, şirketi devralan yeni şirket müdürü katılan …’in bilgi ve rızası dışında, eski şirket müdürü sanık …’nin tasarruf yetkisi bulunmadığı halde, adeta paranın hesaptan kaçırıldığı ve bu surette sanıkların nitelikli dolandırıcılık suçunu işledikleri iddiasını içeren somut olayda, sanıkların üzerine yüklenen suçun sabit olmadığı ve hukuki ihtilaf mahiyetinde olduğu gerekçesiyle verilen beraat kararlarında, mahkemenin kabulünde herhangi bir isabetsizlik bulunmamıştır.

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 16/10/1978 tarih ve 2/324-350 sayılı kararında belirtildiği üzere; vekalet ücretinin tayininde esas ilke olarak sanıkların adedi ya da sanığın birden çok suç işlemiş olmasının değil, usulünce açılan ve avukat tarafından takip edilen davaların adedinin esas alındığı ve taraflara yükletilecek avukatlık ücretinin her dava için ayrı ayrı tayinini öngördüğü, buna göre, ayrı ayrı dava açılmadıkça ücreti vekaletin de ayrı ayrı tayin ve takdiri mümkün bulunmaması karşısında, kendilerini aynı vekille temsil ettiren ve beraatlerine karar verilen sanıklar lehine tek bir vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiği gözetilmeksizin, ayrı ayrı vekalet ücreti takdirine hükmedilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu nedenle 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak, yeniden yargılanmayı gerektirmeyen bu hususta, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden; hükmün 1. bendinin, 2, 3, 4, ve 5. paragraflarının çıkartılarak, yerine “kendilerini aynı vekille temsil ettiren sanıklar …, …, … ve … lehine, karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/5. maddesi gereğince, takdir edilen 3.000TL’nin Hazineden alınarak sanıklara verilmesine” ibaresinin eklenmesi suretiyle sair yönleri usul ve kanuna uygun olan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 29.11.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.