Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2016/4017 E. 2018/8338 K. 21.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2016/4017
KARAR NO : 2018/8338
KARAR TARİHİ : 21.11.2018

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Beraat (ayrı ayrı)

Nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından sanık hakkında verilen beraat hükümleri katılan vekili ve o yer Cumhuriyet Savcısı tarafından temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü;
Sanığın abisiın katılanın ortağı olduğu, çeklerini sürekli aracının torpido gözünde taşıdığını, suça konu çek yaprağının nasıl ve ne zaman çek yaprağından çekildiğini bilmediğini, sanığın ise bir şekilde ele geçirdiği sahte olarak keşide edilmiş olan 6.000 TL bedelli çeki bankaya ibraz ettiği ve karşılıksız çıkması üzerine icra takibine koymak suretiyle üzerine atılı resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarını işlediği iddia edildiği olayda;
1-Sanık hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen beraat hükmüne yönelik yapılan temyiz başvurusunun incelenmesinde,
Sanık savunması, katılanın beyanı ile dosya kapsamından mahkemece sanığın atılı suçları işlediği sabit olmadığı gerekçesine dayanan beraat hükmünde bir isabetsizlik görülmemiş olup, tanık …’ın “… borcuna karşılık abisi …’in çekini verdi” şeklindeki beyanı karşısında sonuca etkili görülmeyen eksik araştırmaya yönelik tebliğnamedeki düşünceye iştirak edilmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; katılan vekilini ve o yer Cumhuriyet Savcısının suçun sübut bulunduğuna yönelik temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA,
2-Sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan verilen beraat hükmüne yönelik yapılan temyiz başvurusunun incelenmesinde,
TCK’nın 204/1. maddesinde düzenlenen “resmi belgede sahtecilik” suçunun, yasada öngörülen cezasının miktarı ve üst sınırı itibariyle tabi olduğu, TCK’nın 66/1-e maddesi uyarınca olağan zamanaşımı süresinin 8 yıl olduğu ve zamanaşımını kesen en son işleminde sanık hakkında yapılan sorgu işleminin olduğunun tespit edildiği, bu bilgiler ışığında, sorgu tarihi olan 10/06/2010 tarihinden, inceleme tarihine kadar 5237 sayılı yasa kapsamında tespit edilen 8 yıllık olağan zamanaşımı süresinin gerçekleştiği anlaşıldığından; 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta aynı Yasanın 322. maddesinde öngörülen yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün olduğundan, sanık hakkındaki kamu davasının, gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle 5237 sayılı TCK’nun 66/1-e, 67/2-a ve 5271 sayılı CMK’nun 223/8. maddeleri uyarınca DÜŞMESİNE, 21/11/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.