YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/9992
KARAR NO : 2015/28576
KARAR TARİHİ : 14.09.2015
Tebliğname No : KYB – 2015/175793
Dolandırıcılık suçundan şüpheli Anka Yapı Turizm Organizasyon Sanayi Ticaret Ltd. Şti. hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 24/10/2013 tarihli ve 2013/136476 soruşturma, 2013/66446 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı müşteki vekili tarafından yapılan itirazın reddine ilişkin İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 22/01/2014 tarihli ve 2014/78 değişik iş sayılı karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 11.05.2015 gün ve 2015-9445/30107 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 21.05.2015 gün ve 2015/175793 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
Dosya kapsamına göre, şikâyetçinin şüphelinin eylemleri sebebiyle dolandırıldığı iddiası ile yürütülen soruşturma sonucu ihtilafın hukuki nitelikte olduğu, dolandırıcılık suçunun unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 160. maddesinde yer alan “Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.” şeklindeki düzenleme karşısında, Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmak zorunda olduğu, Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 14/11/2007 tarihli ve 2007/9636-9375 sayılı ilâmında da belirtildiği üzere, şikâyete konu olayda, müşterileri hile ile aldatıp haksız menfaat elde edildiği iddia olunması karşında, şikâyet dilekçesinde bildirilen delillerin ilgili yerlerden celp edilip, şüpheli şirket yetkililerinin ifadelerinin tespiti ile birlikte tapu kayıtları ve ödemelere ilişkin belgelerin celp edilerek değerlendirilmesi gerekirken, şikâyetçilerin yaptığı şikâyet üzerine hiçbir araştırma yapılmadığı, ortada 5271 sayılı Kanun’a uygun bir soruşturmanın bulunmadığı bir durumda, anılan Kanun’un 160. maddesi ve diğer maddeleri uyarınca soruşturma yapılmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabul edilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Kanun yararına bozmaya atfen düzenlenen ihbarnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden, İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 22.01.2014 tarih ve 2014/78 değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre müteakip işlemlerin mahallinde mahkemesince yerine getirilmesine, 14.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.