Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2015/9983 E. 2015/28150 K. 07.09.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/9983
KARAR NO : 2015/28150
KARAR TARİHİ : 07.09.2015

MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesi

SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Hükmolunan cezaların miktarına nazaran sanık E müdafiinin duruşmalı inceleme talebinin 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 318. maddesi uyarınca reddine karar verilerek yapılan incelemede;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-d bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasî parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Söz konusu kurum ya da kuruluşların konumunun suçun işlenmesinde kolaylık sağlayacağı düşüncesi, bu kurum ve kuruluşların bu suçta araç olarak kullanılmasının, ağırlaştırıcı neden olmasını gerektirmiştir. Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için, bunların isminin kullanılması yeterli olmayıp maddi varlığının kullanılması gerekmektedir. Araç olarak kullanılma, bu kurum veya kuruluşlara ait yazı veya belgeleri amaç dışı olarak kullanmak şeklinde olabilir. Bu kurumlara ait kimlik belgesinin gösterilmesi, basılı evraklarının, kıyafetlerinin, taşıtlarının kullanılması mağdurda güven oluşumunu sağlayacaktır.
Sanıkların bir emlakçı bürosu açtıkları, bu emlakçı bürosunun penceresine T.C. B.. B.. adına daire devir işlemleri yapmaya yetkili emlakçı olduklarına dair yazılar astıkları ve aynı şekilde çevreye kartvizitler dağıtıp sözlü olarak da bunu duyurdukları, sanık S’in, kendisini TOKİ’yle bağlantılı yetkili mühendis olarak, sanık Ein de kendisini sanık S’in şoförü olarak tanıttığı, ancak sanık E bir süre sonra işyerine gelen kişilerle tek başına görüşüp kendisini bazı kişilere koordinatör, bazı kişilere de TOKİ’de müdür yardımcısı olarak bazen de mühendis Sebahattin’in şoförü olarak tanıttığı, sanık E’in, temyiz dışı sanık S’yı da açtıkları işyerine sekreter olarak işe aldığı, sanıkların, bazı işyerlerine, evlere ve kahvehanelere giderek yaptıkları iş hakkında bilgi verdikleri, bu kişilere ve emlakçı dükkanına gelen şahıslara, TOKİ’den çekilen kura sonucu daire almaya hak kazananlardan bir kısmının taksitlerini ödeyemediğini, bir kısmının da daire sahibi olabilmek için gerekli şartları taşımadığını, bir kısmının ise dairelerini devretmek istediklerini söyleyerek dairelerini devreden kişilerle devralmak isteyen şahıslar arasında TOKİ’nin kendilerine verdiği yazılı ve resmi yetki belgesi ile bu devir işlemine aracılık yaptıklarını beyan ettikleri, inandırıcılık sağlamak için de daireleri devralmak için gelen kişilere …………… bulunan TOKİ konutlarındaki örnek daireleri gösterdikleri, işyerine gelen kişilerden başvuru evrakı olarak nüfus cüzdanı, ikametgah senedi, maaş bordrosu ve 4 adet fotoğrafla birlikte peşinat olarak 4.000 ile 5.000 TL arasında değişen rakamlarda para istedikleri, kalan parayı da 10-15 yıl boyunca aylık taksitler halinde ödeyeceklerini söyledikleri, sanıkların, bu belgeler ile paraları aldıktan sonra tamamen sahte olarak düzenlenmiş üzerinde T.C. B.. B.. logo ve antetini taşıyan devir protokolleri, daire sözleşmeleri, TOKİ devir işlemi gibi belgeleri imzalattırdıkları, bu belgelerde dairelerini devreden kişilerin imzalarının bulunmadığı gibi TOKİ mühendisi veya yetkilisi olarak isim ve imzaları bulunan kişilerin de gerçekte TOKİ’de çalışmadıkları, alınan rapora göre, imza ve kaşelerin sahte olduğu, söz konusu belgelerde yer alan imzalardan bir kısmının sanık Sebahattin’e ait olduğunun belirlendiği, sanıkların bu şekilde katılan ve müştekilerden 4.000 ile 5.000 TL arasında değişen miktarlarda peşinat adı altında para aldıkları, bu devir sözleşmesini imzalayan mağdurlardan birisi olan katılan M.. E..’nin durumdan şüphelenmesi üzerine kendisine dairesini devreden olarak bildirilen ……….Olutaş’a ulaştığında gerçek durumu öğrendiği, katılan M’nın polise ihbarı üzerine işyerinde yapılan aramalarda çok sayıda sahte TOKİ devir protokolleri ele geçirildiği, yapılan soruşturma sonucunda, bu belgelerde devreden olarak görünen kişilerden ……l Olutaş haricindeki şahısların isim ve vatandaşlık numaralarının hayali olduğu, sanık Sebahatin’in TOKİ ile herhangi bir bağlantısı bulunmadığının belirlendiği, böylece sanıkların kamu kurumu olan TOKİ’ye ait belgeleri araç olarak kullanmak suretiyle katılan sayısınca nitelikli dolandırıcılık suçunu, her bir katılana karşı da resmi belgede sahtecilik suçunu işlediklerinin iddia edildiği olayda,
1-Sanıklar hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan verilen mahkumiyet kararları ile katılanlar M.. E.., S.. B.., M.. Ş.., İ.. S.., M.. B.., R.. C.., İ.. Y.., M.. Y.., H.. Ç.., İ.. Ç.., H.. Y.., Ş.. K.., O.. Ü.., A.. G.., E.. G.., A.. G.., M.. K.., …………, C.. Y.., G.. G.., R.. K.., T.. B.., T.. Ç.., H.. Y.., F.. T.., İ.. Ç.., V.. A.., S.. D.., O.. Ş.., Y.. K.., M.. E.., ………….. C.. Ş.., Ş.. D.., M.. K.., Ö.. T.., Ö.. Ç.., M.. E.., K.. Y.., S.. Y.., A.. D.., H.. T.., C.. Ö.., M.. Y.., İ.. K.., Ö.. Ö.., H.. K.., S.. A.., R.. Y.., G.. Ü.., A.. A.., M.. Ç.., S.. A.., N.. A.., Y.. K.., M.. S.., Y.. Ü.., F.. Y.., M.. Y.., M.. T.., K.. K.., N.. O.., Ö.. S.., M.. T.., Ö.. A.., E……., Ş.. Y.., S.. Y.., M.. Y.., E.. A.., A.. B.., A.. K.., Ö.. S.., D.. Ö.., S.. D.., N.. T.., S.. A.., T.. A.., H.. Y.., N.. T.., G.. T.., İ.. G.., İ.. K.., E.. K.., İ.. E.., ………i, C.. Ç.., M.. A.., A.. A.., E.. Ç.., S.. K.., D.. A.., C.. E.. ve şikayetçiler Z.. Ç.., A.. E.., A.. E.. ile mağdurlar Ö.. B.., R.. H.., H.. H.., G.. K.., M.. Ü.., R.. K.., F.. C.., Ş.. V.., S.. G..’a yönelik nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen mahkumiyet kararlarına yönelik temyiz incelemesinde;
Sanık, katılan, müşteki, mağdur ve tanık beyanları, kriminal raporu, yakalama tutanakları ile tüm dosya kapsamına göre, suçların sanıklar tarafından işlendiği sabit olmakla bu gerekçelere dayanan ve Yargıtay bozma ilamına uyan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.
Sanıkların, 5237 sayılı TCK’nın 43/1 maddesi kapsamında, katılan M.. A..’a yönelik olarak, aynı suç işleme kararıyla Kanun’un aynı hükmünü değişik zamanlarda birden fazla kez ihlal ederek haksız menfaat temin etmiş olmaları karşısında, bu katılana yönelik eylem açısından, zincirleme suç hükümlerinin uygulanmayarak eksik ceza tayin edilmesindeki isabetsizlik aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, o yer Cumhuriyet savcısı, sanık S.. B.. ve sanık E.. D.. müdafiinin temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
2-Katılan İ.. Ç.., katılanlar S.. Y.., S.. Ç.. ve V.. Ö.. ve katılanlar F.. Ç.. ile H.. D.., Ş.. A.., Ö.. A.. ile A.. U.., A.. G.. ile İ.. P.., M.. Ş.. ile R.. A.., Ü.. D.. ile C.. A.., E.. Ş.. ile B.. K.., …………..ı ile M.. A.., S.. Ö.., L.. Y.. ile İ.. Ö.., V.. Ş.., M.. K.. ile R.. Ç.., Z.. K.. ile K.. K.., İ.. D.. ile K.. A.., A.. A.. ile A.. G.., ………………i (Nebioğlu) ile Y.. Y.., H.. A.., S.. Ş.. ile A.. B..’a yönelik nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen mahkumiyet kararlarına yönelik temyiz incelemesinde;
Sanık, katılan ve tanık beyanları, kriminal raporu, yakalama tutanakları ile tüm dosya kapsamına göre, eylemlerin sanıklar tarafından gerçekleştirildiği sabit olmakla bu gerekçelere dayanan ve Yargıtay bozma ilamına uyan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre o yer Cumnhuriyet savcısı, sanık S.. B.. ve sanık E.. D.. müdafiinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
a-Katılan İ.. Ç..’a yönelik eylem açısından; sanıkların, katılanın zararının bir kısmını giderdikleri dikkate alınarak; 5237 sayılı TCK’nın 168/4. maddesi kapsamında, bu kısmi ödemeye katılanın rızası olup olmadığının sorularak, sonucuna göre sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 168/2. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının belirlenmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, kabule göre de, sanıkların, katılanın zararını soruşturma aşamasında giderdiklerinin sabit olması karşısında, sanıklar hakkında 5237 sayılı TCK’nın 168/1. maddesi gereğince indirim yapılması gerektiği gözetilmeden aynı Kanun’un 168/2. maddesinin uygulanması suretiyle fazla ceza tayini,
b-Katılanlar S.. Y.., S.. Ç.. ve V.. Ö..’e yönelik eylemler açısından; sanıkların, her üç katılana yönelik olarak tek bir eylemle hileli hareketlerde bulunmak suretiyle, aynı anda ve hepsinden ayrı ayrı olmak üzere haksız menfaat temin etmiş olmaları karşısında, sanıklar hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan bir kez ceza verilip, 5237 sayılı TCK’nın 43/1-2. maddesinde düzenlenen zincirleme suç hükümleri uyarınca bu cezasının artırılması gerektiği gözetilmeden, katılanlar S.. Y.. ve S.. Ç..’a yönelik eylem için, TCK’nın 158/1-d, 43. maddeleri, katılan V.. Ö..’e yönelik eylem için de ayrıca, TCK’nın 158/1-d maddesi gereğince ayrı bir hüküm kurularak fazla ceza tayini,
c-Katılanlar F.. Ç.. ile H.. D..’a yönelik, Ş.. A.., Ö.. A.. ile A.. U..’e yönelik, A.. G.. ile İ.. P..’ye yönelik, M.. Ş.. ile R.. A..’a yönelik, Ü.. D.. ile C.. A..’na yönelik, E.. Ş.. ile B.. K..’ya yönelik, Ramazan Aşçı ile M.. A..’ya yönelik, S.. Ö.., L.. Y.. ile İ.. Ö..’e yönelik, V.. Ş.., M.. K.. ile R.. Ç..’a yönelik, Z.. K.. ile K.. K..’na yönelik, İ.. D.. ile K.. A..’a yönelik, A.. A.. ile A.. G..’a yönelik, Lütfi Baygeldi, Bilal Baygeldi (Nebioğlu) ile Y.. Y..’a yönelik, H.. A.., S.. Ş.. ile A.. B..’a yönelik eylemler açısından; sanıkların, her gruptaki katılanlara yönelik olarak aynı anda tek bir eylemle hileli hareketlerde bulunmak suretiyle, aynı anda ve hepsinden ayrı ayrı olmak üzere haksız menfaat temin etmiş olmaları karşısında, sanıklar hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan her grup için bir kez ceza verilip, bu cezanın da, 5237 sayılı TCK’nın 43/1-2. maddesinde düzenlenen zincirleme suç hükümleri uyarınca artırılması gerektiği gözetilmeden her bir katılana yönelik eylem açısından ayrı ayrı hüküm kurulmak suretiyle fazla ceza tayini,
d- Suçtan zarar görmeyen ve bu nedenle davaya katılma hakkı bulunmayan Toplu Konut İdaresi vekilinin usül ve yasaya aykırı olarak davaya katılmasına karar verildikten sonra sanıklar aleyhine vekalet ücretine hükmedilerek 5271 sayılı CMK’nın 324. maddesine muhalefet edilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet savcısı, sanık S.. B.. ve sanık E.. D.. müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 07/09/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.