Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2015/9387 E. 2015/27032 K. 17.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/9387
KARAR NO : 2015/27032
KARAR TARİHİ : 17.06.2015

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık
HÜKÜM : Mahkumiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Sanığın, katılandan aldığı hizmet karşılığında gerçekte boş arazi olan bir adresi içeren bono tanzim ederek verdiği, akabinde aleyhine yapılan takibi sonuçsuz bıraktığı ve bu şekilde 5237 sayılı TCK’nın 157/1. maddesinde tarif edilen dolandırıcılık suçunu işlediği iddia edilen somut olayda; sanığın aşamalardaki savunmasında çalıştığı şirketin iflas ettiğini, katılanın şirketinden alacağı olduğunu bu nedenle katılana 10.000,00 TL tutarında bono verdiğini, bunun 4.000,00 TL sini ödediğini, kalanını ödeyemediğini, bono üzerindeki adresi kendisinin yazdığını, şirketin iflas etmesi sebebiyle yazılı adreste bulunamadığını açıklaması karşısında; önceden doğmuş bir zarar veya doğmuş bir borç için hileli davranışlarda bulunulması halinde zarar veya borç, kandırıcı nitelikteki davranışlar sonucu doğmayacağından dolandırıcılık suçunun oluşmayacağı da gözetilerek; sanığın savunmalarının doğruluğunun tespiti açısından sanık adına iflas etmiş kayıtlı bir şirket olup olmadığının var ise bu şirketin bonoda yer alan adreste faaliyette bulunup bulunmadığının, şirketin katılana borcu olup olmadığının, bononun menfaat temin edildiği

anda mı yoksa daha sonra mı verildiğinin tespit edilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tespiti yerine yazılı şekilde eksik incelemeyle karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 17.06.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.