Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2015/9278 E. 2015/30971 K. 09.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/9278
KARAR NO : 2015/30971
KARAR TARİHİ : 09.11.2015

Tebliğname No : 15 – 2013/353598

İNCELENEN KARARIN;
MAHKEMESİ : Hilvan Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 12/06/2013
NUMARASI : 2010/222 (E) ve 2013/164 (K)
SANIKLAR : İ.. A.., M.. T.., H.. U..
SUÇ : Mala zarar verme

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
1-Katılan B.. K..’ın temyiz itirazlarının incelemesinde;
Katılanın yokluğunda verilen 12/06/2013 tarihli kararın katılana 02/08/2013 tarihinde tebliğ edildiği, katılanın yasal süresi geçtikten sonra yaptığı 17/09/2013 günlü temyiz inceleme başvurusunun, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE,
2-Katılan A.. K..’ın temyiz itirazlarının incelemesinde;
Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan,söz konusu suç,seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma,yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma,suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir.
Katılan ile sanıklar arasında önceye dayalı husumet bulunduğu, katılan başka bir yere taşındıktan sonra evinin yıkıldığı, bu nedenle sanıklardan şüphelendiği, böylece sanıkların mala zarar verme suçunu işlediklerinin iddia edildiği olayda, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 31/03/2009 tarih ve 2008/6-256 Esas ve 2009/79 Karar sayılı kararında da vurgulandığı üzere, ceza yargılamasının en önemli ilkelerinden biri olan “şüpheden sanık yararlanır” kuralı uyarınca, sanığın bir suçtan cezalandırılmasının temel koşulunun, suçun kuşkuya yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesine bağlı olduğu, gerçekleşme şekli kuşkulu ve tam olarak aydınlatılmamış olan olaylar ve iddiaların, sanıkların aleyhine yorumlanarak mahkumiyet hükmü kurulamayacağı, ceza mahkumiyetinin, yargılama sürecinde toplanan kanıtların bir kısmına dayanarak ve diğer bir kısmı gözardı edilerek ulaşılan ihtimali kanıya değil, kesin ve açık bir ispata dayanması gerektiği, bu ispatın, hiçbir kuşku ve başka bir türlü oluşa olanak vermeyecek açıklıkta olması gerektiği, yüksek de olsa bir olasılığa dayanılarak sanığı cezalandırmanın, ceza yargılamasının en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan, varsayıma dayalı olarak hüküm vermek anlamına geleceği dikkate alınarak; somut olayda, sanıkların aşamalarda değişmeyen ifadelerinde suçlamayı kabul etmedikleri gibi sanıkların suçu işlediklerine dair tanık veya başkaca bir delil de bulunamadığı, bu nedenlerle sanıkların mahkumiyetlerine yeter kesin ve inandırıcı delil de bulunmadığının anlaşılması karşısında, bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılanın temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA, 09/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.