Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2015/9108 E. 2015/26354 K. 04.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/9108
KARAR NO : 2015/26354
KARAR TARİHİ : 04.06.2015

Nitelikli dolandırıcılık suçundan sanık …’un 5237 sayılı TCK’nın 158/1-d, 35, 62, 52/2 maddeleri gereğince 10 ay hapis ve 20.00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına dair Silivri Ağır Ceza Mahkemesi’nin 11/02/2010 tarihli ve 2009/162 esas, 2010/17 sayılı karar lehine vaki temyiz istemi üzerine onama talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 03/12/2012 gün ve 2010/243252 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmiş, Dairemizin 03/07/2014 gün ve 2012/20912 Esas 2014/13220 sayılı kararıyla hükmün onanmasına karar verilmiştir.
6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına ve Basın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanunun yürürlüğe girmesi üzerine anılan kanunun 99. maddesiyle değişik 5271 Sayılı CMK.nın 308.maddesi uyarınca Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından yapılan itiraz üzerine Dosya incelenerek gereği düşünüldü.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itiraz dilekçesinde ileri sürülen düşünce yerinde görüldüğünden KABULÜNE,
Dairemizin 03/07/2014 gün ve 2012/20912 esas 2014/13220 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-d bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasî parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Söz konusu kurum yada kuruluşların konumunun suçun işlenmesinde kolaylık sağlayacağı düşüncesi, bu kurum ve kuruluşların bu suçta araç olarak kullanılmasının, ağırlaştırıcı neden olmasını gerektirmiştir. Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için,bunların isminin kullanılması yeterli olmayıp maddi varlığının kullanılması gerekmektedir. Araç olarak kullanılma,bu kurum veya kuruluşlara ait yazı veya belgeleri amaç dışı olarak kullanmak şeklinde olabilir. Bu kurumlara ait kimlik belgesinin gösterilmesi,basılı evraklarının, kıyafetlerinin, taşıtlarının kullanılması mağdurda güven oluşumunu sağlayacaktır.
Sanığın, müştekilerin iş yerine giderek gerçek olmadığı halde İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden geldiğini, belediyenin düzenlenmiş olduğu sünnet şöleninin eğlencesinin bulunduğunu, bu nedenle bilet sattıklarını söyleyerek üzerinde Belediye Sağlık Sorunları Araştırma Merkezi ibaresi bulunan iki adet davetiyeyi toplam 400 TL’ye satmak istediği, ancak müştekilerin sanıktan şüphelenmesi üzerine kolluk güçlerine haber vererek yakalanmasını sağladıkları, bu şekilde sanığın hileli hareketlerle nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda; sanık savunması, müşteki ifadesi, vergi dairesine ait yazı içeriği, davetiye ve tüm dosya kapsamına göre suçun sanık tarafından işlendiği sabit olmakla bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,ancak;
Sanıktan soruşturma aşamasında alınarak adli emanetin 2008/261 sırasına kaydedilen 190 TL gerçek paranın suçtan elde edilmediği ve suç delili de olmadığı gözetilerek sahibine iadesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde dosyada delil olarak saklanmasına hükmolunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8.maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK’nın 321.maddesi gereğince BOZULMASINA; Fakat, bu aykırılığın yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanun’un 322.maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; hüküm fıkrasından 12.bendin tamamen çıkartılarak yerine “Emanetin 2008/261 sırasında kayıtlı bulunan ve suçun delili vasfındaki 4 adet davetiyenin dosyada delil olarak saklanmasına, aynı emanetteki 190 TL gerçek paranın sahibine iadesine“ denilmek suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 04.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.