Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2015/9092 E. 2015/26536 K. 09.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/9092
KARAR NO : 2015/26536
KARAR TARİHİ : 09.06.2015

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık, özel belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet, beraat

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;
Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-e bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hal kabul edilmiştir. Hangi kurum ve kuruluşların, kamusal nitelik taşıdığı, o kurumun kadro bakımından bağlı olduğu durumu düzenleyen mevzuata göre belirlenir. Bu nitelikli halin oluşması için, eylemin kamu kurum ve kuruluşlarının mal varlığına zarar vermek amacıyla işlenmesi gerekir.
Zarar vermek, kamu kurum ve kuruluşlarından hakkı olmayan bir parayı almak yada bir borcu geri vermemek şeklinde olabilir. Bu suçun zarar göreni kamu kurum ve kuruluşunun tüzel kişiliğidir. Kamu kurum ve kuruluşlarının zarar görmesi söz konusu değilse bu suç oluşmayacaktır. Dolandırıcılık suçunun kamu yararına çalışan hayır kurumlarının zararına işlenmesi madde kapsamında değildir.
Somut olayda; … Vergi Dairesinin mükellefi olan … ŞTİ nin zahirecilik faaliyeti ile uğraşmak üzere mükellefiyet tesis ettirdiği, şirket müdürünün sanık … olduğu, şirketin herhangi bir mal teslimi olmaksızın piyasada komisyon karşılığı hayali ve gerçek dışı müstahsil makbuzu ve fatura düzenleyerek vergi kayıp ve kaçağına neden olduğu, sanık tarafından düzenlenen belgelerin çiftçiler tarafından haksız yere devlet desteği alınmasında kullanıldığı iddiasıyla ilgili başlatılan soruşturma kapsamında, el konulan belgelerin 213 sayılı VUK’nun 367. maddesi gereği kaçakçılık suçu ve vergi incelemesi yönünden … Defterdarlığına gönderildiği, yapılan inceleme sonucu sanık …’ın müdürü ve sorumlusu olduğu … ŞTİ hakkında 05.05.2009 tarihli kaçakçılık ve vergi tekniği raporunun düzenlendiği, raporda, şirketin yasal defter kayıtlarını tutmadığı, beyanların matrahsız ve boş olduğu, kurumlar vergisi beyanının verilmediği, emtia alım ve satımları için bildirilmesi zorunlu formlarının düzenlenmediği, İşçi çalıştırılmadığı, depo, işyeri ve ekipman bulundurmadığı, şirketin gerçek ve aktif bir emtia hareketine dayanan fiili bir faaliyetinin bulunmadığı tespiti ile, şirketin ticari faaliyetinin olmadığı, sahte belge satmak amacı taşıdığı, mükellefin faturalarının gerçek mal teslimi ve hizmet ifası içermeyen komisyon karşılığı düzenlenen sahte faturalar olduğunun belirlendiği, Bakanlar Kurulunun 09/07/2007 tarih 2007/12434 sayılı kararıyla hububat üreticilerine destekleme primi ödenmesine dair karar alındığı, bu kararda, çiftçilerin çiftçi kayıt sistem belgesindeki arazi miktarına göre üretebileceği hububat miktarı esas alınarak destekleme parası ödenmesine karar verildiği ve arazi miktarına göre çiftçinin üretebileceği kota miktarının belirlendiği, belirlenen hububat miktarı altında üretim yapan fakat çiftçi kayıt sistem belgesindeki kota miktarı kadar destekleme parası almayı düşünen bazı kişilerin sanık …’dan para karşılığı müstahsil makbuzu alma yoluna gittikleri ihbarı üzerine soruşturma başlatıldığı, sanık … ve …’in… Ltd. Şirketi yetkilisi …’a ulaşarak kendisine herhangi bir mal satımı olmaksızın 08/10/2007 tarih 0024 nolu 10.000 kg lık müstahsil makbuzu alarak …Kredi Kooparatifine verdikleri ve karşılığında 1.456,25 TL destekleme primi aldıkları, sanık …’in … Ltd. Şirketi yetkilisi …’a ulaşarak kendisine herhangi bir mal satımı olmaksızın 20/10/2007 tarih 0030 nolu 8.000 kg lık müstahsil makbuzu alarak… Kredi Kooparatifine verdiği ve karşılığında 464,47 TL destekleme primi aldığı, bu suretle nitelikli dolandırıcılık suçunu işledikleri, kullandıkları müstahsil makbuzlarının sahte olması nedeniyle aynı zamanda belgede sahtecilik suçunun da oluştuğu iddia edilen olayda; mükellef şirketin 01/01/2008 yılından itibaren ticari faaliyetinin olmadığı, sahte belge (fatura) satmak amacı taşıdığı, mükellefin faturalarının gerçek mal teslimi ve hizmet ifası içermeyen komisyon karşılığı, düzenlenen sahte faturalar olduğu rapordan anlaşıldığı, sanık …’in çiftçi kayıt belgesinde belirlenen üretebileceği ve destekleme primine esas alınacak kota miktarını tamamlama amacıyla herhangi bir mal satımı olmaksızın, sanık …’dan belli bir yüzde karşılığında para vererek müstahsil makbuzu alıp tarım kredi kooperatifine sunarak devletten haksız destekleme parası almak sureti ile yarar sağladığı, dolandırıcılık suçunu işlediği, ayrıca kullanılan müstahsil makbuzlarının sahte olması ve bu sahte olan belgelerin resmi belge niteliğinde olmadığı, bu şekilde özel evrak niteliğinde bulunması nedeniyle özel evrakta sahtecilik suçunu işlediğinin anlaşıldığı, sanık …’ın da, çiftçi kayıt belgesinde belirlenen üretebilecekleri ve destekleme primine esas alınacak kota miktarlarını tamamlamak amacıyla, sanıklara herhangi bir mal alım satımı olmaksızın belirli bir yüzde karşılığında para alarak müstahsil makbuzu verdiği, bu suretle dolandırıcılık suçunu işlediği, sanık …’in 28/12/2006 tarihinde infaz edilen cezası için ceza evine girdiği 19/02/2009 tarihinde koşullu salı verme ile ceza evinden çıktığı, sanık … hakkında dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından cezalandırılması amacıyla kamu davası açılmış ise de sanığın tüm aşamalarda suç tarihi olarak belirtilen tarihlerde … Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunduğunu, oğlu olan diğer sanık …’e vekalet verdiği ve suça konu makbuzları sanık …’ın almış olabileceği yönündeki savunması, sanık …’in bu husustaki anlatımları sonucu sanığın üzerine atılı eylemleri gerçekleştiremeyeceği anlaşılmakla beraatına dair mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
1-Sanık …’a hakkında dolandırıcılık, sanık … hakkında ise dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik suçlarından kurulan hükümlerin temyiz itirazlarının incelenmesinde,
Sanık … yönelik dolandırıcılık suçu açısından, 5237 sayılı Kanun’da 765 sayılı Kanun’da farklı olarak “gün para cezası sistemi” kabul edildiği için bu sistemde nispi para cezasına yer verilmemiştir. İlgili maddelerin gerekçe bölümlerinde de 5237 sayılı TCK sisteminde nispi para cezasının öngörülmediği açıkça belirtilmektedir.
Ancak, 5237 sayılı Kanun’un 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe girmesinden sonra 29.06.2005 gün ve 5377 sayılı Kanunun 19. Maddesi ile Değişik TCK’nın 158/1. fıkrasına eklenen “… Ancak, (e), (f) ve (j) bentlerinde sayılan hallerde hapis cezasının alt sınırı üç yıldan, adli para cezasının miktarı suçtan elde edilen menfaatin iki katında az olamaz.” cümlesi ile getirilen yeni değişikliğe ilişkin gerekçede de belirtildiği üzere, 158. maddenin 1. fıkrasına eklenen son cümledeki “…adli para cezasının miktarı suçtan elde edilen menfaatin iki katından az olamaz.” hükmünün uygulanabilmesi için öncelikle suçtan elde edilen haksız menfaat miktarının belli olması gerekmektedir.
5237 sayılı TCK’nın 158. maddesinin 1. fıkrasının (e), (f) ve (j) bentlerinde sayılan hallerde adli para cezasının tayininde öncelikle suçtan elde edilen haksız menfaat miktarının belli olup olmadığına bakılacaktır. Eğer suçtan elde edilen haksız menfaat miktarı belli değil ise, 5 ila 5.000 tam gün arasında TCK’nın 61. maddesi hükmü göz önünde bulundurularak takdir edilen gün sayısı üzerinden arttırma ve eksiltmeler yapıldıktan sonra ortaya çıkacak sonuç gün sayısı ile bir gün karşılığı aynı kanunun 52. maddesi uyarınca, 20-100 TL arasında takdir olunacak miktarın çarpılması neticesinde sonuç adli para cezası belirlenecektir. Eğer suçtan elde edilen haksız menfaat miktarı belli ise; o takdirde tespit olunacak temel gün, suçtan elde olunan haksız menfaatin iki katından az olmayacak şekilde asgari bu miktara yükseltilerek belirlenecek gün sayısı üzerinden arttırma ve eksiltmeler yapıldıktan sonra ortaya çıkacak sonuç gün sayısı ile bir gün karşılığı aynı kanunun 52. maddesi uyarınca, 20-100 TL arasında takdir olunacak miktarın çarpılması neticesinde sonuç adli para cezası belirlenecektir.
Bu açıklama kapsamında sonuç adli para cezası belirlenmesi gerekirken, yazılı şekilde nitelikli dolandırıcılık suçundan, 5275 sayılı Yasanın 106. maddesinde öngörülen adli para cezası yerine çektirilecek hapis cezası süresinin belirlenmesi açısından, infazda tereddüt oluşturacak şekilde doğrudan adli para cezası tayini aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamışıtır,
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık … müdafi ve katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükümlerin ONANMASINA,
2-Sanık … hakkında dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik suçlarından kurulan hükümlerin temyiz itirazlarının incelenmesinde,
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
a-Sanığın adli sicil kaydındaki ilamların, suç tarihi itibari ile silinme koşullarının oluştuğunun anlaşılması karşısında; sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işleyip işlemeyeceği hususundaki kanaat ile hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağı hususunun değerlendirilmesi gerekirken “daha önceden sabıkasının bulunduğu” gerekçesiyle sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi
Kabule göre,
b-Sanık hakkında verilen hükümlerde, sanığın adli sicil kaydındaki tekerrüre esas alınan mahkumiyetin, taksirli suça ilişkin hüküm niteliğinde olduğu tekerrüre esas alınamayacağı gözetilmeden, sanığın mükerrir sayılarak cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmesi,
c-Sanığa yönelik dolandırıcılık suçu açısından, 5237 sayılı Kanun’da 765 sayılı Kanun’da farklı olarak “gün para cezası sistemi” kabul edildiği için bu sistemde nispi para cezasına yer verilmemiştir. İlgili maddelerin gerekçe bölümlerinde de 5237 sayılı TCK sisteminde nispi para cezasının öngörülmediği açıkça belirtilmektedir. Ancak, 5237 sayılı Kanun’un 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe girmesinden sonra 29.06.2005 gün ve 5377 sayılı Kanunun 19. Maddesi ile Değişik TCK’nın 158/1. fıkrasına eklenen “… Ancak, (e), (f) ve (j) bentlerinde sayılan hallerde hapis cezasının alt sınırı üç yıldan, adli para cezasının miktarı suçtan elde edilen menfaatin iki katında az olamaz.” cümlesi ile getirilen yeni değişikliğe ilişkin gerekçede de belirtildiği üzere, 158. maddenin 1. fıkrasına eklenen son cümledeki “…adli para cezasının miktarı suçtan elde edilen menfaatin iki katından az olamaz.” hükmünün uygulanabilmesi için öncelikle suçtan elde edilen haksız menfaat miktarının belli olması gerekmektedir,
5237 sayılı TCK’nın 158. maddesinin 1. fıkrasının (e), (f) ve (j) bentlerinde sayılan hallerde adli para cezasının tayininde öncelikle suçtan elde edilen haksız menfaat miktarının belli olup olmadığına bakılacaktır. Eğer suçtan elde edilen haksız menfaat miktarı belli değil ise, 5 ila 5.000 tam gün arasında TCK’nın 61. maddesi hükmü göz önünde bulundurularak takdir edilen gün sayısı üzerinden arttırma ve eksiltmeler yapıldıktan sonra ortaya çıkacak sonuç gün sayısı ile bir gün karşılığı aynı kanunun 52. maddesi uyarınca, 20-100 TL arasında takdir olunacak miktarın çarpılması neticesinde sonuç adli para cezası belirlenecektir. Eğer suçtan elde edilen haksız menfaat miktarı belli ise; o takdirde tespit olunacak temel gün, suçtan elde olunan haksız menfaatin iki katından az olmayacak şekilde asgari bu miktara yükseltilerek belirlenecek gün sayısı üzerinden arttırma ve eksiltmeler yapıldıktan sonra ortaya çıkacak sonuç gün sayısı ile bir gün karşılığı aynı kanunun 52. maddesi uyarınca, 20-100 TL arasında takdir olunacak miktarın çarpılması neticesinde sonuç adli para cezası belirlenecektir.
Bu açıklama kapsamında sonuç adli para cezası belirlenmesi gerekirken, yazılı şekilde nitelikli dolandırıcılık suçundan, 5275 sayılı Yasanın 106. maddesinde öngörülen adli para cezası yerine çektirilecek hapis cezası süresinin belirlenmesi açısından, infazda tereddüt oluşturacak şekilde doğrudan adli para cezası tayini,
Bozmayı gerektirmiş, sanık …’in temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 09.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.