YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/9053
KARAR NO : 2015/28559
KARAR TARİHİ : 14.09.2015
Tebliğname No : KYB – 2015/127151
Dolandırıcılık ve resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunmak suçlarından sanık Al B’un 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 206/1 ve 158/1-e-son. maddeleri gereğince 3 yıl hapis, 3 ay hapis ve 1.382,00 Türk lirası adlî para cezaları ile cezalandırılmasına dair, Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 22/05/2012 tarihli ve 2011/318 esas, 2012/172 sayılı karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 30.03.2015 gün ve 2015-7023/22298 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 20.04.2015 gün ve 2015/127151 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
1-5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 157. maddesinde yer alan, “Hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlayan kişiye bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası verilir.” şeklindeki düzenleme karşısında, somut olayımızda sanık ABun, kendisini S şeklinde olan eyleminin dolandırıcılık suçunu oluşturacağı, söz konusu yalan beyanın dolandırıcılık suçunun bir unsuru olduğu, ayrıca resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunmak suçunu oluşturmayacağı gözetilmeden, sanığın ayrıca resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunmak suçundan mahkumiyetine karar verilmesinde,
2-5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 53/2. maddesinde yer alan “Kişi, işlemiş bulunduğu suç dolayısıyla mahkûm olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar bu hakları kullanamaz.” ve 3. fıkrasındaki “Mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen veya koşullu salıverilen hükümlünün kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz.” şeklindeki düzenlemeler karşısında, anılan maddenin 1-c bendinde yer alan hak yoksunluğunun sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından koşullu salıvermeden sonra uygulanamayacağı, kendi alt soyu dışındaki kişiler bakımından vesayet ve kayyımlıkla ilgili hak yoksunluğu ile anılan maddenin 1. fıkrası a, b, d ve e bentlerinde yazılı hak yoksunluklarının ise cezanın infazının tamamlanmasına kadar devam edeceği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden 5271 Sayılı CMK.nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
5237 sayılı Kanun’da gün para cezası sistemi benimsendiğinden, anılan kanunun 158/1-e-son maddesinin uygulanmasında, somut olayda olduğu gibi suçtan elde edilen haksız menfaat miktarı belli ise; temel gün para cezasının suçtan elde olunan haksız menfaatin iki katından az olmayacak şekilde asgari bu miktar üzerinden belirlenmesi gerektiği ve bu şekilde tayin olunan gün sayısı üzerinden artırım ve eksiltmeler yapıldıktan sonra ortaya çıkacak sonuç gün sayısı ile bir gün karşılığının aynı kanunun 52. maddesi uyarınca, 20,00-100,00 Türk Lirası arasında takdir olunacak miktarın çarpılması neticesinde sonuç adli para cezasına hükmolunması gerektiği gözetilmeden, doğrudan haksız menfaat miktarının iki katı esas alınarak hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu anlaşıldığından, bu yönden de kanun yararına bozma isteminde bulunulup bulunulmayacağının takdiri için dosyanın Adalet Bakanlığı’na sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na GÖNDERİLMESİNE, 14.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.