Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2015/8901 E. 2015/26577 K. 10.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/8901
KARAR NO : 2015/26577
KARAR TARİHİ : 10.06.2015

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık
HÜKÜM : Beraat

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun vgileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alıeya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sernmalıdır.
TCK’nın 158/1-e bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hal kabul edilmiştir. Hangi kurum ve kuruluşların, kamusal nitelik taşıdığı, o kurumun kadro bakımından bağlı olduğu durumu düzenleyen mevzuata göre belirlenir. Bu nitelikli halin oluşması için, eylemin kamu kurum ve kuruluşlarının mal varlığına zarar vermek amacıyla işlenmesi gerekir.
Zarar vermek, kamu kurum ve kuruluşlarından hakkı olmayan bir parayı almak yada bir borcu geri vermemek şeklinde olabilir. Bu suçun zarar göreni kamu kurum ve kuruluşunun tüzel kişiliğidir. Kamu kurum ve kuruluşlarının zarar görmesi söz konusu değilse bu suç oluşmayacaktır. Dolandırıcılık suçunun kamu yararına çalışan hayır kurumlarının zararına işlenmesi madde kapsamında değildir.
2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanunu kapsamında prim yatırmakta olan sanık …’ın eşi sanık …’ın hamileliği nedeniyle renkli ultrason tetkikinin yapılmasının gerekmesi, sanık …’in sigortasının hamilelik nedeniyle yapılacak tetkikleri karşılamaması nedeniyle maddi durumu da iyi olmayan sanığın annesi sanık …’ın bilgisi dahilinde annesinin sağlık karnesini alarak eşi ile birlikte gittiği …Devlet Hastanesinde eşini … olarak tanıtıp doktor olan sanık …’dan renkli ultrason tetkiki için sevk belgesi alıp… il merkezinde özel bir laboratuvarda eşinin tetkikini yaptırması şeklinde gelişen olayda, mahkemece 04.12.2007 tarihli mahkumiyet hükmünün dairemizce ”sanıkların hastanede ibraz ettikleri üzerinde olay tarihinde 59 yaşında bulunan …’ın fotoğrafı bulunan ve herhangi bir müdahalede bulunmadıkları sağlık karnesi ile yine olay tarihinde 30 yaşında bulunan …’ın muayenesini yaptırdıkları, görevli doktor ve sağlık personelinin basit bir inceleme ile sağlık karnesinin sanık …’a ait olmadığını anlayabilecek durumda bulundukları hususu dikkate alındığında, sanıkların basit yalan boyutunu aşmayan sözleri üzerine tedavi ve tetkikin yapılmış olması karşısında, unsurları itibarı ile oluşmayan suçtan sanıkların beraatleri yerine yazılı şekilde mahkumiyetlerine karar verilmesi” gerekçesiyle 29.01.2013 tarihli bozma kararı gerekçesine uygun olarak bozma sonrası yapılan yargılama sonucu verilen beraat kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Bozma sonrası yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükümlerin ONANMASINA, 10.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.