Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2015/8767 E. 2015/26756 K. 11.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/8767
KARAR NO : 2015/26756
KARAR TARİHİ : 11.06.2015

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık
HÜKÜM : Mahkumiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Sanık hakkında ayrıca müşteki …’a yönelik dolandırıcılık suçundan cezalandırılması için iddianameyle kamu davası açıldığı halde bu hususta herhangi bir karar verilmemiş ise de, zamanaşımı süresi içinde hüküm kurulması mümkün görülmüştür.
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli,olayın özelliği,fiille olan ilişkisi,mağdurun durumu,kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Sanığın, suç tarihinde şoför olduğu halde otopark görevlisi olarak çalışan müşteki…’a, iş yerine araba almak için geldiğini, cep telefonu işi ile uğraştığını söyleyerek ikna edip program yüklemek için cep telefonunu aldığı, akabinde hileli yöntemle ele geçirdiği telefonu geri vermeyerek diğer müşteki …’ya satmak suretiyle haksız menfaat temin ettiği, bu şekilde sanığın üzerine atılı dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda, sanık savunması, katılan ile müşteki ifadesi, teşhis tutanağı ve tüm dosya kapsamına göre suçun sanık tarafından işlendiği sabit olmakla bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Sanık hakkında TCK’nın 157/1. maddesi uyarınca tayin edilen temel ceza üzerinden 5237 sayılı TCK’nın 62. maddesi uyarınca indirim yapılırken hapis cezasında indirim yapıldığı halde adli para cezasında indirim yapılmayarak fazla ceza tayini,
2- Sanık tarafından temyiz edilen 12/07/2007 tarihli ilk hükümde sanık hakkında TCK’nın 58/6. maddesi uyarınca tekerrür hükümlerinin uygulanmamasına rağmen, CMUK’nın 326. maddesine aykırı olarak bozma ilamından sonra yeniden yapılan yargılamada tekerrür uygulaması yönünden kazanılmış hak ilkesi gözetilmeden, hükmolunan cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8.maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK’nın 321.maddesi gereğince BOZULMASINA; Fakat, bu aykırılıkların yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanun’un 322.maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; hüküm fıkrasından adli para cezasına ilişkin sırasıyla “5 gün”,”5 gün” ve “ 100 TL” adli para cezası terimlerinin tamamen çıkartılarak yerlerine, sırasıyla “5 gün“, “4 gün” ve “80 TL“ adli para cezası ibarelerinin eklenmesi ve hüküm fıkrasının sonuna “12/07/2007 tarihli ilk hükümde, sanık hakkında TCK’nın 58/6.maddesi uyarınca tekerrür hükümlerinin uygulanmadığı dikkate alınarak, bozma ilamından sonra yeniden yapılan yargılamada, tekerrür uygulaması yönünden kazanılmış hak ilkesi gereği, tekerrür hükümlerinin uygulanamayacağı gözetilerek sonuç olarak sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanmamasına” cümlesinin eklenmesi suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 11.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.