Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2015/8084 E. 2015/31148 K. 11.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/8084
KARAR NO : 2015/31148
KARAR TARİHİ : 11.11.2015

Tebliğname No : 11 – 2014/827
MAHKEMESİ : İzmir 13. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 11/04/2013
NUMARASI : 2012/1460 (E) ve 2013/258 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Sanığın cam ticareti yaptığı ve katılan şirketinden aldığı cam karşılığı 2.500 TL bedelli senedi borçlu Y.. E.. adına sahte olarak düzenleyip onun yerine imzaladığı, daha sonra ciranta olarak kendisi ve annesi F.. C..’ın yerine imzalayarak, katılan şirkete verdiği, borcun ödenmemesi üzerine yapılan icra takibi sırasında senetteki borçlu imzasının Y.. E.. adına olmadığının tespit edildiği iddia olunan olayda,
İzmir 21. Asliye Ceza Mahkemesinin 07.10.2015 tarihli yazı ve ekinde yer alan duruşma tutanağı ve iddianameye göre anılan mahkemede görülmekte olan 2013/98 esas sayılı dava dosyasında aynı sanığın aynı katılana yönelik vermiş olduğu 2000 TL’lik sahte senet ile ilgili dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçundan yargılama yapıldığı, mahkemece TCK’nın 43. maddesinin uygulanması ihtimali bulunması gerekçesiyle bekletici mesele yapıldığı anlaşılmakla, aralarındaki hukuki ve fiili bağlantı gözetilerek bu dosya ile birleştirilmesi, tüm delillerin birlikte değerlendirilmek suretiyle sanığın hukuki durumunun tayin ve takdirinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 11.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.