Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2015/7672 E. 2015/32466 K. 21.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/7672
KARAR NO : 2015/32466
KARAR TARİHİ : 21.12.2015

Tebliğname No : 18 – 2015/70365

İNCELENEN KARARIN;
MAHKEMESİ : Büyükçekmece 8. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 29/03/2013
NUMARASI : 2012/843, 2013/377
SANIKLAR : Ç.. A.., E.. Ç.., A.. Y..
SUÇ : Kamu malına zarar verme, görevi yaptırmamak için direnme, hakaret

Kamu malına zarar verme, hakaret ve görevi yaptırmamak için direnme suçlarından sanıkların mahkûmiyetlerine ilişkin hükümler, sanıklar tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü.
Haklarında yürütülen başka bir soruşturmadan dolayı gözaltında bulunan sanıklardan E.. Ç..’in, bayan olması nedeniyle nezarethaneden çıkartılmak istenilmesi üzerine sanıkların, görevli polis memurlarına engel olmaya çalışarak zorluk çıkardıkları ve E.. Ç..’in ayrı nezarethaneye konulması nedeniyle her biri ayrı ayrı demir parmaklıklara vurarak nezarethanede bulunan bankların tahtalarını kırıp, duvarlarına zarar verdikleri, ayrıca banklardan aldıkları çivili demirleri ile şikayetçiye karşı gelip, demirlerin çivili kısımlarını boyunlarına tutarak şikayetçilerin görevlerini yapmalarına engel oldukları, yine sanıklardan Elif Cimşir’in, şikayetçiler D.. A.., A.. K.. ve M.. K..’a yönelik “Ananızı, avradınızı, s..rim sizin, orospu çocuğu polisler” diyerek hareket ettiğinin iddia olunduğu olayda;
1-Sanık Ç.. A.. hakkında kamu malına zarar verme ve görevi yaptırmamak için direnme suçlarından kurulan hükümlere yönelik yapılan temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Sanığın yokluğunda verilen hükümlerin, 14.05.2013 tarihinde kendisine tebliğ edilmiş olmasına rağmen, yasal süresi geçtikten sonra yapmış olduğu 23.05.2013 günlü temyiz inceleme başvurusunun, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE,
2-Sanık E.. Ç.. hakkında hakaret suçundan kurulan hükme yönelik yapılan temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Şikâyetçiler M.. K.. ve D.. A..’un aşamalardaki tüm beyanları ile olay sonrası tutulan tutanakların birbiriyle uyumlu olması nedeniyle hakaret suçunun sübut bulduğunun anlaşılması karşısında; bu yönde bozma talep eden tebliğnamedeki düşünceye iştirak edilmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
5237 sayılı Kanun’un 53. maddesinin 1. fıkrasının “c” bendinde yer alan haklardan, sadece kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmetten bulunmaktan yoksun bırakılmaya ilişkin hak yoksunluğunun, aynı maddenin 3. fıkrasına göre koşullu salıverilme tarihinden itibaren uygulanmayacağı gözetilmeden, altsoyu dışındaki kişileri de kapsayacak şekilde 53/1-c. maddesi gereğince güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına hükmedilmesi,
Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesine istinaden halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak, yeniden yargılanmayı gerektirmeyen bu hususta, aynı kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, anılan maddenin verdiği yetkiye istinaden sanık hakkında hakaret suçundan kurulan hüküm fıkrasından, 5237 sayılı Kanun’un 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün tamamen çıkartılıp yerine, “5237 sayılı TCK’nın 53. maddenin 3. fıkrası uyarınca, 1. fıkranın “c” bendinde yer alan, kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarından koşullu salıverilme tarihine kadar, 1. fıkrada yazılı diğer haklardan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına” denilmesi suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
3-Sanıklar A.. Y.. ve E.. Ç.. haklarında kamu malına zarar verme ve görevi yaptırmamak için direnme suçlarından kurulan hükümlere yönelik yapılan temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Olay sonrası tutulan tutanaklar ile sanıkların soruşturma aşamasında alınan ifadelerinde, birbirlerinden ayrılmak istemediklerinden sinirlenerek tahtalara zarar verdiklerini belirtmeleri ve E.. Ç..’in ayrı tutulduğu nezarethaneyi gören güvenlik kamerası görüntülerinden, adı geçen sanığın, saldırgan davranışlarda bulunarak nezarethanedeki oturma yerlerini sökerek tahrip ettiğinin anlaşılması karşısında; kamu malına zarar verme suçunun her iki sanık tarafından işlendiği sabit olmakla, bu yönde bozma talep eden tebliğnamedeki düşünceye iştirak edilmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
a)Şikâyetçiler A.. K.., D.. A.. ve M.. K..’ın soruşturma aşamasında alınan 16.03.2012 tarihli ilk ifadelerinde, E.. Ç..’in diğer sanıklardan ayrı bir nezarethaneye alınmak istenildiği sırada tüm sanıkların kendilerini ölümle tehdit ettiklerini ve hakaret ettiklerini belirtmelerine rağmen, 26.03.2012 günlü beyanlarında, bu kez, görevi yaptırmak suçunun işlenme şekli olan tehditten veya kendilerine yapılan fiziksel cebirden bahsetmemeleri, olay sonrası tutulan tutanaklarda ise, E.. Ç..’in başka nezarethaneye alındığı sırada sanıkların kendilerine saldırarak tehdit ettiklerini beyan etmeleri ve yargılama sırasında dinlenen N.. K.., Ü.. K.. ve A.. Ş..’in ayrıntılı ifadelerine başvurulmaması karşısında; maddi gerçeğin hiçbir kuşkuya yer vermeksizin ortaya çıkarılması bakımından, şikayetçiler A.. Ş.., D.. A.., N.. K.., A.. K.., Mustafa ve Ünal Kahraman’ın beyanlarına yeniden başvurularak, sanıkların kendilerine aktif olarak fiziksel saldırıda bulunup bulunmadıkları, tehdit edip etmedikleri, tehdit etmişlerse, ne şekilde sözler sarf ettikleri hususları açıklattırılarak, beyanları arasındaki çelişkiler giderildikten sonra, pasif nitelikteki eylemlerin, TCK’nın 265. maddesi uyarınca suç olarak benimsenmediği de dikkate alınarak, görevi yaptırmamak için direnme suçunun yasal unsurlarının ne şekilde oluştuğu karar yerinde tartışılmadan, eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,
b)28.06.2014 tarih ve 29044 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 65. maddesiyle 5237 sayılı TCK’nın 152. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “altı” ibaresinin “dört” şeklinde değiştirilmiş olması ve kamu malına zarar verme suçundan kurulan mahkûmiyet kararındaki temel cezanın iki yıl olarak belirlenmiş olması karşısında, söz konusu kanun değişikliğine göre bu durumun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Kabule göre de;
c)Sanıklar hakkında görevi yaptırmamak için direnme suçundan zincirleme suç hükümlerince artırım yapılırken, uygulama maddesinin gösterilmemesi,
d)Sanıkların, hep birlikte mağdurlara karşı direndikleri iddia ve kabul edilmesine karşın, temel cezanın TCK’nın 265/3. maddesi gereğince artırılmaması,
e)5237 sayılı Kanun’un 53. maddesinin 1. fıkrasının “c” bendinde yer alan haklardan, sadece kendi altsoyları üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmetten bulunmaktan yoksun bırakılmaya ilişkin hak yoksunluğunun, aynı maddenin 3. fıkrasına göre koşullu salıverilme tarihinden itibaren uygulanmayacağı gözetilmeden, altsoyları dışındaki kişileri de kapsayacak şekilde 53/1-c. maddesi gereğince güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına hükmedilmesi ile 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin (1), (2) ve (4) numaralı fıkralarıyla ilgili olarak Anayasa Mahkemesi’nin verdiği 08.10.2015 tarihli ve 2014/140-2015/85 sayılı kısmi iptal kararının, 24.11.2015 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olması nedeniyle koşullarının oluşup oluşmadığının değerlendirilmemesi,
Kanuna aykırı olup, sanıkların temyiz itirazları yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aynı kanunun 326. maddesi gereğince sonuç ceza miktarı yönünden sanıkların kazanılmış haklarının gözetilmesine, 21.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.