Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2015/6632 E. 2015/30973 K. 09.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/6632
KARAR NO : 2015/30973
KARAR TARİHİ : 09.11.2015

Tebliğname No : 6 – 2010/330560

İNCELENEN KARARIN;
MAHKEMESİ : Kahramanmaraş 2. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 29/04/2010
NUMARASI : 2009/867 (E) ve 2010/357 (K)
SANIK : H.. D..
SUÇA SÜRÜKLENEN
ÇOCUKLAR : Ö.. G.., İ.. Y..
SUÇ : Nitelikli hırsızlık, kamu malına zarar verme, birden fazla kişi tarafından birlikte işyeri dokunulmazlığının ihlali

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
5395 sayılı Yasa’nın 3/a-2 maddesine göre kanunlarda suç olarak tanımlanan bir fiili işlediği iddiası ile hakkında soruşturma veya kovuşturma yapılan ya da işlediği fiilden dolayı hakkında güvenlik tedbirine karar verilen çocuklar için suça sürüklenen çocuk ifadesinin kullanılması gerekirken sanık ifadesinin kullanılması mahallinde düzeltilebileceğinden, 08/03/2010 tarihinde ifadesi alınan suça sürüklenen çocuk Ö.. G.. hakkındaki yargılamanın 5271 sayılı CMK’nın 185. maddesi gereğince kapalı yapılması gerektiği halde açık yapılması hususundaki isabetsizlik, telafisi mümkün olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma, suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir.
Bir kimsenin konutuna, konutunun eklentilerine rızasına aykırı olarak giren veya rıza ile girildikten sonra çıkmayan kişi konut dokunulmazlığı suçunu işlemiş olur. Konuta girmek,failin bütün vücudu ile tamamen konuta girmesi demektir. Bu nedenle,konutun eklentisi içinde olmamak kaydıyla, pencereden içeriye bakma, kapıyı dinleme camı tıkırdatma, dış kapı zilini çalma bu suçu oluşturmaz. Konuta veya eklentisine nereden girildiğinin önemi yoktur. Konuttan çıkmamak,konut sahibinin rızası ile girilen konuttan, söz, hareket ve tavırlarıyla kendisini çıkmaya davet edilmesine rağmen, çıkmamaktadır. Suçun oluşması için,sahibinin rızası olmadan girilen yada rızayla girildikten sonra istendiği halde dışarı çıkılmayan bir konut veya eklentisi olmalıdır. Konut, (mesken) bir kimsenin geçici de olsa oturmak için sığındığı her nevi yer olarak tanımlanabilir. Medeni kanunun 19. maddesinde tanımlanan her ikametgah TCK anlamında bir konuttur Kişinin ihtiyaçlarından bir veya bir kısmının yerine getirildiği yani yaşamsal faaliyetlerini geçirdikleri yer konuttur. Konutun bir bina olması şart değildir. Konut eklentisi (müştemilat); konuta bitişik yada onun yakınında olan, konut veya benzerî yapıların kullanılış amaçlarından herhangi birini tamamlayan diğer yapılar veya yerlerdir. Balkon, koridor, sahanlık, etrafı çitle çevrili avlu, eve ait etrafı duvarla çevrili bahçe, buna örnek gösterilebilir. Diğer bir anlatımla, girilmesi konutta oturanların huzur ve güvenliğini bozabilecek konuta bağlı veya pek yakın ek yapılar veya yerlerdir. Avlu, ahır, bahçe, taraça, samanlık, odunluk, kömürlük, balkon gibi yerler eklentidir. Konut veya eklentiyi dış dünyadan ayırıcı belirtiler,o yer sahibinin yaşama biçimi, mevcut olanakları, sosyal ve ekonomik durumu ile kültürel ve yöresel özelliklere, gelenek ve göreneklere göre farklılıklar gösterebilir. Bu husus, olaysal olarak değerlendirilmeli, tayin ve takdir edilmelidir. Apartman giriş kapısından sonraki koridorların, merdiven ve merdiven boşluklarının, daire giriş kapısı ön kısımlarının, sahanlıkların apartmanda oturanlara ait ortak “eklenti” olduğunun kabulü gerekir. Apartman dış kapısının açık kalması, bu kısımların eklenti olma niteliğini etkilemeyeceği gibi eklenti sayılmamasına da neden olmaz. Dış kapının konması;bu yerlerin dış alemle ilgisinin kesildiğine ve yasa dışı bir amaçla içeri girilmesine izin verilmediğine ilişkin iradenin bir göstergesidir. Merdivenler ve sahanlık, konuta giriş çıkış için zaruri, konutun kullanış amacını tamamlayan ve sağlayan, konuta bağlı yerlerdendir. Her isteyenin bu yerlere girmesi ve yararlanması olanaksızdır. Sahanlık ve merdiven olmadan konut olamayacağı gibi, konut olmadan da merdiven ve sahanlık olamaz. Bu itibarla konut ve apartman merdiveni birbirinden ayrılmaz birer parça ve merdivenler konutun, eklentileridir.
Sanık ve suça sürüklenen çocukların geceleyin……… İlköğretim Okulu’nun penceresini zorlayarak içeri girdikleri, içeride okula ait DVD, hoparlör ve mikrofon gibi eşyaları çalarak uzaklaştıkları, suça sürüklenen çocukların suçlamaları kabul ettikleri, böylece sanık ve suça sürüklenen çocukların geceleyin kamuya ait eşya hakkında hırsızlık, kamu malına zarar verme suçlarını, sanık ……….’ın da ayrıca, birden fazla kişi tarafından birlikte işyeri dokunulmazlığının ihlali suçlarını işlediklerinin iddia edildiği olayda,
1-Suça sürüklenen Ö.. G.. hakkında kamu malına zarar verme suçundan verilen mahkumiyet kararlarına yönelik temyiz incelemesinde;
6545 sayılı Kanun’un 65. maddesiyle, 5237 sayılı TCK’nın 152. maddesinde yapılan değişikliğin, 28/06/2014 tarih ve 29044 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiği dikkate alınarak ve söz konusu Kanun değişikliğine göre, 5237 sayılı Kanunun 152. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “altı” ibaresinin “dört” şeklinde değiştirildiği, buna göre, 5237 sayılı TCK’nın 66/1-e, 2 ve 152/1-a maddelerine göre, kamu malına zarar verme suçunda 12-15 yaş aralığındaki çocuklar açısından; asli zamanaşımı süresinin 4 yıl, olağanüstü zamanaşımı süresinin ise 6 yıl olduğu, 765 sayılı TCK’nın 516/3 ve 102/3. maddelerine göre ise, asli zamanaşımı süresinin 10 yıl , olağanüstü zamanaşımı süresinin ise 15 yıl olduğu, 5237 sayılı TCK’nın 7/2 ve 5252 sayılı Kanun’un 9/3. maddesine göre, 5237 sayılı TCK’nın suça sürüklenen çocuğun lehine olduğu belirlenerek yapılan incelemede;
31/07/2009 olan suç tarihinden temyiz inceleme gününe kadar 5237 sayılı TCK’nın 66/1-e, 2 ve 6545 sayılı Kanun’un 65. maddesiyle değişik 152/1-a, son maddelerinde öngörülen 6 yıllık olağanüstü dava zamanaşımının dolduğu anlaşıldığından; 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA; ancak bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden aynı kanunun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddesi gereğince suça sürüklenen çocuk hakkında açılan kamu davasının zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE,
2-Sanık H.. D.. hakkında, geceleyin kamuya ait eşya hakkında hırsızlık, kamu malına zarar verme ve birden fazla kişi tarafından birlikte işyeri dokunulmazlığının ihlali suçlarından verilen mahkumiyet kararları ile suça sürüklenen çocuklar ……… ve ………. hakkında geceleyin kamuya ait eşya hakkında hırsızlık suçundan verilen mahkumiyet kararlarına yönelik temyiz incelemesinde;
Sanık, suça sürüklenen çocuk ve katılan beyanları ile tüm dosya kapsamına göre, suçların sanık ve suça sürüklenen çocuklar tarafından işlendiği sabit olmakla bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, o yer Cumhuriyet savcısının, sanık ve suça sürüklenen çocukların temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
3-Suça sürüklenen çocuk İ.. Y.. hakkında kamu malına zarar verme suçundan verilen mahkumiyet kararına yönelik temyiz incelemesinde;
Suça sürüklenen çocuk ve katılan beyanları ile tüm dosya kapsamına göre, suçun, suça sürüklenen çocuk tarafından işlendiği sabit olmakla bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre o yer Cumhuriyet savcısının ve suça sürüklenen çocuğun yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
a-5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 106. maddesinin 4. fıkrasında, “Çocuklar hakkında hükmedilen; adli para cezası ile hapis cezasından çevrilen adli para cezasının ödenmemesi halinde, bu cezalar hapse çevrilmez. Bu takdirde onbirinci fıkra hükmü uygulanır.” hükmünün öngörülmüş olması karşısında, ödenmeyen adli para cezasının hapse veya diğer tedbirlere çevrilmesinin olanaklı olmayıp, anılan maddenin 11. fıkrası uyarınca 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun’a göre tahsil edilmesi gerektiği gözetilmeksizin, kararda, suça sürüklenen çocuk hakkındaki “ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceğinin ihtarına” denilerek hüküm kurulması,
b-5237 sayılı TCK’nın 52/4 maddesine göre; ”kararda, para cezasının on eşit taksitle ödenmesine karar verildiği halde, taksit aralığının açık bir şekilde gösterilmemiş olması,
Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet savcısının ve suça sürüklenen çocuğun temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK’nın 321.maddesi gereğince BOZULMASINA; fakat, bu aykırılığın yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanun’un 322.maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasında yer alan “ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceğinin belirtilmesine” ibaresinin hükümden çıkartılması ve hükmün ilgili kısmına ”para cezasının birer ay arayla on eşit taksitle ödenmesine” ifadesi yazılmak suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 09/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.