Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2015/6625 E. 2015/32269 K. 16.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/6625
KARAR NO : 2015/32269
KARAR TARİHİ : 16.12.2015

Tebliğname No : 6 – 2014/23257

İNCELENEN KARARIN;
MAHKEMESİ : Mersin 3. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 24/05/2012
NUMARASI : 2012/77, 2012/501
SANIK : Ö.. Ö.., S.. B.., N.. D.., H.. K.., M.. A..
SUÇ : Hırsızlık, mala zarar verme

Hırsızlık, mala zarar verme suçlarından sanıklar Ö.. Ö.., S.. B.., N.. D.., H.. K.., M.. A.. haklarında verilen mahkumiyetlerine yönelik hükümler, sanıklar N.. D.., H.. K.., sanıklar S.. B.., sanık M.. A.., Ö.. Ö.. müdafiileri tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
1-Sanık H.. K.. hakkında hırsızlık, mala zarar verme suçlarından verilen mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;
Sanığın yüzüne karşı tefhim olunan 24.05.2012 tarihli mahkumiyet hükümlerine yönelik, sanığın yasal süresi geçtikten sonra yaptığı, 13.09.2012 tarihli temyiz inceleme başvurusunun, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 Sayılı CMUK’nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE,
2-Sanıklar Ö.. Ö.., S.. B.., N.. D.., M.. A.. hakkında hırsızlık, mala zarar verme suçlarından verilen mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 31/03/2009 tarih ve 2008/6-256 Esas ve 2009/79 Karar sayılı kararında da vurgulandığı üzere, ceza yargılamasının en önemli
ilkelerinden biri olan “şüpheden sanık yararlanır” kuralı uyarınca, sanığın bir suçtan cezalandırılmasının temel koşulunun, suçun kuşkuya yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesine bağlı olduğu, gerçekleşme şekli kuşkulu ve tam olarak aydınlatılmamış olan olaylar ve iddiaların, sanıkların aleyhine yorumlanarak mahkumiyet hükmü kurulamayacağı, ceza mahkumiyetinin, yargılama sürecinde toplanan kanıtların bir kısmına dayanarak ve diğer bir kısmı gözardı edilerek ulaşılan ihtimali kanıya değil, kesin ve açık bir ispata dayanması gerektiği, bu ispatın, hiçbir kuşku ve başka bir türlü oluşa olanak vermeyecek açıklıkta olması gerektiği, yüksek de olsa bir olasılığa dayanılarak sanığı cezalandırmanın, ceza yargılamasının en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan, varsayıma dayalı olarak hüküm vermek anlamına geleceği dikkate alınarak;
08.12.2011 tarihinde Limonlu Mahallesi Dikbaş Sokak üzerinde arıza olduğunun bildirildiği, Tedaş görevlilerinin olay yerine intikal ettikleri, yaptıkları kontrollerde TRP-309 nolu trafo üzerinde bulunan kablolardan 3×95 mm çapında 13 metre 3×50 mm çapında 39 metre, 4×16 mm çapında 14 metrelik kısmının kesilerek olay yerinden götürüldüğünü tespit ettikleri, 11.01.2011 günü saat:03.00 sularında görevli polis memurlarının şüphelisi olarak anons ettikleri 01 BJN 91 plaka sayılı beyaz renkli Fiorino marka aracı durdurdukları, araç içerisinde sanıklar N.. D.., S.. B.., Ö.. Ö.. Ve M.. A.. ile yaşı küçük E.. K..’yu yakaladıkları, yaşı küçük E.. K..’nun emniyette tanık sıfatı ile alınan beyanında atılı suçlamaları doğruladığı, sanıkların keserek çaldıkları kabloları sattıkları yeride gösterdiği, hırsızlık malı kabloları satın alan E.. K.. hakkında hırsızlık malını satın almaktan ayrıca işlem yapıldığı iddia olunan olayda, E.. K..’ın işyerinde ele geçirilen kabloların suça konu kablolar ile aynı vasıfta olmadığı, suça konu kablolar olup olmadığı konusunda tespit yaptırılmamış olması, yaşı küçük tanık Eylem’in suç şüphesi altında kovuşturma aşamasında inkar ettiği, suça konu olayın net olarak belirlenemediği ifadesi dışında sanıkların atılı suçları işlediklerine dair delil bulunmadığı gözetilmeden sanıkların beraatleri yerine delillerin taktirinde yanılgıya düşülmek suretiyle yazılı şekilde mahkumiyetlerine hükmedilmesi,
Kabule göre de;
a-Mala zarar verme suçunun konusu ile hırsızlık suçunun konusunun aynı taşınır mal olması durumunda ayrıca mala zarar verme suçundan da hüküm kurulamayacağı, bu durumun, 5237 sayılı TCK’nın 61. maddesi kapsamında temel cezanın belirlenmesinde gözönünde bulundurulacağı dikkate alınarak ve eylemin bütün halinde nitelikli hırsızlık suçunu oluşturduğu gözetilmeden, nitelikli mala zarar verme suçundan da hüküm kurulması,
b-TCK’nın 53.maddesinin 3. fıkrası uyarınca 53/1-c bendindeki “ velayet hakkından; vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksunluğun” sadece sanığın kendi altsoyu yönünden koşullu salıverme tarihine kadar süreceği, altsoyu haricindekiler yönünden ise yoksunluğun hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,
c-5237 sayılı TCK.nın 53.maddesinin (1), (2), ve (4) numaralı fıkralarıyla ilgili olarak Anayasa Mahkemesi’nin verdiği 08.10.2015 tarihli ve E.2014/140, K.2015/85 sayılı kısmi iptal kararının, 24.11.2015 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiğinden bu yönde değerlendirme yapılmaması,
d- Suçu birlikte işleyen sanıkların neden oldukları yargılama giderlerinden ayrı ayrı sorumlu tutulmaları yerine 5271 sayılı CMK.nun 326/2. maddesine aykırı biçimde ‘müteselsilen tahsiline’ biçiminde karar verilmesi,
Kanuna aykırı, sanıklar N.. D.., H.. K.., Sanıklar S.. B.., sanık M.. A.., Ö.. Ö.. müdafiilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozmanın sanık H.. K..’a SİRAYETİNE, 16.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.