YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/6585
KARAR NO : 2015/31201
KARAR TARİHİ : 11.11.2015
Tebliğname No : 2 – 2013/108775
İNCELENEN KARARIN;
MAHKEMESİ : Ceyhan 3. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 24/01/2013
NUMARASI : 2012/170 (E) ve 2013/51 (K)
SUÇA SÜRÜKLENEN ÇOCUK : A.. S..
SUÇ : Kamu malına zarar verme, işyeri dokunulmazlığını ihlal etme, hırsızlık
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma, suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir.
Bir kimsenin konutuna, konutunun eklentilerine rızasına aykırı olarak giren veya rıza ile girildikten sonra çıkmayan kişi konut dokunulmazlığı suçunu işlemiş olur. Konuta girmek, failin bütün vücudu ile tamamen konuta girmesi demektir. Bu nedenle,konutun eklentisi içinde olmamak kaydıyla, pencereden içeriye bakma, kapıyı dinleme camı tıkırdatma, dış kapı zilini çalma bu suçu oluşturmaz. Konuta veya eklentisine nereden girildiğinin önemi yoktur. Konuttan çıkmamak, konut sahibinin rızası ile girilen konuttan, söz, hareket ve tavırlarıyla kendisini çıkmaya davet edilmesine rağmen, çıkmamaktadır.
Suça sürüklenen çocuk ve temyiz dışı sanıklar R.. S.. ve A.. K..’ın müştekilerin gözetimindeki … Adliyesine ait … Fabrikasında bulunan arşiv deposuna kapının kilidini kırarak girdikleri, depoda bulunan demir rafları sökerek depo dışına çıkarttıkları ve bahçede bir ağacın altına gizledikleri, böylece suça sürüklenen çocuğun kamu malına zarar verme, hırsızlık ve işyeri dokunulmazlığı ihlal suçlarını işlediğinin iddia edildiği olayda;
1-Suça sürüklenen çocuk hakkında kamu malına zarar verme ve hırsızlık suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde,
Temyiz dışı sanık savunmaları, suça sürüklenen çocuğun savunması, müşteki beyanları ve tüm dosya kapsamına göre atılı suçların suça sürüklenen çocuk tarafından işlendiğine yönelik mahkemenin kabulünde aşağıda belirtilen dışında herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
2-Suça sürüklenen çocuk hakkında işyeri dokunulmazlığını bozma suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde,
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre suça sürüklenen çocuk müdafinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
a-Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 03.02.2009 tarih ve …. Karar sayılı kararında da kabul edildiği gibi, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesinde mahkemece kanaat verici basit bir araştırma ile belirlenecek maddi zararların esas alınması, manevi zararların bu kapsama dahil edilmemesi gerektiği, dosya içerisindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinde suça sürüklenen çocuğa yüklenen işyeri dokunulmazlığını bozma suçundan doğan herhangi bir maddi zararının bulunmadığı da gözetilerek, suç tarihinden önce kesinleşen sabıkası bulunmayan suça sürüklenen çocuğa, mahkumiyet kararı verilmesi halinde CMK’nın 231. maddesinin uygulanmasını isteyip istemediği sorulduktan sonra, 5271 sayılı CMK’nın 231.maddesinin 6.fıkrasının (b) bendinde belirtilen “sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması” koşulunun oluşup oluşmadığı hususu değerlendirilerek sonucuna göre suça sürüklenen çocuğun hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, zararın giderilmediği biçimindeki yasal olmayan gerekçe ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,
b-5271 sayılı Kanun’un 325. maddesinde, cezaya veya güvenlik tedbirine mahkûm edilen sanığa yargılama giderlerinin yükletileceği düzenlenmiş ise de; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6/3-c maddesinde, her sanığın kendi kendini savunmaktan başka, kendisinin seçeceği ya da mali olanaklardan yoksun bulunuyor ve adaletin selameti gerektiriyorsa, mahkemece görevlendirilecek bir avukatın para ödemeksizin yardımından yararlanma hakkına da sahip olduğu belirtilmiş olup, Anayasa’nın 90. maddesinin son fıkrasında, usulüne uygun olarak yürürlüğe konulmuş uluslararası sözleşmelerin kanun gücünde olduğu, anayasaya aykırılıklarının ileri sürülemeyeceği ve temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası sözleşmelerle kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda uluslararası sözleşme hükümlerinin esas alınacağı belirtilmiştir. Anılan hüküm uyarınca, hâkim, uyuşmazlıklarda, temel hak ve özgürlükleri düzenleyen ulusal kanunlarla, uluslararası sözleşmelerin çelişmesi durumunda, uluslararası sözleşme hükümlerine göre hareket etme durumundadır. Bu açıklamalar ışığında; CMK’nın 150/2. maddesi uyarınca, baroya yazı yazılarak 15-18 yaş grubunda bulunan suça sürüklenen çocuğun savunmasını yapmak üzere zorunlu müdafi görevlendirilmesi nedeniyle, müdafi için ödenen avukatlık ücretinin, dosyadaki bilgilerden mali olanaklardan yoksun olduğu anlaşılan suça sürüklenen çocuğa, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6/3-c maddesindeki düzenlemeye açıkça aykırı olarak yargılama gideri olarak yükletilmesine karar verilmesi,
c-Kabule göre de; işyeri dokunulmazlığını bozma suçunun birden fazla kişi tarafından işlenmiş olduğunun iddia ve kabul edilmiş olması nedeniyle 5237 sayılı TCK’nın 119/1-c maddesinin uygulanmaması nedeniyle eksik ceza tayini,
Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 11/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.