Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2015/6582 E. 2015/31142 K. 11.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/6582
KARAR NO : 2015/31142
KARAR TARİHİ : 11.11.2015

Tebliğname No : 15 – 2014/18977
MAHKEMESİ : Mersin 2. Çocuk Mahkemesi
TARİHİ : 01/02/2012
NUMARASI : 2011/414 (E) ve 2012/30 (K)
SUÇ : Kamu malına zarar verme, işyeri dokunulmazlığının ihlali, hırsızlık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur.Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma, suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir.
Bir kimsenin konutuna, konutunun eklentilerine rızasına aykırı olarak giren veya rıza ile girildikten sonra çıkmayan kişi konut dokunulmazlığı suçunu işlemiş olur. Konuta girmek, failin bütün vücudu ile tamamen konuta girmesi demektir. Bu nedenle, konutun eklentisi içinde olmamak kaydıyla, pencereden içeriye bakma, kapıyı dinleme camı tıkırdatma, dış kapı zilini çalma bu suçu oluşturmaz. Konuta veya eklentisine nereden girildiğinin önemi yoktur. Konuttan çıkmamak, konut sahibinin rızası ile girilen konuttan, söz, hareket ve tavırlarıyla kendisini çıkmaya davet edilmesine rağmen, çıkmamaktadır.
Suça sürüklenen çocuğun gece dört sıralarında Saime Naim Eğitim Vakfı Anaokulunun önüne geldiği, okulun kazan dairesinin giriş kapısını sert bir cisimle kırdığı, okulun içine girerek iki adet monitör ve iki adet bilgisayar kasasını sökerek alıp götürdüğü, böylece suça sürüklenen çocuğun kamu malına zarar verme, hırsızlık ve işyeri dokunulmazlığı ihlal suçlarının işlediğinin iddia edildiği olayda,
a-Suça sürüklenen 12-15 yaş grubundaki çocuklar hakkındaki algılama ve davranışlarını yönlendirme yeteneğinin saptanmasıyla ilgili olarak 5395 sayılı Çocuk Koruma Yasasının 35/1. maddesinde şu hüküm yer almaktadır; “Bu Kanun kapsamındaki çocuklar hakkında mahkemeler, çocuk hakimleri veya Cumhuriyet savcılarınca gerektiğinde çocuğun bireysel özelliklerini ve sosyal çevresini gösteren inceleme yaptırılır. Sosyal inceleme raporu, çocuğun işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin mahkeme tarafından takdirinde göz önünde bulundurulur.” Bu yasal düzenleme ile sosyal inceleme raporunda belirlenen saptamalar çerçevesinde küçüğün işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve davranışlarını yönlendirme yeteneğinin bulunup bulunmadığı konusunda karar verme yetkisi mahkemeye ait bulunmaktadır. Ancak mahkeme bu konuda karara varabilmek için sosyal inceleme raporu ve uzman hekim raporundan yararlanmalıdır. Nitekim, Resmi Gazetenin 24.12.2006 tarih ve 26386 sayısında yayımlanarak yürürlüğe giren Çocuk Koruma Kanununun Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 20/1. maddesinde sosyal inceleme raporu alınması gerektiği belirtilmiş, aynı maddenin 7. fıkrasında ise, mahkemece çocuk hakkında sosyal inceleme yaptırılmaması halinde, kararda gerekçesinin gösterilmesi zorunlu kılınmıştır.
Yönetmeliğin 20/2-4. madde ve fıkralarında sosyal inceleme raporu ile uzman hekim raporunun alınması gerektiği şöyle açıklanmıştır;
“(2) Fiili işlediği sırada oniki yaşını bitirmiş, onbeş yaşını doldurmamış bulunan çocuklar ile onbeş yaşını doldurmuş ancak onsekiz yaşını doldurmamış sağır ve dilsizlerin işledikleri fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneğinin ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin olup olmadığının takdiri bakımından sosyal inceleme yaptırılması zorunludur.
(3) Fiili işlediği sırada oniki yaşını bitirmiş, onbeş yaşını doldurmamış bulunan çocuklar ile onbeş yaşını doldurmuş ancak onsekiz yaşını doldurmamış sağır ve dilsizlerin işledikleri fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneğinin ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin olup olmadığının takdir yetkisi münhasıran mahkemeye aittir. Sosyal incelemeyi yapan bilirkişi, çocuğun içinde bulunduğu aile ortamı, sosyal çevre koşulları, gördüğü eğitim, fiziksel ve ruhsal gelişimi hakkında bir rapor düzenler. Hakim, bu yaş grubuna giren çocuğun kusur yeteneğinin olup olmadığını takdir ederken, görevlendirdiği bilirkişinin hazırlamış bulunduğu raporda yer verilen gözlem, tespit ve değerlendirmeleri göz önünde bulundurur.
(4) İkinci ve üçüncü fıkralardaki hallerde, hakim veya mahkeme, sosyal inceleme raporu ile birlikte çocuğun işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin belirlenebilmesi amacıyla adli tıp uzmanı, psikiyatrist ya da zorunluluk halinde uzman hekimden görüş alır.”
İncelenen dosyada, suça sürüklenen çocuk hakkında sosyal inceleme raporu alınmasına karşın uzman hekim raporu alınmadan ve yasal zorunluluk bulunduğu halde TCY’nın 31/2. maddesi uyarınca, suça sürüklenen çocuğun işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin olup olmadığının takdiri yönünde bir değerlendirme yapılmadan hüküm kurulması,
b-Kabule göre de; İş yeri dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme suçlarından verilen hapis cezalarının adli para cezasına çevrilmesi sırasında, 7.300 TL adli para cezalarına hükmedilmesi gerekirken, 7.200’er TL adli para cezalarına hükmedilerek eksik ceza tayini,
Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 10/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.