Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2015/6579 E. 2015/31051 K. 09.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/6579
KARAR NO : 2015/31051
KARAR TARİHİ : 09.11.2015

Tebliğname No : 6 – 2013/166771

İNCELENEN KARARIN;
MAHKEMESİ : İzmir 3. Çocuk Mahkemesi
TARİHİ : 28/11/2012
NUMARASI : 2012/403 (E) ve 2012/880 (K)
SUÇA SÜRÜKLENEN ÇOCUK : N.. S..

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma suça konu şeyin amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir.
Suça sürüklenen çocuğun, olay günü kapalı pazaryerinde bulunan …….’a ait trafoya hırsızlık amacıyla geldiği, trafonun çıkış direğinde bulunan çıkış kablosunun 3 metrelik kısmına keserek zarar verdiği ve götürmek isterken yakalandığı, bu şekilde kamu malına zarar verme ve hırsızlık suçlarını işlediğinin iddia edildiği olayda;
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 08/4/2014 tarih ve 2013/2-685 Esas, 2014/176 Karar sayılı kararında, 08/04/2014 tarih ve 2013/2-683 Esas, 2014/174 Karar sayılı kararında ve 14/10/2014 tarih ve 2013/2-560 Esas, 2014/416 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere, hırsızlık ve mala zarar verme suçları 5237 sayılı TCK’nın onuncu bölümünde “mal varlığına karşı suçlar” başlığı altında düzenlenmiş olup her iki suçun da koruduğu hukuki değer kişinin mal varlığıdır. Hırsızlık eyleminde fail zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden tamamını veya bir kısmını almak suretiyle, müştekinin mal varlığına zarar vermektedir. Mala zarar verme suçunda ise başkasının taşınır veya taşınmaz malını kısmen veya tamamen yıkıp, tahrip etmek ya da yok edip bozmak suretiyle kullanılamaz hâle getirip veya kirleterek zarar vermektedir. Her iki suç tipinde de mağdur mal varlığı itibarıyla zarar görmektedir. Hırsızlık suçunda, suça konu mal alınıp götürülmek suretiyle mağdurun zilyetliği tamamen ortadan kaldırılmaktadır. Mala zarar verme suçunda ise malın mutlaka alınması gerekli olmayıp, çoğunlukla malın tamamı ortadan kaldırılmamakta, zarar verilerek kısmen veya tamamen kullanılmaz hale getirilmektedir. İki suçu bir birinden ayıran önemli özellik ise; hırsızlıkta fail faydalanma amacıyla eylemini gerçekleştirdiği halde, mala zarar verme suçunda mağdura zarar verme düşüncesiyle hareket etmesidir. Bu nedenle mala zarar verme suçunun konusu ile hırsızlık suçunun konusunun aynı taşınır mal olması halinde, ayrıca mala zarar verme suçundan da ceza verilmemesi gerekmektedir. Ancak hırsızlık eylemi gerçekleştirilirken suça konu mal dışında bir başka eşyaya zarar verilmiş ise, mala zarar verme suçu ayrıca gerçekleşebilecektir. Hırsızlık suçunun konusunu oluşturan eşyanın çalınması sırasında ayrıca bu eşyaya zarar verilmesinin de söz konusu olduğu hallerde, bu durum ancak, 5237 sayılı TCK’nun 61. maddesi uyarınca temel cezanın belirlenmesinde göz önünde bulundurulmalıdır.
Yukarıdaki hukuksal olgular çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde, sanık tarafından katılan kuruma ait kabloların çalınmak istenmesi sırasında zorunlu olarak kesilmesi ve koparılması suretiyle, çalınmak istenen malın aynına da zarar verildiği anlaşılan olayda, nitelikli hırsızlık suçu dışında ayrıca nitelikli malına zarar verme suçunun unsurlarının oluşmayacağı, gözetilmeden yazılı şekilde her iki suçtan hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk müdafiinin ve katılan idare vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, her iki hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 09.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.