Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2015/6544 E. 2015/30769 K. 04.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/6544
KARAR NO : 2015/30769
KARAR TARİHİ : 04.11.2015

Tebliğname No : 15 – 2014/60811

İNCELENEN KARARIN;
MAHKEMESİ : Çine Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 21/11/2012
NUMARASI : 2012/61 (E) ve 2012/825 (K)
SUÇ : Mala zarar verme, hırsızlık, konut dokunulmazlığını ihlal

Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma, suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir.
Zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden almak ise hırsızlık suçunun temel şeklidir. Taşınır malın alınmasının suç oluşturabilmesi için, zilyedinin rızasının bulunmaması gerekir.
Bir kimsenin konutuna, konutunun eklentilerine rızasına aykırı olarak giren veya rıza ile girildikten sonra çıkmayan kişi konut dokunulmazlığı suçunu işlemiş olur. Konuta girmek,failin bütün vücudu ile tamamen konuta girmesi demektir. Bu nedenle, konutun eklentisi içinde olmamak kaydıyla, pencereden içeriye bakma, kapıyı dinleme camı tıkırdatma, dış kapı zilini çalma bu suçu oluşturmaz. Konuta veya eklentisine nereden girildiğinin önemi yoktur. Konuttan çıkmamak, konut sahibinin rızası ile girilen konuttan, söz, hareket ve tavırlarıyla kendisini çıkmaya davet edilmesine rağmen, çıkmamaktadır.
Suça sürüklenen çocuklar S.. G.. ve M.. E..’ ın birlikte hırsızlık yapmak amacıyla Karpuzlu Lisesi’ne okulun giriş kapısının camını kırarak girdikleri, okul içerisinde para aradıkları ancak bulamadıkları somut olayda;
1- Suça sürüklenen çocuk Süleyman hakkında hırsızlık ve konut dokunulmazlığını ihlal suçlarından kurulan hükümlere yönelik olarak müdafiinin yaptığı temyiz talebine ilişkin incelemede;
5271 sayılı CMK’nın 231. maddesine göre verilen ve davayı sonuçlandırıcı nitelikte olmayan “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına” ilişkin karara karşı aynı kanunun 231/12. maddesine göre itiraz yolu açık olup temyiz olanağı bulunmadığı, suça sürüklenen çocuk hakkında 21/11/2012 tarihinde verilen, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karara karşı müdafiinin yaptığı itiraz üzerine, Aydın 2. Ağır Ceza Mahkemesinin yaptığı inceleme sonucunda verdiği ret kararı ile verilen hükmün kesinleştiği anlaşıldığından, müdafiinin temyiz isteminin, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’un 317. maddesi gereğince REDDİNE,
2- Her iki suça sürüklenen çocuk hakkında kamu malına zarar verme suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik olarak müdafiilerinin yaptıkları temyiz taleplerine ilişkin incelemede;
Dosya kapsamında bulunan suça sürüklenen çocukların yaptığı samimi ikrarlar ve olay tutanağından atılı suçu işlediklerine dair aşağıda belirtilen hususlar dışında mahkeme kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
5237 sayılı TCK’nın 50/1-b maddesine göre; kısa süreli hapis cezasının, mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hâle getirme veya tazmin suretiyle, tamamen giderilmesi tedbirine çevrilebileceğinin hüküm altına alındığı, aynı yasanın, mal varlığına yönelik bazı suçlarda etkin pişmanlığı düzenleyen 168. maddesinde, failin, azmettirenin veya yardım edenin etkin pişmanlık göstererek mağdurun uğradığı zararı aynen geri verme ya da tazmin suretiyle tamamen gidermesi halinde mağdurun rızası aranmaksızın, kısmî geri verme veya tazmin halinde ise mağdurun rıza göstermesi koşuluyla ve etkin pişmanlığın gerçekleştiği yargılama aşamasında dikkate alınarak ceza indirimi öngörüldüğü, öte yandan aynen geri verme veya tazmin tedbiri aynı Kanunun 50/1. maddesinde hapis cezasına seçenek yaptırımlar arasında gösterilmiş ise de, yasal bir indirim nedeninin, bundan yararlanmama iradesini ortaya koyan failin cezasını etkisiz kılacak biçimde aynen tazmin tedbirine dönüştürülmesinin mümkün olmadığı, böyle bir uygulamanın mağdurun zararını soruşturma veya kovuşturma aşamalarında gidermeyen faillere yeni bir olanak tanıma olacakken, soruşturma veya kovuşturma aşamalarında zararı ödeyen sanık aleyhine ve adalete aykırı bir sonuç doğuracağı, maddenin düzenleniş amacının da bu şekilde yorumlanamayacağı gözetilmeyerek, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmayan suça sürüklenen çocuk hakkında verilen hapis cezasının 5237 sayılı TCK’nın 50/1-b maddesi uyarınca mağdurun uğradığı zararın giderilmesi tedbirine dönüştürülmesi, aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, suça sürüklenen çocuklar müdafiilerinin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazının reddine, ancak;
Suça sürüklenen çocuklar hakkında hükmedilen seçenek yaptırımın gerekleri yerine getirmediği takdirde TCK’nın 50/7 maddesi uyarınca hükmü veren mahkemece tedbirin değiştirilebileceği gözetilmeden kısa süreli hapis cezasının tamamen veya kısmen infazına karar verileceğinin ihtarına karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuklar müdafiilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkralarından TCK’nın 50/6. Maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün çıkartılarak sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 04.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.