Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2015/6543 E. 2015/30833 K. 04.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/6543
KARAR NO : 2015/30833
KARAR TARİHİ : 04.11.2015

Tebliğname No : 6 – 2013/229881

İNCELENEN KARARIN;
MAHKEMESİ : Zonguldak 3. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 21/05/2013
NUMARASI : 2012/606 (E) ve 2013/237 (K)
SUÇ : Mala zarar verme, hırsızlık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma, suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir.
Zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden almak ise hırsızlık suçunun temel şeklidir. Taşınır malın alınmasının suç oluşturabilmesi için, zilyedinin rızasının bulunmaması gerekir.
Somut olayda; suça sürüklenen çocuğun, TCDD’te ait tünellerde bulunan haberleşme kablolarını hurdacılara satmak maksadıyla kestiği ve tren trafiğini sağlayan haberleşme sistemine zarar verdiği, alınan sinyaller üzerine kolluk tarafından suç üstü yakalandığı ve bu şekilde kamu malına zarar veme suçunu işlediğine ve nitelikli hırsızlık suçuna teşebbüs ettiğine dair mahkeme kabulünde aşağıda belirtilen hususlar dışında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, suça sürüklenen çocuk müdafiinin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazının reddine, ancak;
1-Mala zarar verme suçunun konusu ile hırsızlık suçunun konusu aynı taşınır mal olması durumunda ayrıca mala zarar verme suçundan da hüküm kurulamayacağı, bu durumun 5237 sayılı TCK’nın 61.maddesi kapsamında temel cezanın belirlenmesinde gözününde bulundurulacağı dikkate alınarak ve eylemin bütün halinde “nitelikli hırsızlık” suçunu oluşturacağı gözetilmeden nitelikli mala zarar verme suçundan da hüküm kurulması,
2-5395 sayılı Kanun’un 3/a-2. maddesine göre kanunlarda suç olarak tanımlanan bir fiili işlediği iddiası ile hakkında soruşturma veya kovuşturma yapılan ya da işlediği fiilden dolayı hakkında güvenlik tedbirine karar verilen çocuk için suça sürüklenen çocuk ifadesinin kullanılması gerekirken sanık ifadesinin kullanılması,
3-5237 sayılı TCK’nın 50/3 maddesine göre; daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olmak koşuluyla, fiili işlediği tarihte onsekiz yaşını doldurmamış bulunanların mahkûm edildiği bir yıl veya daha az süreli hapis cezasının zorunlu olarak aynı maddenin birinci fıkrasında yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrileceği hükmü ve suça sürüklenen çocuğun sabıkasızlık durumu da gözetilmeden, yazılı şekilde TCK’nın 50. maddesinin suça sürüklenen çocuk hakkında uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,
4-5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 35. maddesi ve Çocuk Koruma Kanununun Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmeliğinin 20/1-7. maddesi uyarınca; fiil işlendiği sırada 15 yaşını doldurmuş olup da 18 yaşını doldurmamış çocukların işledikleri fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin olup olmadığının takdiri bakımından, sosyal yönden inceleme yaptırılmasının gerekli olduğu, mahkemece sosyal inceleme raporuna gerek görülmediği takdirde ise gerekçesinin kararda gösterilmesinin zorunlu olduğu gözetilmeden eksik kovuşturma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 04/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.