Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2015/6505 E. 2015/30893 K. 05.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/6505
KARAR NO : 2015/30893
KARAR TARİHİ : 05.11.2015

Tebliğname No : 2 – 2013/95915

İNCELENEN KARARIN;
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 23. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 21/01/2013
NUMARASI : 2012/918 (E) ve 2013/13 (K)
SANIK : A.. S..
SUÇ : Kamu malına zarar verme, hırsızlık, hakaret, konut dokunulmazlığını ihlal

Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma, suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir.
Bir kimsenin konutuna, konutunun eklentilerine rızasına aykırı olarak giren veya rıza ile girildikten sonra çıkmayan kişi konut dokunulmazlığı suçunu işlemiş olur. Konuta girmek, failin bütün vücudu ile tamamen konuta girmesi demektir. Bu nedenle, konutun eklentisi içinde olmamak kaydıyla, pencereden içeriye bakma, kapıyı dinleme camı tıkırdatma, dış kapı zilini çalma bu suçu oluşturmaz. Konuta veya eklentisine nereden girildiğinin önemi yoktur. Konuttan çıkmamak,konut sahibinin rızası ile girilen konuttan, söz, hareket ve tavırlarıyla kendisini çıkmaya davet edilmesine rağmen, çıkmamaktadır. Suçun oluşması için, sahibinin rızası olmadan girilen yada rızayla girildikten sonra istendiği halde dışarı çıkılmayan bir konut veya eklentisi olmalıdır. Konut, (mesken) bir kimsenin geçici de olsa oturmak için sığındığı her nevi yer olarak tanımlanabilir. Medeni kanunun 19 uncu maddesinde tanımlanan her ikametgah TCK. anlamında bir konuttur Kişinin ihtiyaçlarından bir veya bir kısmının yerine getirildiği yani yaşamsal faaliyetlerini geçirdikleri yer konuttur. Konutun bir bina olması şart değildir. Konut eklentisi (müştemilat); konuta bitişik yada onun yakınında olan, konut veya benzerî yapıların kullanılış amaçlarından herhangi birini tamamlayan diğer yapılar veya yerlerdir. Balkon, koridor, sahanlık, etrafı çitle çevrili avlu, eve ait etrafı duvarla çevrili bahçe, buna örnek gösterilebilir. Diğer bir anlatımla, girilmesi konutta oturanların huzur ve güvenliğini bozabilecek konuta bağlı veya pek yakın ek yapılar veya yerlerdir. Avlu, ahır, bahçe, taraça, samanlık, odunluk,kömürlük,balkon gibi yerler eklentidir. Konut veya eklentiyi dış dünyadan ayırıcı belirtiler,o yer sahibinin yaşama biçimi,mevcut olanakları,sosyal ve ekonomik durumu ile kültürel ve yöresel özelliklere, gelenek ve göreneklere göre farklılıklar gösterebilir. Bu husus, olaysal olarak değerlendirilmeli,tayin ve takdir edilmelidir. Apartman giriş kapısından sonraki koridorların, merdiven ve merdiven boşluklarının, daire giriş kapısı ön kısımlarının, sahanlıkların apartmanda oturanlara ait ortak “eklenti” olduğunun kabulü gerekir. Apartman dış kapısının açık kalması, bu kısımların eklenti olma niteliğini etkilemeyeceği gibi eklenti sayılmamasına da neden olmaz. Dış kapının konması;bu yerlerin dış alemle ilgisinin kesildiğine ve yasa dışı bir amaçla içeri girilmesine izin verilmediğine ilişkin iradenin bir göstergesidir. Merdivenler ve sahanlık, konuta giriş çıkış için zaruri, konutun kullanış amacını tamamlayan ve sağlayan, konuta bağlı yerlerdendir. Her isteyenin bu yerlere girmesi ve yararlanması olanaksızdır. Sahanlık ve merdiven olmadan konut olamayacağı gibi, konut olmadan da merdiven ve sahanlık olamaz. Bu itibarla konut ve apartman merdiveni birbirinden ayrılmaz birer parça ve merdivenler konutun, eklentileridir.
Hakaret suçunun oluşabilmesi için, bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını incitecek ölçüde, somut bir fiil veya olgu isnat etmek yada yakıştırmalarda bulunmak ya da sövmek gerekmektedir. Kişiye isnat edilen somut fiil veya olgunun gerçek olup olmamasının bir önemi yoktur. İsnadın ispatın konusu ayrıdır. Somut bir fiil ve olgu isnat etmek; isnat, mağdurun onur şeref ve saygınlığını incitecek nitelikte olacaktır. Mağdura yüklenen fiil ve olgunun belirli olması şarttır. Fiilin somut sayılabilmesi için, şahsa, şekle, konuya, yere ve zamana ilişkin unsurlar gösterilmiş olmalıdır. Bu unsurların tamamının birlikte söylenmesi şart değildir. Sözlerin isnat edilen fiilî belirleyecek açıklıkta olması yeterlidir. Çoğu zaman isnat edilen fiil ve olgunun, hangi zaman ve yerde meydana geldiğinin belirtilmesi, onur ve saygınlığı incitecek niteliği tespit için yeterli olmaktadır. Tarafların sosyal durumları, sözlerin söylendiği yer ve söyleniş şekli, söylenmeden önceki olaylar nazara alınarak suç vasfı tayin olunmalıdır.Hakaretin kişiyi küçük düşürmeye yönelik olması gerekir. Kişiye onu toplum nazarında küçük düşürmek amaçlı belli bir siyasi kanaatin isnat edilmesi hâlinde de suç oluşacaktır. Bir kişiye yönelik sözlerin veya yapılan davranışın o kişiyi küçük düşürücü nitelikte olup olmadığını tayin ederken, topluma hâkim olan anlayışlar, örf ve adetler göz önünde bulundurulmalıdır.
Sanık A.. S.. ile temyiz dışı sanık N.. K..’nın, daha önceden hırsızlık yapmak için aralarında anlaştıkları, bu kapsamda …………………….. numaralı binaya hırsızlık kastıyla girdikleri, akabinde girişte bulunan ilk kapının önündeki ayakkabıları turuncu renkli kovaya doldurarak apartmandan çıkacakları sırada bina sakinleri tarafından görülüp müdahale edilmeleri üzerine sanıkların almış oldukları eşyaları bırakarak kaçmaya başladıkları, ancak yapılan ihbar neticesinde hakimiyet alanını terk etmeden 15 – 20 adım ötesinde polislerce yakalandıkları, başka bir suç nedeniyle hakkında yakalama kararı bulunan sanık A….’ın gözaltına alınıp ………….. Karakoluna getirilerek nezarethaneye konulduğunda, orada bulunan polis memurlarına hitaben “ ananızı, çocuğunuzu, bacınızı, bebeğinizi, karınızı sinkaf ederim, ayrıca beni buraya attıran savcıyı sinkaf ederim “ dediği, akabinde nezarethanede bulunan koltukların süngerlerini ve kaplamalarını yırtmak suretiyle zarar verdiği, bu şekilde sanık A….’ın üzerine atılı suçları işlediğinin iddia edildiği olayda, sanık savunması, tanık ifadesi, görgü tespit ve olay tutanağı içeriği ile tüm dosya kapsamına göre suçların sanık tarafından işlendiği sabit olmakla bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.
Sanığın konut dokunulmazlığını ihlal suçunu temyiz dışı sanık N.. K.. ile birlikte işlemesi ve tek bir eylemle aynı anda birden fazla polis memuruna hakaret ettiğinin anlaşılması karşısında, konut dokunulmazlığını ihlal ve hakaret suçlarından tayin olunan cezalarda TCK’nın 119/1-c ve 43/2. maddeleri uyarınca artırım yapılması gerektiğinin gözetilmemesi aleyhe temyiz olmadığından ve 5237 sayılı TCK’nın 53.maddesi uyarınca sanığın belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasının kasten işlenen suçtan dolayı hapis cezası ile cezalandırılmanın kanuni sonucu olması nedeniyle infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görüldüğünden bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA, 05.11.2015 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.