Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2015/3126 E. 2015/28924 K. 17.09.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/3126
KARAR NO : 2015/28924
KARAR TARİHİ : 17.09.2015

MAHKEMESİ : Asliye Ceza Mahkemesi

SUÇ : Mala zarar verme, hakaret

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma, suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir.
Hakaret suçunun oluşabilmesi için, bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını incitecek ölçüde, somut bir fiil veya olgu isnat etmek yada yakıştırmalarda bulunmak yada sövmek gerekmektedir. Kişiye isnat edilen somut fiil veya olgunun gerçek olup olmamasının bir önemi yoktur. İsnadın ispatın konusu ayrıdır. Somut bir fiil ve olgu isnat etmek; isnat, mağdurun onur şeref ve saygınlığını incitecek nitelikte olacaktır. Mağdura yüklenen fiil ve olgunun belirli olması şarttır. Fiilin somut sayılabilmesi için, şahsa, şekle, konuya, yere ve zamana ilişkin unsurlar gösterilmiş olmalıdır. Bu unsurların tamamının birlikte söylenmesi şart değildir. Sözlerin isnat edilen fiilî belirleyecek açıklıkta olması yeterlidir. Çoğu zaman isnat edilen fiil ve olgunun, hangi zaman ve yerde meydana geldiğinin belirtilmesi, onur ve saygınlığı incitecek niteliği tespit için yeterli olmaktadır. Tarafların sosyal durumları, sözlerin söylendiği yer ve söyleniş şekli, söylenmeden önceki olaylar nazara alınarak suç vasfı tayin olunmalıdır.
Hakaretin kişiyi küçük düşürmeye yönelik olması gerekir. Kişiye onu toplum nazarında küçük düşürmek amaçlı belli bir siyasi kanaatin isnat edilmesi hâlinde de suç oluşacaktır. Bir kişiye yönelik sözlerin veya yapılan davranışın o kişiyi küçük düşürücü nitelikte olup olmadığını tayin ederken, topluma hâkim olan anlayışlar, örf ve adetler göz önünde bulundurulmalıdır.
Hakaret huzurda işlenebileceği gibi, gıyapta da işlenebilir. Gıyapta hakaretin cezalandırılabilmesi için, mağdurun yokluğunda en az ikiden fazla kişilerle ihtilat edilerek yani en az üç kişinin hakaret sözünü öğrenmiş olması kaydıyla hakaretin yapılması şarttır. Mağdur bu sayıya dahil değildir. Mağdurun hazır olması halinde gıyapta hakaret den bahsedilemez. Kendileriyle ihtilat edilen kişilerin bir arada bulunmaları ve hakaret sözünü aynı anda öğrenmelerine gerek yoktur. İhtilat aktarma suretiyle gerçekleşmişse hakaret sözlerinin aynı yada benzer olması aranmalıdır. Fail sözlerini ikiden fazla kişiye söylemekte yada daha çok kişinin duyabileceği bir yerde konuşmakta ve sözleri başkaları tarafından duyulabilmekte,failde bu durumun bilincinde ise ihtilat oluşmuştur.
Suçun alenen işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Aleniyet, belirsiz sayıda kişilerin hakaret oluşturan sözü duymalarına olanak sağlamak suretiyle suçun işlenmesini ifade eder. Failin, hakaret oluşturan sözün duyulması olanağını yaratmış olması yeterlidir. Söylenen sözün fiilen duyulmuş olup olmaması önemli değildir.
Sanıkların, temyiz kapsamında olmayan sanıklar M.. Y.., A.. Y.. ve R.. Y.. ile katılana hakaret edip, iştirak halinde hareket ederek ekili mahsulüne zarar verdiklerinin iddia edildiği somut olayda; katılan vekilinin 26.03.2013 havale tarihli dilekçesi ile M.. Y.., A.. Y.. ve R.. Y.. hakkındaki şikayetlerinden vazgeçtiklerini, H.. U.. ve O.. U.. hakkındaki şikayetlerinin ise devam ettiğini beyan etmesine rağmen, soruşturması ve kovuşturması şikayete bağlı olan mala zarar verme ve hakaret suçlarının iştirak halinde işlenmesi nedeni ile şikayetten vazgeçmenin şeriklere de sirayet edeceği, her ne kadar TCK’nın 53/5 maddesi gereğince şikayetten vazgeçmenin hüküm ihtiva etmesi için sanıkların rıza göstermesine ihtiyaç var ise de, sanıkların gerekçeli kararı tebliğ almalarına rağmen herhangi bir itirazda bulunmamaları karşısında verilen düşme kararlarında bir isabetsizlik görülmemiş, hakaret suçu bakımından bozma isteyen tebliğnamedeki görüşe iştirak edilmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA, 17.09.2015 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

Karşı Oy;
Hakaret suçunun cezalandırılmasıyla korunan menfaat, kişilerin, şeref, haysiyet ve namusu, toplum içindeki itibarı, diğer fertler nezdindeki saygınlığıdır.

Somut olayda; sanıklar hakkında önceden aralarında husumet bulunan katılanın evinin önüne gelerek sinkaflı sözler söyledikleri iddiasıyla kamu davası açılmış, yürütülen yargılama sırasında katılan vekilinin 25.03.2013 tarihli dilekçesinde sanıklar M.. Y.., A.. Y.. ve R.. Y.. hakkında şikayetten vazgeçtiğini, diğer sanıklar H.. U.. ve O.. U.. yönünden şikayetinin devam ettiğini bildirmesi üzerine mahkemece; TCK 73/5 gereğince iştirak halinde işlenen suçlarda şikayetin bölünmezliği gereğince sanıklardan biri hakkında şikayetten vazgeçmenin diğerlerini kapsayacağı gerekçesiyle hakaret suçundan kamu davasının düşürülmesine karar verilmiştir.
Sayın çoğunlukla uyuşmazlık konusu olan hakaret suçunun iştirak halinde işlenip işlenmeyeceği yönündedir.
Kanaatimizce, basın yoluyla işlenen suçlar, afiş, pankart asılması ve bildiri dağıtılması gibi yazılı olarak birlikte yapılan hakaret eylemlerinin haricinde, mağdurda manevi zarara sebebiyet veren bu suça iştirak mümkün olmadığı gibi, sanıkların katılana hakaret etmek için önceden aralarında anlaşıp fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ederek hakaret ettiklerine dair delil de bulunmamaktadır.
Öte yandan; şikayetten vazgeçme katılan’a tanınmış bir hak olup, katılanın bu hakkını sanık ile yakınlığı, eylemin onur, şeref ve saygınlığına verdiği manevi zararın ağırlığı, şuçun işlendiği yer ve zaman v.b. nedenlerle sanıklardan bazıları lehine kullanabileceği gibi, bir kısım sanıklar hakkında şikayetini devam ettirmesi mümkündür. Bahse konu istisnalar dışında hakaret suçuna iştirak halin kabul edilmesi halinde mağdurda vaki olmayan vazgeçme iradesi hilafına sonuç ortaya çıkacaktır.
Nitekim emsal olaya ilişkin; Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 11.02.2014 tarih, 2012/385/16 Esas ve 2014/4012 Sayılı Kararı ile yine aynı Dairesinin 20.05.0214 tarih, 2013/3079 Esas 2014/17305 Karar sayılı ilamları da muhalefet görüşümüzle aynı doğrultuda olup hakaret suçuna iştirakin mümkün olmayacağı yönündedir.
Bu bakımdan; katılanın şikayetten vazgeçmediği sanıklar yönünden verilen düşme kararının yerinde olmadığından sayın çoğunluğun kararın onanması görüşüne katılmıyoruz, sanıklar Hüseyin Uyanık ve O.. U.. hakkında verilen düşme kararının bozulması düşüncesindeyiz.