Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2015/2618 E. 2015/22014 K. 05.03.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/2618
KARAR NO : 2015/22014
KARAR TARİHİ : 05.03.2015

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Beraat

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
5237 sayılı TCK’nın 158/1-j bendinde,dolandırıcılık suçunun, banka veya diğer kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlamak maksadıyla, işlenmesi, nitelikli hal olarak kabul edilmiştir. Bu suçun oluşabilmesi için, kredi elde eden kişinin banka veya diğer kredi kurumu görevlilerini hile ile aldatmış olması gerekir. Krediyi alan kişinin aldatıcı herhangi bir eylemi olmaksızın,sırf banka elemanlarının kendi görevlerini layıkıyla yerine getirmemeleri yüzünden bir kredi açılmışsa, dolandırıcılıktan bahsedilemez, şartları varsa bankacılık suçundan bahsedilebilir.
Bu suçun mağdurları banka ve diğer kredi kurumlarıdır. 5411 sayılı “Bankacılık Kanunu’nun 3. maddesinde banka, 48. maddesinde ise kredinin tanımı yapılmıştır. Tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlama suçun konusudur. Kredinin tahsis edilmesinin gerekli olup olmadığı, kredi verecek kuruluşun mevzuatında öngörülen düzenlemeler çerçevesinde belirlenir. Fiil, sahte kıymet takdiri raporları veya gerçeğe aykırı belgeler,bilançolar düzenleyerek hileli davranışıyla bunları aldatmaktadır.
Kredi kurumu banka olmamasına karşın faiz karşılığında olsun veya olmasın, kanunen borç vermeye yetkili kılınan kurumlar anlaşılır. Bu itibarla böyle bir yetkiye sahip olmayan bir kişi veya kuruluşa karşı bu fiilin işlenmesi hâlinde koşulları varsa, basit dolandırıcılık suçu söz konusu olacaktır.
Sanığın temsile yetkili olduğu … Akaryakıt Dağ. Tur. İnş. Taah. Tic. Ltd. Şti isimli şirket adına Akbank Bakanlıklar Şubesi’nden kredi kullanmak için 04.04.2006 tarihli kredi sözleşmesini imzaladığı, krediyi kullanabilmek için toplam bedeli 14.301 TL, borçlusu … olan 12.10.2006 ve 20.07.2006 tarihli iki farklı senedi teminat olarak verdiği, senetlerin gününde ödenmemesi üzerine başlatılan icra takibine … ‘nun imzaya ve borca itiraz ettiği, yaptırılan bilirkişi incelemesinde imzaların üçüncü bir kişiye ait olduğunun tespit edildiğinin iddia edildiği somut olayda;
1- Sanık hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan kurulan beraat hükmünün temyiz incelemesinde;
Akbank’ın bozma üzerine yapılan yargılama esnasında gönderdiği yazısında kredi sözleşmesinin 07.12.2004 tarihinde genel kredi taahhüdü olarak düzenlendiğini belirtmesi, yine aynı bankanın bozma öncesi yapılan yargılamadaki 15.12.2010 tarihli cevabi yazısında suça konu senetlerin 20.07.2006 ve 07.08.2006 tarihleri arasında teslim edildiğinin bildirilmesi, senet tevdi formunun bulunmaması ve belirli bir kredi diliminin serbest kalması karşılığında suça konu senetlerin teslim edildiğine dair bir bilginin de bulunmaması gözetildiğinde suça konu senetlerin kredi kullanılması sırasında şikayetçi bankanın iradesini sakatlayacak şekilde ibraz edilmediği değerlendirilerek dolandırıcılık suçunun unsurlarının oluşmadığı gerekçesi ile verilen beraat kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Bozma üzerine yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
2- Sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan beraat hükmünün temyiz incelemesinde;
Suça konu senetlerin 07.08.2006 tarihinde sisteme girişlerinin yapıldığının belirtilmesi, sanığın o tarihte kredi kullanan şirketin temsilcisi olduğunun Ticaret Sicil Müdürlüğünün 08.09.2009 tarihli yazısından anlaşılması karşısında bozma ilamımız ile resmi belgede sahtecilik suçunun sübut bulduğunun kabul edilip, açıkça belirtildiği, ancak sanığın olumlu kişiliğinden bahsedip takdiri indirimin koşullarının oluştuğu belirtilip cezasından takdiri indirim yapılırken, olumsuz kişiliğinin gerekçe gösterilerek hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmayacağının ve cezasının ertelenmeyeceğinin belirtilmesinin çelişki yarattığı gerekçesi ile hüküm bozulmuşken, sübut bulan resmi belgede sahtecilik suçu nedeni ile mahkûmiyet kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde beraat kararı verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 05.03.2015 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.