Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2015/2195 E. 2015/28808 K. 16.09.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/2195
KARAR NO : 2015/28808
KARAR TARİHİ : 16.09.2015

Tebliğname No : 15 – 2013/282880

İNCELENEN KARARIN;
MAHKEMESİ : Ömerli Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 24/05/2013
NUMARASI : 2012/34 (E) ve 2013/28 (K)
SANIK : A.. T..
SUÇ : Mala zarar verme, tehdit, hakkı olmayan yere tecavüz

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma, suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir.
Tehdit, bir kimsenin başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğini veya malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağını veya sair bir kötülük edeceğini bildirmesidir. Bu suçta fail, ağır ve haksız bir zarara uğratılacağını mağdura bildirmektedir. Gerçekleşmesi failin iradesine bağlı olan ve gelecekte vuku bulacak bir kötülüğün, gerçekleşecek gibi gösterilmesidir. Tehdit mağdurun karar verme ve serbest hareket etme özgürlüğünü kısıtlamalı iç huzurunu bozmalı ve onu endişeye düşürmelidir. Mağdura yapılan tehdidin, onun iç huzurunu bozmaya, onda korku ve endişe yaratmaya elverişli olması gerekir. Failin tehdit fiilini bilerek ve isteyerek işlemesi, verileceği söylenen zararın haksız olması yeterlidir. Fiilde korkutuculuk, ürkütücülük, ciddiyet yoksa tehdit kastının varlığından bahsedilemez. Mağdur haksız bir zarara uğrayacağı endişesine kapılmamışsa, korkutuculuk oluşmamıştır. Tehdit suçunun, bahsedilen yasal unsurlarının gerçekleşip gerçekleşmediği olaysal olarak değerlendirilmeli, fail ile mağdurun içinde bulundukları ortam, söylenen sözler, söylenme nedeni ve söylendiği koşullar nazara alınmalıdır.
Sanığın şikayetçinin akrabası olduğu, eşinin vefatından sonra şikayetçiye ev ahır ve bahçenin miras olarak kaldığı, sanığın bu ev bahçe ve ahır üzerinde hak iddia ettiği ve şikayetçinin kullanmasını engellediği, sanığın şikayetçinin eşi olan tanık Nicmi’ye “Hadice’ye 3 gün süre veriyorum, 3 gün içerisinde bu evi bana devredecek, devretmezse evden çıkıp gitmezse Hadice ve kardeşlerinin hepsini öldürürüm” dediği, tanık Nicmi’nin de bu sözleri şikayetçiye ilettiği, ayrıca sanığın eve giderek bahçe duvarlarını yıktığı, avluya dikili vaziyette bulunan 3 adet meyve ağacı fidanını söktüğü, avlu duvarının yapımında kullanılan çalı çırpıyı ateşe vermek suretiyle yaktığı bu suretle mala zarar verme, tehdit ve hakkı olmayan yere tecavüz suçlarını işlediği iddia edilen olayda;
Dosya kapsamına göre, tanık Mehmet Salih’in beyanı doğrultusunda, mahkemece sanığın akıl hastalığı bulunup bulunmadığının tespiti yönünde ara karar gereğince, Mardin Devlet Hastanesinin 14/01/2012 tarih ve 448 sayılı geçici raporunda, sanığın durumunun yataklı psikiyatri adli servisi olan ileri bir merkezde değerlendirilmesinin uygun olduğununun belirtilmesine rağmen, sanığın 5237 sayılı TCK’nun 32/1. maddesi kapsamında fiilinin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve davranışlarını yönlendirme yeteneğinin önemli derecede azalıp azalmadığının veya aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca fiilinin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve davranışlarını yönlendirme yeteneğinin azalıp azalmadığının belirlenmesi gerektiği halde geçici rapor gereği yerine getirilmeden eksik soruşturma sonucu, yazılı şekilde mahkumiyet hükmü tesisi,
Bozmayı gerektirmiş, O yer Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 16/09/2015 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.