Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2015/1968 E. 2015/21137 K. 23.02.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/1968
KARAR NO : 2015/21137
KARAR TARİHİ : 23.02.2015

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık (değişen suç vasfına göre dolandırıcılık), özel belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet, hükmün açıklanmasının geri bırakılması

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Sanıklar …, … ve … hakkında özel belgede sahtecilik suçundan verilen mahkumiyet kararlarına yönelik bir temyiz isteminin bulunmadığı, katılan vekilinin temyiz isteminin, sanıklar …, … ve … hakkında nitelikli dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik suçlarından verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarına; o yer Cumhuriyet savcısının temyiz isteminin ise, sanıklar …, … ve … hakkında dolandırıcılık suçundan verilen mahkumiyet kararlarına yönelik olduğu belirlenerek ve bu temyiz istemleriyle sınırlı olarak yapılan incelemede;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-e bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hal kabul edilmiştir. Hangi kurum ve
kuruluşların, kamusal nitelik taşıdığı, o kurumun kadro bakımından bağlı olduğu durumu düzenleyen mevzuata göre belirlenir. Bu nitelikli halin oluşması için,eylemin kamu kurum ve kuruluşlarının mal varlığına zarar vermek amacıyla işlenmesi gerekir. Zarar vermek, kamu kurum ve kuruluşlarından hakkı olmayan bir parayı almak yada bir borcu geri vermemek şeklinde olabilir. Bu suçun zarar göreni kamu kurum ve kuruluşunun tüzel kişiliğidir. Kamu kurum ve kuruluşlarının zarar görmesi söz konusu değilse bu suç oluşmayacaktır. Dolandırıcılık suçunun kamu yararına çalışan hayır kurumlarının zararına işlenmesi madde kapsamında değildir.
Sanık …’ın, yardıma muhtaç olduğunu beyan ederek Ankara Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’na başvurduğu, vakıf tarafından bu talep yerinde görülerek sanık için bir form doldurulup kendisine ödeme yapılması için sanığın PTT’ye gönderilmesinden sonra sanığın, kendi adına düzenlenen gerçek formla parayı PTT’den usulüne uygun olarak çektikten sonra, söz konusu formların boş halini bir şekilde ele geçirip fotokopi yoluyla çoğalttığı ve ilgili vakıf görevlilerinin isim kaşelerini yaptıktan sonra diğer beş sanığa da durumu haber verdiği, söz konusu vakıf görevlileri yerine sanık …’ın imza attığı, diğer sanıkların da isimlerinin altına imza atıp bu formlarla birlikte PTT’ye müracaat ederek, katılan vakfın hesabından kendilerine ödeme yapılmasını sağladıkları, sanıkların kısmen suçlamaları ikrar ettikleri, yapılan incelemeye göre de, söz konusu belgelerin sahte olarak düzenlendiğinin belirlendiği, böylece sanık …’ın adına haksız ödeme aldığı kişi sayısınca beş kere nitelikli dolandırıcılık suçunu, diğer sanıkların da birer kez nitelikli dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik suçlarını işlediklerinin iddia edildiği olayda,
1-Sanıklar …, … ve … hakkında dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik suçlarından verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarına yönelik temyiz incelemesinde;
5271 sayılı CMK’nın 231.maddesine göre verilen ve davayı sonuçlandırıcı nitelikte olmayan “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına” ilişkin kararlarına karşı aynı Kanun’un 231/12. maddesine göre itiraz yolu açık olup temyiz olanağı bulunmadığı, sanıklar hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararlarına karşı katılan vekilinin yaptığı itirazı üzerine, ilgili Ağır Ceza Mahkemesinin yaptığı inceleme sonucunda verilen ret kararı ile verilen hükümlerin kesinleştiği anlaşıldığından, katılan vekilinin temyiz isteminin, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 317.maddesi gereğince REDDİNE,
2-Sanıklar …, … ve … hakkında dolandırıcılık suçundan verilen mahkumiyet kararlarına yönelik temyiz incelemesinde;
a-Sanık …’ın, 01/06/2009 tarihinde ve aynı zaman diliminde, diğer sanıkların imzasının bulunduğu beş adet sahte özel belgeyi düzenleyip ya da düzenlettirip, bu belgeleri diğer sanıkların PTT’ye sunmasını ve katılan vakfın hesabından kendilerine para ödenmesini sağlamak suretiyle dolandırıcılık suçunu işlediği iddia edilmekle, aynı suç işleme kararıyla ve aynı zamanda, Kanun’un aynı hükmünü birden fazla ihlal ederek ilgili vakfa karşı ve vakfın maddi varlığı olan formun kullanılması suretiyle tek bir nitelikli dolandırıcılık suçunun işlendiğinin anlaşılması karşısında, sanığın TCK’nın 158/1-d maddesi kapsamında bir kez vakfın aracı kılınması suretiyle dolandırıcılık suçundan cezalandırılması gerektiği gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek ve belgelerde adı geçen kişi sayısınca olmak üzere beş kez dolandırıcılık suçundan mahkumiyet kararı verilerek fazla ceza tayini,
b-Diğer sanıkların da, vakfın maddi varlığı olan formu kullanmak suretiyle TCK’nın 158/1-d maddesi kapsamında nitelikli dolandırıcılık suçunu işledikleri gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşülerek basit dolandırıcılık suçundan hüküm kurularak eksik ceza tayini,
c-Kabule göre de; hapis cezası alt sınırdan tayin edildiği halde adli para cezası belirlenirken yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeyle tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle belirlenerek sanıklara fazla ceza tayini,
d-5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin 1. fıkrasının c bendinde yer alan haklardan, sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmetten bulunmaktan yoksun bırakılmaya ilişkin hak yoksunluğunun aynı maddenin 3. fıkrasına göre koşullu salıverilme tarihinden itibaren uygulanmayacağı gözetilmeden, alt soyu dışındaki kişileri de kapsayacak şekilde 53/1-c maddesi gereğince güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına hükmedilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aynı Kanun’un 326/son maddesi uyarınca sonuç ceza miktarı yönünden sanıklar … ve …’un kazanılmış haklarının saklı tutulmasına, 23/02/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.