Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2015/1957 E. 2015/20751 K. 17.02.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/1957
KARAR NO : 2015/20751
KARAR TARİHİ : 17.02.2015

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet, beraat

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
1-Sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan hükme yönelik sanık müdafinin temyiz itirazlarının incelenmesinde,
Sanığın müdafiinin yokluğunda verilip 26.11.2010 tarihinde tebliğ olunan 15.10.2010 tarihli mahkumiyet hükmüne yönelik, yasal süresi geçtikten sonra yaptığı 06.12.2010 havale tarihli dilekçesi ile vaki temyiz talebinin, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE,
2-Sanık hakkında resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından kurulan hükümlere yönelik katılan vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde,
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; Failin bir kimseyi,kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de;“Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir.
Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır.
Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır.
Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü, yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır.
Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için, dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların, ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.
Somut olayda; şikayetçinin çiftçilik ile uğraştığı, ürettiği patatesleri satmak istediği, İstanbul ili Bayrampaşa halinde sebze meyve ticareti yapan sanığın telefonla irtibat kurduğu, patates almak hususunda anlaştıkları, sanığın patates ürününü teslim alıp götürdüğünde borcuna karşılık 25/01/2009 keşide tarihli 65.250 TL bedelli çeki verdiği, bu çekin Metsam Metal isimli bir firmaya ait olduğu fakat sahte olarak üretilen ve iğfal kabiliyeti bulunan çeki ele geçiren sanığın çeki hamiline olarak keşide edip imzaladığı, şikayetçinin çeki bankaya ibraz ettiğinde çekin sahte olduğunun anlaşıldığı,
sanık hakkında bankanın araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçundan cezalandırılması talebi ile mahkememize kamu davası açılmış ise de; söz konusu suçun oluşabilmesi için alış veriş sırasında bu çekin verilmesi gerektiği, önceden dolmuş bir borca karşılık sahte çek verilmesi durumunda dolandırıcılık suçu unsurlarının oluşmayacağın şikayetçi …’ın ve bir kısım tanıkların beyanlarına göre de sahte çekin önceki alacağa karşılık sanık tarafından verildiğinin belirtilmesi karşısında unsurları itibari ile müsnet dolandırıcılık suçunun oluşmaması sebebi ile sanık hakkında bankanın aracı kılınmak suretiyle dolandırıcılık suçundan beraatına ve sübut bulan resmi belgede sahtecilik suçundan ise mahkumiyetine dair mahkemenin kabulünde bir isabetsiz görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA, 17.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.