Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2015/14127 E. 2015/30941 K. 05.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/14127
KARAR NO : 2015/30941
KARAR TARİHİ : 05.11.2015

Tebliğname No : 15 – 2015/282858

İNCELENEN KARARIN;
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 8. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 18/06/2015
NUMARASI : 2014/404 (E) ve 2015/181 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için failin bir kimseyi kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Ticarî faaliyeti meslek olarak icra eden kişilerin, güvenilirliğini sağlamak amacıyla, bu suçun, tacir (kişisel olarak ticaretle uğraşan kimseler) veya şirket yöneticisi olan yada şirket adına hareket eden kişilerin ticarî faaliyetleri sırasında işlenmesi, TCK’nın 158/1-h bendinde nitelikli hâl kabul edilmiştir. Bu kavramlar Türk Ticaret Kanunun ilgili hükümlerine göre belirlenecektir.
Türk Ticaret Kanunu’nun Madde 14 de, Tacir,
“(1) Kişisel durumları ya da yaptığı işlerin niteliği nedeniyle yahut meslek ve görevleri dolayısıyla, kanundan veya bir yargı kararından doğan bir yasağa aykırı bir şekilde ya da başka bir kişinin veya resmî bir makamın iznine gerek olmasına rağmen izin veya onay almadan bir ticari işletmeyi işleten kişi de tacir sayılır. “denilmektedir.
Ticaret şirketleri, aynı Kanun’un Madde 124’de
(1)Ticaret şirketleri; kollektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif şirketlerden ibarettir.
(2)Bu Kanunda, kollektif ile komandit şirket şahıs; anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket sermaye şirketi sayılır” şeklinde tanımlanmıştır. Kooperatif yöneticilerinin,kooperatifin faaliyeti kapsamında, dolandırıcılık suçunu işlemeleri de nitelikli hâl, kabul edilmiştir. Üye sayısı dolmasına rağmen, üyeliğe kabulün devamından bahsederek üye kayıt edilmiş gibi kişinin parasının alınması bu suç tipine örnek gösterilebilir. Kooperatif yöneticilerinin kimler olduğu 1163 sayılı Kooperatifler kanunun 55 ve devamı maddelerinde tanımlanmıştır. Buna göre; Yönetim Kurulu, kanun ve ana sözleşme hükümleri içinde kooperatifin faaliyetini yöneten ve onu temsil eden icra organıdır. Yönetim Kurulu en azüç üyeden kurulur. Bunların ve yedeklerinin kooperatif ortağı olmaları şarttır. Yönetim Kurulu üyeliğine seçilen tüzel kişiler, temsilcilerinin isimlerini kooperatife bildirir.
Bu suçun oluşabilmesi için, tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin dolandırıcılık suçunu ticari faaliyetleri sırasında işlemiş olmaları gerekir. Keza, kooperatif yöneticilerinin bu nitelikli halden cezalandırılabilmeleri için suçun kooperatifin faaliyeti kapsamında, işlenmesi gereklidir. Bu suçun faili tacir veya şirket yöneticisi yada şirket adına hareket eden kişi yada kooperatif yöneticisi olabilir.
Üsküdar Vergi Dairesi mükellefi …….Ltd ticari ünvanlı şirketin ortağı ve yetkili müdürü olan, Şeker Sigorta firmasının 28/08/2007 tarihli cevabi yazı içeriğine göre ” ……. Aracılık Hizmetleri A.Ş. “acentası olmadığı halde, cep telefonu sigortası yapmaya yetkili kişi/şirket gibi davranan sanığın, 19/07/2006 tarih ve 4737 no’lu fatura kapsamındaki, ihtilafa konu cep telefonunu (telefonlarını) katılana satıp (imei….80093) teslimi aşamasında, 25 TL karşılığında “Cepkask” sigortası da yaptırabileceği bilgisini verip, şikayetçinin oluru üzerine ondan bu parayı alması, dosyada bulunan “Şeker-Sigorta-Cep Telefonu Sigortası Genel ve Özel Şartları” başlıklı sağ alt köşesinde ” E. C ” ad-soyadı yazılı (imzasız-kaşesiz) belgeyi de verip, gerçekte sattığı cep telefonu için “cepkask” sigortası oluşturmayarak haksız yarar sağlaması eyleminin, Dairemizin 03/04/2014 tarih ve 2012/14849 E, 2014/6272 K sayılı “bozma” ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde TCK’nın 158/1-h maddesinde tanımlanan “nitelikli dolandırıcılık” suçunu oluşturduğu iddia edilen somut olayda;
Gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak biçimde belirlenebilmesi amacına yönelik olarak; sanığın, aşamalarda değişmeyen savunma anlatımlarında, suça konu sigorta poliçesini şikayetçiye vermediğini söylemesi, 13/12/2010 tarihli bilirkişi raporunda poliçede yazılı ” E. C” ismi yazısının sanık eli ürünü olmadığının belirlenmesi, yine sanığın 30/03/2007 tarihli polisteki ifadesinde; şikayetçinin telefon cihazı satışı sonrası bir kaç kez işyerine çeşitli şikayetlerle uğradığını bildirmesi de dikkate alınarak; şikayetcinin dinlenerek, suça konu poliçenin ilk telefonun alım-satımı esnasında mı yoksa değişimler sonrasında mı sanıktan aldığı hususunun açıklığa kavuşturulması, sanığın kimlik bilgilerinde mahkeme kararı ile değişiklik yapıldığının dikkate alınarak, poliçede yazılı “ad-soyadın” poliçenin alındığı tarih itibariyle tashihe uğramış ad-soyad olup olmadığının değerlendirilmesi, sözkonusu poliçe üzerindeki ad-soyad yazısının şikayetçiye ait olup olmadığı hususunda da uzman bilirkişiden rapor alınması, sanığın anlatımlarda söylediği “toptancının” ad ve soyadının tespit edilip, tanık olarak usulünce dinlenmesi, faturada iki ayrı ime-i no’lu telefonların olmasının da dikkate alınması, toplanan deliller birlikte değerlendirilerek varılacak sonuca göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik soruşturma ve kovuşturmayla yazılı biçimde karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 05/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.