Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2015/1277 E. 2015/28421 K. 09.09.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/1277
KARAR NO : 2015/28421
KARAR TARİHİ : 09.09.2015

Tebliğname No : 15 – 2014/337968

İNCELENEN KARARIN;
MAHKEMESİ : Savur Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 01/02/2012
NUMARASI : 2009/17 (E) ve 2012/30 (K)
SANIKLAR : Ş.. A.., Ö.. A.., E.. A.., S.. K.., M.. A.., A.. A..
SUÇ : Mala zarar verme, silahla tehdit, hakaret

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma, suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir.
Tehdit, bir kimsenin başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğini veya malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağını veya sair bir kötülük edeceğini bildirmesidir. Bu suçta fail, ağır ve haksız bir zarara uğratılacağını mağdura bildirmektedir. Gerçekleşmesi failin iradesine bağlı olan ve gelecekte vuku bulacak bir kötülüğün, gerçekleşecek gibi gösterilmesidir. Tehdit mağdurun karar verme ve serbest hareket etme özgürlüğünü kısıtlamalı iç huzurunu bozmalı ve onu endişeye düşürmelidir. Mağdura yapılan tehdidin, onun iç huzurunu bozmaya, onda korku ve endişe yaratmaya elverişli olması gerekir. Failin tehdit fiilini bilerek ve isteyerek işlemesi, verileceği söylenen zararın haksız olması yeterlidir. Fiilde korkutuculuk, ürkütücülük, ciddiyet yoksa tehdit kastının varlığından bahsedilemez. Mağdur haksız bir zarara uğrayacağı endişesine kapılmamışsa, korkutuculuk oluşmamıştır. Tehdit suçunun, bahsedilen yasal unsurlarının gerçekleşip gerçekleşmediği olaysal olarak değerlendirilmeli, fail ile mağdurun içinde bulundukları ortam, söylenen sözler, söylenme nedeni ve söylendiği koşullar nazara alınmalıdır.

Hakaret suçunun oluşabilmesi için, bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını incitecek ölçüde, somut bir fiil veya olgu isnat etmek ya da yakıştırmalarda bulunmak ya da sövmek gerekmektedir. Kişiye isnat edilen somut fiil veya olgunun gerçek olup olmamasının bir önemi yoktur. İsnadın ispatı konusu ayrıdır. Somut bir fiil ve olgu isnat etmek; mağdurun onur şeref ve saygınlığını incitecek nitelikte olacaktır. Mağdura yüklenen fiil ve olgunun belirli olması şarttır. Fiilin somut sayılabilmesi için, şahsa, şekle, konuya, yere ve zamana ilişkin unsurlar gösterilmiş olmalıdır. Bu unsurların tamamının birlikte söylenmesi şart değildir. Sözlerin isnat edilen fiilî belirleyecek açıklıkta olması yeterlidir. Çoğu zaman isnat edilen fiil ve olgunun, hangi zaman ve yerde meydana geldiğinin belirtilmesi, onur ve saygınlığı incitecek niteliği tespit için yeterli olmaktadır. Tarafların sosyal durumları, sözlerin söylendiği yer ve söyleniş şekli, söylenmeden önceki olaylar nazara alınarak suç vasfı tayin olunmalıdır. Hakaretin kişiyi küçük düşürmeye yönelik olması gerekir. Kişiye onu toplum nazarında küçük düşürmek amaçlı belli bir siyasi kanaatin isnat edilmesi hâlinde de suç oluşacaktır. Bir kişiye yönelik sözlerin veya yapılan davranışın o kişiyi küçük düşürücü nitelikte olup olmadığını tayin ederken, topluma hâkim olan anlayışlar, örf ve adetler göz önünde bulundurulmalıdır. Hakaret huzurda işlenebileceği gibi, gıyapta da işlenebilir. Gıyapta hakaretin cezalandırılabilmesi için, mağdurun yokluğunda en az ikiden fazla kişilerle ihtilat edilerek yani en az üç kişinin hakaret sözünü öğrenmiş olması kaydıyla hakaretin yapılması şarttır. Mağdur bu sayıya dâhil değildir. Mağdurun hazır olması halinde gıyapta hakaret den bahsedilemez. Kendileriyle ihtilat edilen kişilerin bir arada bulunmaları ve hakaret sözünü aynı anda öğrenmelerine gerek yoktur. İhtilat aktarma suretiyle gerçekleşmişse hakaret sözlerinin aynı ya da benzer olması aranmalıdır. Fail, sözlerini ikiden fazla kişiye söylemekte ya da daha çok kişinin duyabileceği bir yerde konuşmakta ve sözleri başkaları tarafından duyulabilmekte, failde bu durumun bilincinde ise ihtilat oluşmuştur.Suçun alenen işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Aleniyet, belirsiz sayıda kişilerin hakaret oluşturan sözü duymalarına olanak sağlamak suretiyle suçun işlenmesini ifade eder. Failin, hakaret oluşturan sözün duyulması olanağını yaratmış olması yeterlidir. Söylenen sözün fiilen duyulmuş olup olmaması önemli değildir.
Sanık A.. A..’ın olay günü komşusu K.. A.. ile alacak verecek ilişkisinden kaynaklanan tartışmaya girdiği, tartışma esnasında sanık A.. A..’ın mağdur Kurdet Ayaz’a hitaben “baban seni sinkaf etsin” şeklindeki küfür içerikli sözlerle hakaret ettiği, kavgaya sonradan sanık M.. A..’ın da dahil olarak mağdur K.. A..’a hitaben “seni g…den sinkaf edeyim” şeklindeki küfür içerikli sözlerle hakaret ettiği, sanık M.. A..’ın tartışma esnasında mağdur K.. A..’a taş fırlatarak, “basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde” yaraladığı, sanıklar Ö.. A.. ve Ş.. A..’ın, Adanır ailesine ait eve; sanıklar A.. A.. ve Salihe Adanır’ın ise Ayaz ailesine ait eve, zarar vermek için irili ufaklı taş attıkları, bu saldırı neticesinde her iki aileye ait evde de herhangi bir zarar meydana gelmediği, bu yönüyle sanıkların eylemlerinin teşebbüs
aşamasında kaldığı, sanık E.. A..’ın mağdur M.. A..’a hitaben “o silahı alıp senin g…ne sokacağım” diyerek küfür içerikli sözlerle hakaret ettiği, yine sanık E.. A..’ın, Adanır ailesine mensup ve olay tarihinde olay yerinde bulunan; Ahmet,Emine,Mehmet Salih, Arabi ve Salihe Adanır’a hitaben “sizden birini öldürmeden cezaevine girmeyeceğim” diyerek tehdit içerikli sözlerle mağdurları ölümle tehdit ettiği, böylece sanıkların üzerlerine atılı suçları işlediği iddia edilen olayda;
1)Sanık M.. A.. hakkında hakaret ve basit yaralama suçlarından verilen kararının temyizinin incelenmesinde;
5271 sayılı CMK’nın 231. maddesine göre verilen ve davayı sonuçlandırıcı nitelikte olmayan “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına” ilişkin karara karşı aynı kanunun 231/12.maddesine göre itiraz yolu açık olup temyiz olanağı bulunmadığından 5271 sayılı CMK’nın 264.maddesi uyarınca kabul edilebilir bir başvuruda kanun yolunda merciin belirlenmesinde yanılma, başvuran Cumhuriyet savcısının haklarını ortadan kaldırmayacağından temyiz dilekçesinin itiraz dilekçesi olarak kabulü ile görevli ve yetkili ilk derece mahkemesince itiraz konusunda inceleme yapılması için, dosyanın incelenmeksizin iade edilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına GÖNDERİLMESİNE,
2)Sanık E.. A.. hakkında tehdit suçundan verilen mahkumiyet kararının temyizinin incelenmesinde,
Sanığın 01/02/2012 tarihinde usulünce tefhim edilen mahkumiyet hükmüne yönelik, yasal süresi geçtikten sonra 15/02/2012 havale tarihli dilekçesi ile sanık müdafisinin vaki temyiz isteminin, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE,
3-Sanık E.. A.. hakkında tehdit ve hakaret suçlarından, sanık A.. A.. hakkında hakaret ve mala zarar verme suçlarından, sanıklar S.. K.., Ş.. A.. ve Ö.. A.. hakkında mala zarar verme suçundan kurulan hükümlere yönelik yapılan incelemede;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılanlar vekilleri ile sanık müdafinin temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA, 09/09/2015 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.