Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2015/12102 E. 2018/8129 K. 15.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/12102
KARAR NO : 2018/8129
KARAR TARİHİ : 15.11.2018

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : TCK ‘nın 158/1-f, 62, 52, 53 maddeleri ile
TCK’nın 204/1, 62, 53 ve 51 maddeleri gereğince
mahkumiyet

Nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından sanığın mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Sanığın Malzeme Sanayi Tic. Ltd. Şti ile herhangi bir ilgisi olmadığı, ortakları ve yetkililerinin sadece akrabası olduğu, 2008 yılının Eylül ayında paraya ihtiyacı olması nedeniyle tanık olarak dinlenen ‘yi telefonla aradığı, Şekerbank’a yüklü ödemesi olduğunu ve bu yüzden ‘ya ait bir çeki kırdırmak istediğini söylediği, ‘nin …’e durumu ilettiği, Erkan’ın da katılan … ile görüştüğü, katılanın söz konusu şirketin yerini görmek istediği, güven duyması halinde çeki kırabileceğini söylediği ve … ile …’ı Malzeme Sanayi Tic.Ltd.Şirketine kontrol için gönderdiği, burada sanık ile görüşen ve sanığın şirket yöneticisi ile aynı soyadı taşımasından etkilenen Erkan ile Ali’nin sanığın yetkisi olmadığı halde 30.000TL bedelli 30/09/2008 keşide tarihli olarak keşide edilen ve Ltd.Şti kaşesi ile kaşelediği ve ciroladığı çeki alarak müştekiye getirdikleri, söz konusu çekteki imzanın şirket yetkilileri eli ürünü olmadığı, sanığın eli ürünü olduğunun bilirkişi raporu ile tespit edildiğinin anlaşıldığı ve bu surette sanığın üzerine atılı nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarını işlediği iddia olunan somut olayda;
1) Sanık hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Katılan beyanları, sanık savunması, tanık beyanları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından; sanığın üzerine atılı nitelikli dolandırıcılık suçundan mahkumiyetine ilişkin mahkemenin kabulünde her hangi bir isabetsizlik görülmemiştir.
Suça konu çek bedelinin 30.000 TL olması karşısında, kurulan hükümde; 5237 sayılı TCK’nın 158. maddesinin 1. fıkrasının (e), (f), (i) ve (k) bentlerinde sayılan hallerde adli para cezasının tayininde tespit olunacak temel gün, suçtan elde olunan haksız menfaatin iki katından az olmayacak şekilde asgari ve bu miktara yükseltilerek belirlenecek gün sayısı üzerinden arttırma ve eksiltmeler yapıldıktan sonra ortaya çıkacak sonuç gün sayısı ile bir gün karşılığı aynı kanunun 52. maddesi uyarınca, 20-100 TL arasında takdir olunacak miktarın çarpılması neticesinde sonuç adli para cezasının belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, temel gün ceza miktarının 240 gün olarak belirlenmesi neticesinde eksik ceza tayini aleyhe temyiz olmadığından bozma sebebi yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; sanık müdafiinin suçun unsurlarının oluşmadığına, suça konu çek bedelinin ödendiğine ve cezada indirim yapılarak lehe olan yasaların uygulanmasına ilişkin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,
2) Sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Sanık, katılan ve tanık beyanları ile dosya kapsamına göre, resmi belgede sahtecilik suçunun sanık tarafından işlendiği kanaatine varan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; sanık müdafiinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
a-) Adli para cezasının belirlenmesi aşamasında uygulama maddesi olan 5237 sayılı TCK’nın 52/2. maddesinin gösterilmemesi suretiyle CMK’nın 232/6. maddesine aykırı davranılması,
b-) 5237 sayılı TCK’nun 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca mahkûm olduğu uzun süreli hapis cezası ertelenen sanık hakkında 1. fıkranın (c) bendinde yer alan kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkilerine ilişkin hak yoksunluğunun uygulanamayacağının gözetilmemesi,
c-) Adli emnetin 2011/1621 sırasında kayıtlı suça konu çekin dosyada delil olarak saklanmasına karar verilmesi gerekirken, TCK’nın 54. maddesi uyarınca müsaderesine karar verilmesi ,
Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak, yeniden yargılanmayı gerektirmeyen bu hususta, aynı kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden, hüküm fıkrasında 52. maddenin uygulanmasına ilişkin kısımdan “TCK.nun 52. maddesi gereğince” ibaresi çıkartılarak yerine “TCK’nın 52/2. maddesi gereğince” ibaresinin eklenmesine, TCK’nın 53. maddesinin uygulandığı hüküm fıkrasından, “kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından ise anılan maddenin 3. fıkrası uyarınca mahkum olduğu hapis cezasından koşullu salıverilinceye kadar yoksun bırakılmasına” ibaresinin çıkartılarak yerine, “hapis cezası ertelenen sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 53/3. madde ve fıkrası uyarınca, kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkilerine ilişkin hak yoksunluğunun uygulanmamasına” ibaresinin eklenmesine ve hükmün müsadere ile ilgili kısmından “suça konu çekin TCK’nın 54. maddesi uyarınca müsaderesine” ibaresinin çıkartılarak yerine suça konu çekin dosyada delil olarak saklanmasına” ibaresinin eklenmek suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 15.11.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.