Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2015/11965 E. 2015/30144 K. 15.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/11965
KARAR NO : 2015/30144
KARAR TARİHİ : 15.10.2015

MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi

SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Ticarî faaliyeti meslek olarak icra eden kişilerin, güvenilirliğini sağlamak amacıyla, bu suçun, tacir (kişisel olarak ticaretle uğraşan kimseler) veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticarî faaliyetleri sırasında işlenmesi, TCK’nın 158/1-h bendinde nitelikli hâl kabul edilmiştir. Bu kavramlar Türk Ticaret Kanunun ilgili hükümlerine göre belirlenecektir.
Türk Ticaret Kanunu Madde 14’te, Tacir;
“(1) Kişisel durumları ya da yaptığı işlerin niteliği nedeniyle yahut meslek ve görevleri dolayısıyla, kanundan veya bir yargı kararından doğan bir yasağa aykırı bir şekilde ya da başka bir kişinin veya resmî bir makamın iznine gerek olmasına rağmen izin veya onay almadan bir ticari işletmeyi işleten kişi de tacir sayılır. “denilmektedir.
Ticaret şirketleri, aynı yasanın Madde 124’te;
”(1)Ticaret şirketleri; kollektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif şirketlerden ibarettir.
(2) Bu Kanunda, kollektif ile komandit şirket şahıs; anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket sermaye şirketi sayılır” şeklinde tanımlanmıştır.

Kooperatif yöneticilerinin, kooperatifin faaliyeti kapsamında, dolandırıcılık suçunu işlemeleri de nitelikli hâl, kabul edilmiştir. Üye sayısı dolmasına rağmen, üyeliğe kabulün devamından bahsederek üye kayıt edilmiş gibi kişinin parasının alınması bu suç tipine örnek gösterilebilir. Kooperatif yöneticilerinin kimler olduğu 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 55 ve devamı maddelerinde tanımlanmıştır. Madde 55 – Yönetim Kurulu, kanun ve anasözleşme hükümleri içinde kooperatifin faaliyetini yöneten ve onu temsil eden icra organıdır. Yönetim Kurulu en az üç üyeden kurulur. Bunların ve yedeklerinin kooperatif ortağı olmaları şarttır. Yönetim Kurulu üyeliğine seçilen tüzel kişiler, temsilcilerinin isimlerini kooperatife bildirir.
Bu suçun oluşabilmesi için, tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin dolandırıcılık suçunu ticari faaliyetleri sırasında işlemiş olmaları gerekir. Keza, kooperatif yöneticilerinin bu nitelikli halden cezalandırılabilmeleri için suçun kooperatifin faaliyeti kapsamında, işlenmesi gereklidir. Bu suçun faili tacir veya şirket yöneticisi yada şirket adına hareket eden kişi yada kooperatif yöneticisi olabilir.
Yukarıda izah edilen Dairemizin görüşleri ışığında;
Sanıklar Sefa ve A.. B..’in baba oğul oldukları, A.. B..’in Bilgin İnşaat Turizm San. ve Tic. Ltd Şti’nin ortağı ve yetkilisi olduğu, S.. B..’in ise Yükselen Yapı Tur. San. Tic. Ltd. Şti’nin ortağı ve yetkilisi olduğu, ancak her iki sanığın her iki şirketin işlerini birlikte yürüttükleri, hatta sözleşme düzenlenmesi konusunda birbirlerine vekaletname verdikleri, sanıkların katılanlar E.. Ö.., M.. D.., V.. B.., A.. G.., O.. R.., K.. K.., H.. K.., B.. Ç.., K.. A.., D.. A.., M.. A.., K.. K.., Z.. G.., Ş.. B.., M.. K.., G.. M.., R.. Y.., S.. K.., R.. K.., B.. A.., Y.. D.., M.. K.., Hatice Karaca, Ö.. A.., S.. D.., Ü.. D.. ve şikayetçiler Y.. Y.., D.. A.. ve katılan M.. K.. ile İstanbul Kadıköy Kayışdağı 226 pafta, 1787 ada, 5 parsel ve İstanbul Kadıköy İçerenköy 251 pafta, 2415 ada 32, 33, 1 ve 2 nolu parselllerde yapacakları inşaattlardaki dairelerin satışı konusunda 2008/2009/2010 yılları içinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmeleri yaptıkları, tüm katılanlar ve şikayetçilerden yaptıkları sözleşmeler ile ilgili olarak paralar aldıkları, sözleşmelerde dairelerin teslimi için belirtilen sürelerin çok önceden dolmasına rağmen şikayetçilere daireleri teslim etmedikleri, yukarıda yeri belirtilen 1 ve 2 nolu parseller üzerindeki inşaatın ruhtasa aykırı olması nedeniyle yıkıldığı, diğer parsellerde inşaata başlanmadığı, sanıkların Y.. Y.. dışındaki diğer kişilere kendilerine ödenen satış bedellerini iade etmedikleri, bir kısım şikayetçi ve katılanlara aynı daireyi satarak mükerrer satış yaptıkları, Ataşehir ilçesi Kayışdağı Mahallesi 226 pafta 1787 ada 5 nolu parselde kayıtlı taşınmaza inşaat ruhtası dahi alamadıkları halde buraya ilişkin satışlar yaptıkları, bir kısım müştekilere belediyenin aldığı yıkım kararından sonra satış yapmaları şeklindeki olayda;
1-Sanıklar hakkında müşteki D.. A..’a karşı dolandırıcılık suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne ilişkin olarak kendisinin katılan sıfatının kaldırılmasına yönelik temyiz itirazlarına dair incelemede;

Müştekinin kamu davası açıldıktan sonra 21.03.2014 tarihli celsede belirtildiği şekilde, 03.03.2014 tarihli şikayetten vazgeçtiğini gösterir dilekçe ibrazı karşısında CMK’nın 234 maddesi gereğince davaya katılma ve buna bağlı olarak kanun yoluna başvurma hakkının bulunmadığı gözetilerek müştekinin temyiz isteminin 5320 sayılı Kanunun 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 317.maddesi uyarınca REDDİNE,
2-Sanıklar S.. B.. ve A.. B..’in katılanlar E.. Ö.., M.. D.., V.. B.., A.. G.., O.. R.., K.. K.., H.. K.., B.. Ç.., K.. A.., D.. A.., M.. A.., K.. K.., Z.. G.., Ş.. B.., M.. K.., G.. M.., R.. Y.., S.. K.., R.. K.., B.. A.., Y.. D.., M.. K.., Hatice Karaca, Ö.. A.., S.. D.. ve şikayetçiler Y.. Y.. ve D.. A.. ile katılan M.. K..’ya yönelik eylemlerinden dolayı yapılan incelemede;
Sanıkların tevilli ikrarları, katılanların beyanları, ticaret sicil müdürlüğü yazıları, Ataşehir Belediye Başkanlığının 22.04.2011 tarihli Ataşehir ilçesi Kayışdağ mahallesi 226 pafta 1787 ada 5 nolu parselde kayıtlı taşınmazın inşaat ruhtatı alınmadan inşaata başlanılması nedeniyle 12.05.2010 tarihinde yapı tatil tutanağı düzenlenerek inşaai faaliyetlerin durdurulduğuna, inşaatın mühürlendiğine ve yıkım kararı alındığına dair yazısı, Ataşehir Belediye Başkanlığının Ataşehir ilçesi İçerenköy mahallesi Koçak Sokak 251 pafta 2415 ada 32 nolu parselde ruhsatsız harfiyat alınması nedeniyle yapı tatil tutanağı düzenlendiğine, 251 pafta 2415 ada, 1 nolu parseldeki yapının ruhsat ve eklerine aykırı yapılması nedeniyle 28.05.2010 tarih, 251 pafta 2415 ada 2 nolu parseldeki yapıya ise ruhsat ve eklerine aykırı inşaa edilmiş olması nedeniyle 05.10.2009-28.05.2010 tarihli yapı tatil tutanağı düzenlendiği, 1 nolu parseldeki yapıya 04.02.2010-29.07.2010, 2 nolu parseldeki yapıya ise 09.02.2010-22.07.2010 tarihli encümen kararları alındığına ilişkin yazısı, katılanlar ve müştekilerle yapılmış adi sözleşme ve gayrimenkul satım vaadi sözleşmesi tarihleri, yıkım kararı tarihinden sonra daire satışına ilişkin 18.08.2010 tarihinde internette yayınlanmış ilan çıktısı, ve tüm dosya kapsamına göre sanıkları eylemlerinin 5237 sayılı TCK’nın 158/1-h maddesinde tanımlanan nitelikli dolandırıcılık suçlarını oluşturduğu yönündeki mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapamına göre, sanıklar müdafileri ve müşteki D.. A..’ın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükümlerin ONANMASINA, 15.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.