Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2015/11691 E. 2015/28155 K. 07.09.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/11691
KARAR NO : 2015/28155
KARAR TARİHİ : 07.09.2015

Tebliğname No : 15 – 2013/386852

İNCELENEN KARARIN;
MAHKEMESİ : Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 24/09/2013
NUMARASI : 2013/89 (E) ve 2013/367 (K)
SANIK : T.. K..
SUÇ : Dolandırıcılık (değişen suç vasfına göre güveni kötüye kullanma)

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Katılanın, arkadaşı olan sanığa aracını satacağını söylediği, sanığın da yardımcı olacağını söylemesi üzerine araç satışı için sanığa vekaletname verdiği, sanığın, aracı aldığı vekaletnameye istinaden satmış olduğu halde parasını katılana vermeyerek dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda, sanığın katılanın arabasının satışı için aldığı vekaletname ile aracı sattıktan sonra parasını vermemekten ibaret eyleminin, güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğu gerekçesine dayanan ve Yargıtay bozma ilamına uyan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.
Sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 155/1 maddesi uyarınca “suçun işleniş şekli, sanığın sosyal ve ekonomik durumu” denilmek suretiyle anılan maddenin kanundaki yaptırımının asgari hadden uzaklaşılarak tayin olunması gerektiği kabul edildiği ve hapis cezası alt hadden uzaklaşılarak verildiği halde adli para cezasının asgari hadden tayin edilmesi aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin sair temyiz itirazlarının reddine; ancak;
5237 sayılı TCK’nın 53/4. maddesi gereğince, kısa süreli hapis cezası ertelenen sanık hakkında 5237 sayılı aynı Kanunun 53/1 maddesi maddesinde gösterilen hak yoksunluklarına hükmedilemeyeceğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanun’un 8.maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK’un 321.maddesi gereğince BOZULMASINA; fakat, bu aykırılığın yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanun’un 322.maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; hüküm fıkrasından “”TCK 53. madde gereğince sanık hakkında güvenlik tedbirlerine hükmedilmesine” ilişkin kısmın çıkartılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 07/09/2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.