YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/11647
KARAR NO : 2015/28789
KARAR TARİHİ : 16.09.2015
MAHKEMESİ : Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
O yer Cumhuriyet savcısının da her iki sanık yönünden nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından verilen beraat kararlarına yönelik temyizi bulduğu belirlenerek yapılan temyiz incelemesinde;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;
Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır.
Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır.
Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü,yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır.
Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için, dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların, ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.
Sanıkların Ankara’dan Bafra ilçe merkezine sebze almak amacıyla geldikleri, Bafra Sebze Halinde komisyonculuk ile uğraşan şikayetçiyle ürün alım satımı konusunda görüştükleri, şikayetçiye hitaben her gün bir kamyon mal alacaklarını, hesap işlerini malların ellerine ulaşmasını müteakip banka yolu ile havale yapacaklarını, şu anda ellerinde bir adet çek yaprağı bulunduğunu söyledikleri, şikayetçinin çek yaprağını incelemesinde çekin sahteliğinden şüphelendiği, sanıkların her gün bir kamyon mal alacaklarını beyan etmelerinin kendisini daha da şüphelendirdiği, aynı bankaya ait elinde bulunan diğer çekler ile şüphelilerin ibraz ettiği çeki karşılaştırdığı, çekin sahte olduğunu anlayınca sanıklara bu durumu söyleyerek çeki iade ettiği, böylece sanıkların nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarını işledikleri iddia olunan somut olayda;
1-Sanık Y.. Y.. hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen beraat kararlarının temyiz incelemesinde;
Sanık hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan açılan davaya yönelik olarak, hükmün verildiği oturumda bu sanıkla ilgili hüküm kurlmadığı, hüküm taraflara tebliğ edildikten sonra mahkemece bu defa 05.11.2013 tarihinde ek kararla nitelikli dolnadırıcılık suçundan beraat kararı verildiği anlaşılmakla, davayı sonuçlandıran ve işten el çeken mahkemenin ek kararla el alıp karar veremeyeceği gözetilmeden duruşma açılmadan ve taraflar oluşturulmadan karar verilmesi,
2-Sanık Y.. Y.. hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan verilen beraat kararlarının temyiz incelemesinde;
Samsun Kriminal Polis Laboratuvarının 28/02/2007 tarih ve BLG-2007/117 sayılı ekspertiz raporu nazara alındığında suça konu çekin tamamen sahte olduğu, banka veya benzeri kurumlarda çalışanlar tarafından sahteliğinin anlaşılabileceği ancak diğer şahıslar yönünden aldatma niteliğinin bulunduğunun tespit edilmesi, mahkemece yapılan incelemede ise suça konu olan sahte çekin iğfal kabiliyetinin bulunmadığının bildirilmesi karşısında, meydana gelen çelişkinin giderilmesi ve gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti açısından, suça konu çekin Adli Tıp Kurumu Başkanlığı, Fizik-Grafoloji İhtisas Dairesine gönderilerek iğfal kabiliyetine haiz olup olmadığının tespit ettirilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun taktir ve tayini yerine eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
3-Sanık S.. K.. hakkında nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından verilen beraat kararlarının temyiz incelemesinde;
Sanığın hüküm tarihinden önce 08.04.2013 tarihinde vefat ettiğinin UYAP’tan temin edilen 15.09.2015 tarihli nüfus kaydından anlaşılması karşısında; hakkında açılan kamu davasının 5237 sayılı TCK’nın 64/1. maddesi uyarınca düşürülmesine karar verilmesi yerine yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan diğer yönleri incelenmeyen hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 16.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.