Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2015/11072 E. 2015/28971 K. 28.09.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/11072
KARAR NO : 2015/28971
KARAR TARİHİ : 28.09.2015

Tebliğname No : KYB – 2015/208611

Nitelikli dolandırıcılık suçundan sanık A.. K..’un, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 158/1 -h maddesi gereğince 2 yıl 6 ay hapis ve 12.000,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına dair İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 09/04/2010 tarihli ve 2009/258 esas, 2010/139 sayılı kararının Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 21/05/2014 tarihli ve 2012/17431 esas, 2014/10027 karar sayılı ilamı ile onanmak suretiyle kesinleşmesini müteakip, hükümlü müdafiilerince yapılan yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine ilişkin İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 06/02/2015 tarihli ve 2009/258 esas sayılı müteferrik kararına yönelik itirazın reddine dair İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 02/03/2015 tarihli ve 2015/101 değişik iş sayılı karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 29/05/2015 tarih ve 2015/10890/35120 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 09/06/2015 tarih ve 2015/208611 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
Dosya arasında bulunan, hükümlünün boşandığı eski eşi Kürşat Kunt’a ait 18/02/2015 tarihli dilekçe içeriğine göre, sanığın işlediği sabit kabul edilen suça konu eylemleri Kürşat Kunt’un gerçekleştirdiği, sanığın üzerine atılı suçu işlemediği ve ilgisinin olmadığı, katılan vekilinin sunduğu 05/12/2010 tarihli dilekçe içeriğine göre ise, söz konusu zararın sanık tarafından tazmin edildiğinin beyan edilmesi karşısında bu hususun sanığın iyi niyeti olarak yorumlanması gerektiği, keza mahkemesince hükümlünün boşandığı eşi Kürşat Kunt’un çağrılarak ifadesi alınmadığı gibi, imza ve yazı örnekleri de alınmayarak bilirkişi incelemesi yaptırılmaması neticesinde eksik inceleme sonucunda hükümlü hakkında mahkumiyet kararı verildiği, dosya arasında bulunan mevcut bilirkişi raporuna göre yazıların sanığa ait olduğu, imzanın aynı kalemle atıldığı belirtilmesine rağmen, imzanın sanığa ait olmadığının tespit edilmesi karşısında, kovuşturma aşmasında dinlenilen tanık beyanları da dikkate alınarak şüphenin, ortadan kaldırılmasına yönelik suça konu malların teslim edildiği adresin kime ait olduğunun da araştırılmasının gerekmesi karşısında, ortaya konulan delillerin 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 311/1-e maddesi gereğince yeni delil niteliğinde bulunduğu gözetilmeksizin, itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
5271 sayılı CMK’nın 311. maddesinde, hükümlü lehine yargılamanın yenilenmesi nedenleri sınırlı olarak sayılmış olup, aynı maddenin 1. fıkra “e” bendinde, “Yeni olaylar veya yeni deliller ortaya konulup da bunlar yalnız başına veya önceden sunulan delillerle birlikte göz önüne alındıklarında sanığın beraatını veya daha hafif bir cezayı içeren kanun hükmünün uygulanması ile mahkûm edilmesini gerektirecek nitelikte olursa” şeklinde düzenlenmiştir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 11.03.2014 tarih ve 2012/3-909, 2014/121 sayılı kararı ile daha birçok kararında da belirtildiği üzere, delil ve olayların, yargılamanın yenilenmesi nedeni olarak kabul edilebilmesi için “Yeni” olması gerekmektedir. Hükmü veren mahkemeye bildirilmemesi sebebiyle, hükümde dikkate alınmamış olan her olay ve delil hükümlü tarafından bilinip bilinmemesi önemli olmaksızın “Yeni” olarak nitelendirilmektedir. Olay ya da delilin yeniliği, olayın kesin hükümden sonra meydana gelmiş olmasıyla değil, kesinleşmiş olan hükmün verilmesi sırasında değerlendirilip değerlendirilmediği ile bağlantılıdır. Kesin hükümden önce meydana gelen ancak mahkemenin bilgisine sunulmayan ya da mahkeme tarafından değerlendirilmeyen deliller ve olaylar da “Yeni” sayılmalıdır.
Daha önceden mahkemeye bildirilen ancak mahkeme tarafından değerlendirilerek inandırıcı bulunmadığı için dikkate alınmayan delil ve olgular “Yeni” değildir. Buradaki yenilikten anlaşılması gereken taraf bakımından değil, mahkeme bakımından olay ya da delilin yeni olmasıdır. Mahkemece bilinmeyen, incelenmeyen, yargılama konusu yapılmayan ve bu nedenle değerlendirilmeyen deliller “Yeni delil veya olay” kapsamındadır.
Ayrıca, yeni olay ya da delilin yargılamanın yenilenmesi sebebi olması için aynı zamanda “Önemli” de olması gerekmektedir. Diğer bir ifade ile yeni deliller ve olaylar ortaya konulduklarında tek başlarına ya da önceden sunulan delillerle birlikte değerlendirildiğinde sanığın beraatını veya daha hafif bir ceza uygulanmasını gerektirecek nitelikte olmalıdır.
Hükümlü müdafii tarafından talep dilekçesinin ekinde sunulmuş olan ve Kürşat Kunt’un imzasını taşıyan 20.02.2015 dilekçede, resmiyette sanık adına kayıtlı olan …. Bilgisayar şirketinin işlerini fiili olarak kendisinin yürüttüğünü, bu kapsamda suça konu çeki sanığın rızası hilafına düzenleyerek şikayetçi şirkete verdiğine dair beyanları doğrultusunda, dosyada bulunan bilirkişi raporlarının delil niteliklerini kaybettikleri ve çekteki keşideci imzası ile ödeme talimatındaki imzaların kime ait olduğu konusunda yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılıp, faturalardaki malzemelerin nereye teslim edildiklerinin tespitinden ibaret iddialarının bu kapsamda değerlendirilmesi gerekirse; …..’un resmiyette olmasa bile …. şirketiyle bağlantısının bulunduğu mahkemece de kabul edilmesine karşılık, gerekçeli kararda şikayetçi ile tanık anlatımlarından, alışveriş sırasında …’nun …..’la beraber malzemeleri seçtiği, alışveriş karşılığında suça konu çeki düzenleyip verdiğinin kabul edilmesi nedeniyle çekle ilgisinin bulunmadığına dair beyanlarına itibar edilmediğinin değerlendirildiği, yine suça konu çekin üçüncü bir kişiye imzalatılmış olabileceği hususunun da tartışılmış olması nedeniyle imzanın …..’a çıkması halinde de sonucun hükümlü açısından değişmeyeceği, aynı şekilde çeke yönelik ödemeden men talimatını …..’un göndermediği tespit edilse bile, aşamalardaki savunmalarında, ödemeden men talimatını verdiklerini doğrulaması ve bu hususun yargılama safahatında değerlendirilmiş olması nedenleriyle daha önce ileri sürülüp, gerek mahkemesince gerekse de Yargıtay’ca değerlendirmeye konu olan bilgi ve belgelerin kanunun aradığı sonuca etkili olan yeni delil niteliği taşımadıkları anlaşılmakla, bu gerekçelere dayanılarak yargılamanın yenilenmesi isteminin reddine ilişkin İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararında isabetsizlik bulunmadığından, bu karara karşı yapılan itirazın reddine dair İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 02.03.2015 tarih ve 2015/101 değişik iş sayılı kararına yönelik yerinde görülmeyen kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, 28.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.