Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2015/10933 E. 2018/9397 K. 12.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/10933
KARAR NO : 2018/9397
KARAR TARİHİ : 12.12.2018

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : TCK’nın 158/1-d,43/1, 62/1, 52/2, 53. maddeleri ve TCK’nın 204/1, 62/1, 53. maddeleri uyarınca mahkumiyet

Sanık hakkında nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan mahkumiyet hükümleri katılan vekili ve sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanığın muhasebeci olan ve 12/01/2012 tarihinde vefat eden babası…. in yanında çalıştığı ve işlerini takip ettiği, katılanın da suç tarihinde…. ilçesinde özel muayene işlettiği söz konusu muayene işlemlerinin sigorta vergi ve muhasebe işlerini sanığın babası olan Ulvi Tayyar Altunevlek’e yaptırdığı, katılanın tüm prim borçlarını ve vergi borçlarını düzenli olarak muhasebecisine ödediği ancak sosyal güvenlik primlerinin ödenip ödenmediği hususunda internet üzerinden yapılan araştırmada söz konusu prim borçlarının yatırılmadığının tespit edildiği, yine sanığın katılan adına 26/08/2003 tarih ve 105599 sayılı Sakarya Sigorta İl Müdürlüğüne verilen taahütname, 03/04/2003 tarihli ve 1016612.54.82 sayılı aylık asgari ödeme tutar bildirimi, 08/07/2008 tarih ve 110902 sayılı başvuru formu, 08/09/2008 tarihli 153556 nolu dilekçe, 19/09/2008 tarih 066012 sayılı hesap borç dökümü, 25/04/2011 tarih 1016612 sayılı yapılandırma plan dökümü ve 21/07/2008 tarih 44752 nolu tebliğname mazbatasını düzenleyerek ilgili kuruma başvurduğu ve katılan adına imzaladığının iddia edildiği olayda;
a)Serbest muhasebecilerin 3568 sayılı Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirlik Kanunu’nun 2/A maddesinde belirtilen görevleri arasında “vergi borcunu yatırmak” gibi bir görevin olmadığı, ayrıca Türkiye Serbest Muhasebeciler Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliğinin Mecburi Meslek Kararları’na ilişkin 26/01/1996 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 1996/1 sayılı genelgesinin 1. maddesinde yer alan “meslek mensupları, müşteri adına üçüncü kişilere ödeme yapmak üzere her ne isim altında olursa olsun mali değerler alamazlar” şeklindeki hükmü de dikkate alınmak suretiyle; sanığın,serbest muhasebeci olan babasının yanında çalışması sebebiyle ve vergi ve SSK prim borcunu yatırmak üzere katılan tarafından verilen paraları kurumlara yatırmayarak özel işlerinde kullanması eyleminin, 5237 sayılı TCK’nın 155/1. maddesinde düzenlenen güveni kötüye kullanma suçunu oluşturacağı ancak; katılanın sekreteri olarak 2008-2011 yılları arasında çalışan tanık …’nin kendisi çalışmaya başladıktan sonra prim borçlarını elden yatırdığını ve sanığa vermediğini,katılanın prim borçlarının 2008 yılından önce sanık tarafından yatırılmasında sorun yaşadıklarını, bu sebeple kendisinin yatırmasını istediğini beyan ettiği, yine katılanın yargılama aşamasında alınan beyanında; 2009 yılında vergi borçlarının yatırılması ile ilgili problemler yaşadıklarını, sanığın kendisine bir hata olduğunu söylemesi ve araya hatırlı kişilerin girmesi sebebiyle sanığın hatasını düzeltmesini beklediği, ancak sanık tarafından ödeme yapılmaması üzerine kendisinin ödeme yaptığını beyan etmesi karşısında; katılanın altı aylık şikayet süresi geçtikten sonra 11/01/2013 tarihinde sanık hakkında şikayetçi olduğu dikkate alınarak şikayetin süresinde yapılmadığı gerekçesiyle kamu davasının düşmesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
b)Katılanın 08.10.2009 tarihli ve…. Noterliği tarafından düzenlenen vekaletname ile sanığın aylık prim ve hizmet belgesi ile ilgili işlemleri kendi adına yerine getirme hususunda temsil ve ilzama yetkili kıldığı anlaşılmakla ; sanığın 2003-2008 yılları arasında; katılan adına düzenleyerek kuruma verdiği belgeleri düzenlemesi hususunda da zımni rızası bulunduğunun kabulü ile atılı resmi belgede sahtecilik suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle beraatine hükmedilmesi gerekirken resmi belgede sahtecilik suçundan mahkumiyet hükmü kurulması,
Kanuna aykırı olup, katılan vekili ve sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca, hükümlerin BOZULMASINA 12/12/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.