Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2015/10388 E. 2015/27779 K. 29.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/10388
KARAR NO : 2015/27779
KARAR TARİHİ : 29.06.2015

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık
HÜKÜM : Beraat

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
10.06.1942 tarih ve 26-16 sayılı İçtihadı Birleştirme Kurulu Kararı’nda, yargı yerleri arasında çıkan görev uyuşmazlığı sonucunda, merci tayini yoluyla yetkili kılınan mahkemenin verdiği kararın Yargıtay’da incelenmesi sırasında görev hususunun tekrar inceleyemeyeceğinin belirtildiği, yine Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun, 23.05.2000 gün ve 111-117 sayılı kararında da; olumsuz görev uyuşmazlığı üzerine müşterek yüksek görevli mahkemece verilen “Merci tayini kararı” kesin olduğunun vurgulandığı; bu kapsamda somut olayın değerlendirilmesi gerekirse, Bakırköy 10. Ağır Ceza Mahkemesi ile Küçükçekmece Asliye Ceza Mahkemesi arasında çıkan olumsuz görev uyuşmazlığının Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nin 25.10.2011 tarih ve 2011/7184-22596 E-K sayılı ilamı ile giderilmesi sonucunda asliye ceza mahkemesince de karar verildiği anlaşılmakla, yargılamanın ağır ceza mahkemesinde yapılması gerektiğinden bahisle bozma talep eden tebliğnamedeki düşünceye iştirak edilmeyerek yapılan temyiz incelenmesinde;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Sanıkların, yetkilisi oldukları şirket adına katılanın şirketiyle yapmış oldukları sözleşmenin feshedilmesine rağmen, almış oldukları çeki iade etmek yerine ortalıktan kaybolduklarının iddia olunduğu olayda; sanıkların firması ile katılana ait firma arasında olaydan önce süregelen bir ticari ilişkinin bulunduğu ve bu ilişki çerçevesinde katılanın birçok kez sanıkların işyerinden almış olduğu malların kendisine teslim edildiği, somut olayımızda da, siparişi verilen malların tesliminin gecikmesi üzerine sözleşmenin feshedilmesi sonucunda ekonomik sıkıntılar nedeniyle iş yerini kapatıp çeki iade etmemelerinin hukuki ihtilaf niteliğinde olduğu değerlendirilerek, dolandırıcılık suçunun yasal unsurlarının oluşmadığından bahisle verilen beraat kararlarında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, Cumhuriyet savcısının temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA, 29.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.