YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/9766
KARAR NO : 2014/9075
KARAR TARİHİ : 07.05.2014
Tebliğname No : 15 – 2014/132892
MAHKEMESİ : Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 06/10/2009
NUMARASI : 2009/87 (E) ve 2009/344 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık, özel belgede sahtecilik
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Sanık hakkında dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik suçlarından kurulan hükümler bakımından yapılan temyiz isteğinin incelenmesinde;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;
Failin bir kimseyi,kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Hile nitelikli bir yalandır.Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır.Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
5237 sayılı TCK’nın 158/1-j bendinde,dolandırıcılık suçunun,Banka veya diğer kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlamak maksadıyla, işlenmesi ,nitelikli hal olarak kabul edilmiştir.Bu suçun oluşabilmesi için,Kredi elde eden kişinin banka veya diğer kredi kurumu görevlilerini hile ile aldatmış olması gerekir.Krediyi alan kişinin aldatıcı herhangi bir eylemi olmaksızın,sırf banka elemanlarının kendi görevlerini layıkıyla yerine getirmemeleri yüzünden bir kredi açılmışsa,dolandırıcılıktan bahsedilemez,şartları varsa bankacılık suçundan bahsedilebilir.
Bu suçun mağdurları banka ve diğer kredi kurumlarıdır.5411 sayılı “Bankacılık Kanununun 3. maddesinde banka,48. maddesinde ise kredinin tanımı yapılmıştır.Tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlama suçun konusudur.Kredinin tahsis edilmesinin gerekli olup olmadığı,kredi verecek kuruluşun mevzuatında öngörülen düzenlemeler çerçevesinde belirlenir.Fiil,sahte kıymet takdiri raporları veya gerçeğe aykırı belgeler,bilançolar düzenleyerek hileli davranışıyla bunları aldatmaktadır.
Kredi kurumu banka olmamasına karşın faiz karşılığında olsun veya olmasın, kanunen borç vermeye yetkili kılınan kurumlar anlaşılır.Bu itibarla böyle bir yetkiye sahip olmayan bir kişi veya
Kuruluşa karşı bu fiilin işlenmesi hâlinde koşulları varsa,basit dolandırıcılık suçu söz konusu olacaktır.
Katılan Ekrem’in,ölü olan M. Ç. ve sanık R.. E.. ile sanığın sahip olduğu şirketin adını kullanarak kendisine ait gayrimenkulün ipotek edilmesi suretiyle ticari kredi kullanılması konusunda anlaştığı ve sanık ile bankaya kredi başvurusunda bulundukları, bankanın katılanın eşi olan diğer katılan G. K. da ipotek konusunda muvafakatinin gerektiğini bildirilmesi katılan Ganime’nin bu konuda muvafakatinin bulunmadığını beyan etmesi üzerine katılan Ekrem’in gıyabında ve bilgisi dışında sanık ve ölü M. Ç. sahte muvafakat belgesi düzenleyerek bankaya ibraz ettikleri ve 45.000 TL kredi kullandıklarının iddia edildiği somut olayda; müşteki bankaya ait 18.09.2008 yazıda,katılan Ekrem tarafından kredi kullanımı için ipotek verilen taşınmazın aile konutu olmadığı bu nedenle Medeni Kanun gereğince ipoteğin alınması için eş muvafakatinin gerekli olmadığı bu belge olmadan da kredinin açılabileceğinin belirtilmesi ve taşınmaz üzerinde ipoteği verenin katılan Ekrem olduğunun anlaşılması karşısında; dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik suçlarından beraat kararı verilmesi yerine yazılı şekilde mahkûmiyet kararı verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş olup sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenle, 5320 sayılı Kanunun 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 07/05/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.