YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/95
KARAR NO : 2014/3255
KARAR TARİHİ : 24.02.2014
Tebliğname No : KYB – 2013/398592
Dolandırıcılık suçundan sanık A.. Ç..’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 157/1 ve 52. maddeleri uyarınca 1 yıl hapis ve 10.000,00 Türk lirası adlî para cezalan ile cezalandırılmasına, aynı Kanun’un 58. maddesi uyarınca cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve cezanın infazından soma anılan Kanun’un 58/8. maddesi uyarınca 1 yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair Aydın 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/09/2012 tarihli ve 2012/141-415 sayılı karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 13/12/2013 gün ve 2013/18958/76552 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 25/12/2013 gün ve 2013/398592 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
Dosya kapsamına göre;
1- 5237 sayılı Kanun’un 157/1. maddesinde, “Hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlayan kişiye bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası verilir.”, aynı Kanun’un 52/1. maddesinde ise, “Adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hâllerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hâzinesine ödenmesinden ibarettir.” hükümlerinin yer alması karşısında, sanık hakkında hapis cezası alt sınırdan tayin edildiği halde, kararın gerekçesinde de cezanın alt sınırdan belirlendiğinin belirtilmesine rağmen adlî para cezasının alt sınırın üzerinde belirlenerek çelişkili uygulama yapılmasında,
2- Mükerrirlere özgü infaz rejimi ve denetimli serbestlik tedbirinin ne şekilde uygulanacağı, süresi ve bu konuda karar verecek merci 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 108. maddesinde düzenlenmiş olup, aynı maddenin 5. fıkrası ile de tekerrür dolayısıyla belirlenen denetim süresinde şartla salıverilmeye ilişkin hükümlerin uygulanacağının hükme bağlandığı, bu sebeplerle denetimli serbestlik tedbirinin süresinin infaz aşamasında 5275 sayılı Kanun hükümleri uyarınca tayin ve tesbiti gerektiği gözetilmeden, infazı kısıtlar biçimde 1 yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verilmesinde, isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2007/10-1/1/8 esas, 2007/152 karar sayılı ilamında da açıklandığı gibi yasa koyucunun ayrıca adli para cezası öngördüğü suçlarda, hapis cezasının alt sınırdan tayini halinde mutlak surette adli para cezasının da alt sınırdan tayini gerektiği yönünde bir zorunluluk bulunmamakta ise de, bunun gerekçelerinin gösterilmesi, dayanılan gerekçelerin yasal olması ve dosya içeriğiyle örtüşmesi gerektiği halde mahkemece hapis cezası alt sınırdan tayin edilmesine rağmen ayrıca gerekçe gösterilmeden adli para cezasının alt sınırın üzerinde tayin edilmek suretiyle çelişkiye düşülmesinin usul ve yasaya aykırı bulunduğunun anlaşılması karşısında,
Kanun yararına bozma istemine atfen düzenlenen ihbarname içeriği bu itibarla yerinde görüldüğünden, Aydın 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 13.09.2012 tarih ve 2012/141 esas, 2012/415 sayılı kararın CMK’nın 309. maddesinin 4. fıkrasının (d) bendi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre hükümde tayin olunan adli para cezasınına ilişkin olarak, ‘500’ gün ve ‘10.000 TL’ ibarelerinin çıkartılarak, sırasıyla “5” gün ve “100” TL adli para cezası ibarelerinin eklenmesine, ve TCK’nın 58/8. maddesine göre ‘1 yıl denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına’ ibaresinin hüküm fıkrasından çıkartılmasına, infazın buna göre yapılmasına, hükümdeki diğer hususların aynen bırakılmasına, 24.02.2014 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.