Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2014/6449 E. 2015/22121 K. 09.03.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/6449
KARAR NO : 2015/22121
KARAR TARİHİ : 09.03.2015

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli mala zarar verme, görevi yaptırmamak için direnme
HÜKÜM : Beraat

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Mala zarar verme suçu, başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanılış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder.Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma, suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir.
5237 sayılı TCK’nın “Millete ve Devlete Karşı Suçlar ve Son Hükümler” başlıklı dördüncü kısmının, “Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar ”başlıklı birinci bölümünde, 265. maddesi ile düzenlenen;“Görevini Yaptırmamak İçin Direnme” suçuyla korunan hukuki yarar, kamu idaresinin güvenilirliği ve işleyişi olup; bu suçta, kamu faaliyetlerine kişilerin saygı göstermelerinin sağlanması ve kamu görevlerinin yerine getirilmesini dolayısıyla da kamu görevini yerine getirenleri engellemeye yönelik fiillerin önüne geçilmesi amaçlanmıştır. Öte yandan, kendisine verilen görevi yerine getirmekte olan kamu görevlisine karşı cebir ve/veya tehdit fiili gerçekleştirilmiş bulunduğundan bu suçla aynı zamanda kişi özgürlüğü ve beden bütünlüğü de korunmaktadır. Maddede düzenlenen görevini yaptırmamak için direnme suçu, seçimlik hareketli bir suç olup kamu görevlisinin görevini yapmasını engellemek amacıyla, cebir ve/veya tehdit kullanılması ile suç oluşmaktadır. Bu suçun oluşabilmesi için, öncelikle engellenmek istenen işin o kamu görevlisinin görevine giriyor olması zorunludur. Zira madde, kamu görevlisinin yerine getirdiği herhangi bir iş için değil, görevine giren bir iş için koruma sağlamaktadır. Cebir, kamu görevlisine karşı fiziki güç kullanılmasıdır. Cebrin sınırı, kasten yaralama suçunun temel şekli veya daha az cezayı gerektiren hâli kapsamında değiştirilebilecek boyutta olmasıdır. Cebirle, kasten yaralamanın neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerine sebebiyet verilirse, fail ayrıca bu suçtan da beşinci fıkra uyarınca cezalandırılacaktır. Cebir veya tehdidin alenî olması şart değildir. Bu manada cebir ve tehdit, kamu görevlisinin görevini yerine getirmesini engellemeye elverişli, doğrudan kamu görevlisine yönelik ve ortadan kaldırılmadığı sürece göreve devam edilmesine engel olan güç kullanılmasını ifade eder.

Sanığın suçun yasal tanımında yer alan ve hukuksal anlamda tek bir fiili oluşturan davranışları, görevini ifa eden kamu görevlilerine karşı görevlerini yaptırmamak için gerçekleştirmiş olması nedeniyle aynı nev’iden fikri içtimaın koşulları gerçekleşmiş bulunduğundan,sanık hakkında 5237 sayılı TCY’nın 43/2. maddesinin uygulanması gerekmektedir

Samsun Emniyet Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğünde polis memuru olan ve olay günü resmi olarak görev yapan mağdurların, alkollü olan ve aralarında tartışan sanıklara müdahalede bulunmak istedikleri sırada; sanıkların, mağdurlara yönelik olarak ve görevlerini yapmalarına engel olacak nitelikte cebir sergiledikleri, zor kullanma yetkilerini kullanan mağdurlar tarafından polis merkezine götürülmek üzere ekip aracına bindirilen sanıkların, ekip aracının iç kısmını tekme ile vurmak suretiyle ve görgü tespit tutanağında belirtildiği şekilde kırdıkları, bu şekilde sanıkların, üzerlerine atılı olan suçları işlediklerinin iddia edildiği olayda;

1- Katılan vekilinin, görevi yaptırmamak için direnme suçundan verilen hükme yönelik yaptığı temyiz talebinin incelenmesinde;

Sanıklara atılı bulunan görevi yaptırmamak için direnme suçundan doğrudan zarar görmeyen İçişleri Bakanlığının söz konusu suça ilişkin davaya katılama hak ve yetkisi bulunmadığı gözetilmeden katılma kararının verilmesi hukuken geçersiz ve yok hükmünde olduğu ve temyiz hakkı vermeyeceğinin anlaşılması karşısında; İçişleri Bakanlığı vekilinin anılan suçtan kurulan hükme yönelik yaptığı temyiz isteminin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE,

2- Katılan vekilinin, nitelikli mala zarar verme suçundan verilen hükme yönelik yaptığı temyiz taleplerinin incelenmesinde;

Oluşa, sanıkların savunmalarına, şikayetçi polis memurlarının aşamalardaki beyanlarına, tanık anlatımlarına, görgü tespit tutanağına ve tüm dosya kapsamına göre; sanıkların, üzerlerine atılı olan suçu işlediklerine ilişkin soyut iddiadan başkaca, somut ve kesin bir delil elde edilememesi karşısında, kuşkudan sanık yararlanır ilkesi dikkate alınarak; sanıkların beraatlerine dair kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükümlerin ONANMASINA, 09/03/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.