Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2014/545 E. 2015/20890 K. 18.02.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/545
KARAR NO : 2015/20890
KARAR TARİHİ : 18.02.2015

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Mala zarar verme, konut dokunulmazlığını ihlal etme, tehdit
HÜKÜM : Mahkumiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç,seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma, suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir.
Bir kimsenin konutuna,konutunun eklentilerine rızasına aykırı olarak giren veya rıza ile girildikten sonra çıkmayan kişi konut dokunulmazlığı suçunu işlemiş olur. Konuta girmek,failin bütün vücudu ile tamamen konuta girmesi demektir. Bu nedenle, konutun eklentisi içinde olmamak kaydıyla, pencereden içeriye bakma, kapıyı dinleme camı tıkırdatma, dış kapı zilini çalma bu suçu oluşturmaz. Konuta veya eklentisine nereden girildiğinin önemi yoktur. Konuttan çıkmamak, konut sahibinin rızası ile girilen konuttan, söz, hareket ve tavırlarıyla kendisini çıkmaya davet edilmesine rağmen, çıkmamaktadır.
Tehdit, bir kimsenin başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğini veya malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağını veya sair bir kötülük edeceğini bildirmesidir. Bu suçta fail, ağır ve haksız bir zarara uğratılacağını mağdura bildirmektedir. Gerçekleşmesi failin iradesine bağlı olan ve gelecekte vuku bulacak bir kötülüğün, gerçekleşecek gibi gösterilmesidir. Tehdit mağdurun karar verme ve serbest hareket etme özgürlüğünü kısıtlamalı iç huzurunu bozmalı ve onu endişeye düşürmelidir. Mağdura yapılan tehdidin, onun iç huzurunu bozmaya, onda korku ve endişe yaratmaya elverişli olması gerekir. Failin tehdit fiilini bilerek ve isteyerek işlemesi, verileceği söylenen zararın haksız olması yeterlidir. Fiilde korkutuculuk, ürkütücülük, ciddiyet yoksa tehdit kastının varlığından bahsedilemez. Mağdur haksız bir zarara uğrayacağı endişesine kapılmamışsa, korkutuculuk oluşmamıştır. Tehdit suçunun, bahsedilen yasal unsurlarının gerçekleşip gerçekleşmediği olaysal olarak değerlendirilmeli, fail ile mağdurun içinde bulundukları ortam, söylenen sözler, söylenme nedeni ve söylendiği koşullar nazara alınmalıdır.
Sanığın evli olduğu halde şikayetçiyle bir süredir dost hayatı yaşadığı şikayetçinin bu birliktelikten vazgeçmek istemesi üzerine kendisini rahatsız etmeye başladığı ve şikayetçinin belediye otobüsünde bulunduğu sırada aynı otobüse binip resimlerini çektiği, gidip yanına oturduğu, şikayetçiyi takip ettiği, şikayetçi otobüsten inip bir kafede oturduğu sırada peşinden gidip yine resimlerini çektiği, kamera ile görüntülerini kaydettiği, akşam saatlerinde ise kapının alt kısmındaki tahtayı kırıp şikayetçinin evine girerek elbise dolabının içine saklandığı, şikayetçinin ve annesinin kendisini görmesi üzerine kapıdan çıkarak gittiği, sanığın bu eylemleriyle mala zarar verme, konut dokunulmazlığını ihlal etme ve tehdit suçlarını işlediğinin iddia edildiği olayda;
1-Sanık hakkında mala zarar verme, konut dokunulmazlığını ihlal etme suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik sanığın temyiz isteminin incelenmesinde;
Sanık savunması, katılan ve tanıklar beyanı, görgü ve tespit tutanağı, mesaj tutanakları ile tüm dosya kapsamına göre, atılı suçların sanık tarafından işlendiğinin sabit olduğu gerekçesine dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine; ancak,
1-Sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 106/1. ve 116/1. maddeleri gereğince belirlenen temel cezanın “6 ay hapis “ yerine “ 6 hapis”, aynı Kanun’un 151/1. maddesi gereğince belirlenen temel cezanın da “4 ay hapis” yerine “4 hapis” şeklinde yazılması,
2-Sanık hakkında 5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinin şartlarının oluşmaması nedeniyle uygulanmamasında “6.fıkranın” yerine “5.fıkranın” belirtilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanun’un 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK ‘nın 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, 5237 sayılı TCK’nın 106/1. ve 116/1. maddeleri gereğince temel ceza olarak belirlenen “6 hapis” ibaresinin “6 ay hapis”, aynı Kanun’un 151/1. maddesi gereğince temel ceza olarak belirlenen “4 hapis” ibaresinin “4 ay hapis”; 5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinin uygulanmamasında “5.fıkranın” ibaresinin “6. fıkranın” olarak düzeltilmesi suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun olan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
2-Sanık hakkında tehdit suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik sanığın temyiz isteminin incelenmesinde;
Her ne kadar iddianamede sevk maddesi olarak TCK’nın 106/1. maddesi belirtilmişse de, iddianame anlatımında tehdit eyleminden bahsedilmediği ve tehdit suçundan açılmış bir dava olmadığı anlaşılmakla, atılı suçtan sanığın mahkumiyetine karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 18.02.2015 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.