Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2014/523 E. 2015/21069 K. 19.02.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/523
KARAR NO : 2015/21069
KARAR TARİHİ : 19.02.2015

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kamu malına zarar verme, hakaret, tehdit
HÜKÜM : Mahkumiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma, suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir.
Tehdit, bir kimsenin başkasını,kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğini veya malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağını veya sair bir kötülük edeceğini bildirmesidir. Bu suçta fail, ağır ve haksız bir zarara uğratılacağını mağdura bildirmektedir. Gerçekleşmesi failin iradesine bağlı olan ve gelecekte vuku bulacak bir kötülüğün, gerçekleşecek gibi gösterilmesidir. Tehdit mağdurun karar verme ve serbest hareket etme özgürlüğünü kısıtlamalı iç huzurunu bozmalı ve onu endişeye düşürmelidir. Mağdura yapılan tehdidin, onun iç huzurunu bozmaya, onda korku ve endişe yaratmaya elverişli olması gerekir. Failin tehdit fiilini bilerek ve isteyerek işlemesi, verileceği söylenen zararın haksız olması yeterlidir. Fiilde korkutuculuk, ürkütücülük, ciddiyet yoksa tehdit kastının varlığından bahsedilemez.Mağdur haksız bir zarara uğrayacağı endişesine kapılmamışsa, korkutuculuk oluşmamıştır. Tehdit suçunun, bahsedilen yasal unsurlarının gerçekleşip gerçekleşmediği olaysal olarak değerlendirilmeli, fail ile mağdurun içinde bulundukları ortam, söylenen sözler, söylenme nedeni ve söylendiği koşullar nazara alınmalıdır.
Hakaret suçunun oluşabilmesi için, bir kimseye …, şeref ve saygınlığını incitecek ölçüde, somut bir fiil veya olgu isnat etmek yada yakıştırmalarda bulunmak yada sövmek gerekmektedir. Kişiye isnat edilen somut fiil veya olgunun gerçek olup olmamasının bir önemi yoktur. İsnadın ispatın konusu ayrıdır. Somut bir fiil ve olgu isnat etmek; isnat, mağdurun … şeref ve saygınlığını incitecek nitelikte olacaktır. Mağdura yüklenen fiil ve olgunun belirli olması şarttır. Fiilin somut sayılabilmesi için, şahsa, şekle, konuya, yere ve zamana ilişkin unsurlar gösterilmiş olmalıdır. Bu unsurların tamamının birlikte söylenmesi şart değildir. Sözlerin isnat edilen fiilî belirleyecek açıklıkta olması yeterlidir. Çoğu zaman isnat edilen fiil ve olgunun, hangi zaman ve yerde meydana geldiğinin belirtilmesi, … ve saygınlığı incitecek niteliği tespit için yeterli olmaktadır. Tarafların sosyal durumları, sözlerin söylendiği yer ve söyleniş şekli, söylenmeden önceki olaylar nazara alınarak suç vasfı tayin olunmalıdır.
Hakaretin kişiyi küçük düşürmeye yönelik olması gerekir. Kişiye onu toplum nazarında küçük düşürmek amaçlı belli bir siyasi kanaatin isnat edilmesi hâlinde de suç oluşacaktır. Bir kişiye yönelik sözlerin veya yapılan davranışın o kişiyi küçük düşürücü nitelikte olup olmadığını tayin ederken, topluma hâkim olan anlayışlar, örf ve adetler göz önünde bulundurulmalıdır.
Mağdur … ‘ün trafikte sanıkla birlikte yaşadığı olay üzerine şikayet için polis merkezine geldiği, sanığın kendiliğinden daha sonra polis merkezine gelip katılan polis memuru … ve müşteki …’a sinkaflı sözlerle hakaret ettiği, polis memuru katılan …’ü görmesi üzerine “sen kim oluyorsun, biraz önce dur çektin, sen trafikçi misin, yetkin yok, alıp veremediğin ne bu iki oldu üçüncü kez durdurursan ölümün benden olur” deyip üzerine yürüdükten sonra yine katılan …’ün belindeki silahı göstererek “bak bu iki oldu, ya sen ya ben ben seni silahla öldüreceğim, istesem arabamla ezerdim çocuğunun, ailenin başına bir şey gelirse benden bil, başını yakacağım” diyerek tehdit ettiği, polis merkezinde “ o avukatı (…) öldüreceğim” dediği, bekleme salonunda bulunan camlı bölmeye kırarak zarar verdiği, , yukarıya çıkan katılan polis memuru …’un üzerine yürüyüp “sen bana aşığıda ne demek istedin, seni sinkaf ederim, sürüm sürüm süründürürüm, sinkaf ettiğimin çocuğu” diyerek tehdit ve hakaret ettiği, elinin kesilmesi nedeniyle tedavisi yapıldıktan sonra ve ifade verdiği sırada mağdur …’ü kastederek “ siz avukattan para mı alıyorsunuz, o avukatı öldüreceğim ” diyerek tehdit ettiği iddia edilen olayda,
A-Sanık hakkında kamu malına zarar verme ve hakaret suçlarına yönelik temyiz incelemesinde;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, Cumhuriyet savcısının ve sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA,
B-Sanık hakkında katılanlar … ve …’e ve mağdur …’e karşı olan karşı olan tehdit suçlarına yönelik temyiz incelemesinde;
1-Sanık hakkında katılanlar … ve …’e yönelik tehdit suçundan kurulan hükümde; sanığın polis memuru olan …’e hitaben belindeki tabancayı göstererek ” sen beni hep durdurmaya çalışıyorsun bak bu iki oldu, üçüncüsünde ya sen beni vuracaksın ya da ben senin kafana sıkacağım” diyerek tehdit ettiğinin iddia ve kabul edilmesi karşısında sanığın eyleminin silahla tehdit suçunu oluşturduğu gözetilmeksizin suç vasfında yanılgıya düşülerek 5237 sayılı TCK’nın 106/1.1cümle maddesinde düzenlenen tehdit suçundan hüküm kurulması ,
2- Sanık hakkında mağdur …’e yönelik tehdit suçundan kurulan hükümde; sanığın mağdura karşı tehdit içeren sözlerinin aynı zaman dilimi içinde ve hukuki kesintiye uğramadan gerçekleşmesi sebebiyle tek suç oluşturacağı ve hukuki durumunun buna göre takdir ve tayininin gerektiği gözetilmeyerek, zincirleme suç kabulüyle fazla ceza tayini,
Bozmayı gerektirmiş, Cumhuriyet savcısının ve sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 19/02/2015 tarihinde oybirlğiyle karar verildi.