YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/5121
KARAR NO : 2014/8656
KARAR TARİHİ : 05.05.2014
Tebliğname No : KYB – 2014/52664
Görevi kötüye kullanma ve 5253 sayılı Dernekler Kanununa muhalefet suçundan şüpheliler O.. Y.., İ.. K.., R. S., M. Ö., S. A., N.Y., M. T. T., M. Ö., H. G., F.V. Y., H. K., A. A., H. B. G., V. Ö., İ. G. ve N. Ş. haklarında yapılan soruşturma evresi sonucunda Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 30/05/2013 tarihli ve 2012/469 soruşturma, 2013/953 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik müştekiler tarafından yapılan itirazların; müşteki S. K. yönünden kabulüne dair mercii Sincan 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 29/07/2013 tarihli ve 2013/22 değişik iş sayılı ve müşteki P. A. yönünden ise karar verilmesine yer olmadığına ilişkin aynı Mahkemenin 11/11/2013 tarihli ve 2013/876 değişik iş sayılı karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 29/01/2014 tarih ve 2014/2401/7287 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 17/02/2014 tarih ve 2014/52664 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
Dosya kapsamına göre; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun “Cumhuriyet savcısının kararına itiraz” başlıklı 173/1. maddesinde yer alan, “Suçtan zarar gören, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde, bu kararı veren Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesine en yakın ağır ceza mahkemesi başkanına itiraz edebilir.” şeklindeki düzenleme nazara alındığında, şikâyetçilerin açık bir hakkı zedelenmediği cihetle itiraz haklarının bulunmadığı, nitekim Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 14/06/2010 tarihli, 2009/16787 esas, 2010/7000 sayılı ve Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 14/02/2012 tarihli ve 2011/67253 esas, 2012/7894 sayılı ilâmlarında da belirtildiği üzere, toplumdaki demokratik düzenin sağlanması açısından adalet hizmetinin verilmesinin, Devletin temel görevi olduğu, Devlete ait olan adaletin gerçekleşmesi görevinin halka karşı bir görev olmakla birlikte, Devletin adalet mekanizmasını harekete geçirmesini istemek konusunda her vatandaşın genel bir talep hakkı olmayıp, vatandaşın bu konuda hak sahibi olması için özel bir düzenlemeye ihtiyaç bulunduğu, ceza muhakemesi hukukunda da bu hakkın ancak suçtan zarar görene tanınmış olduğu dikkate alındığında, itirazın bu yönden reddi yerine, yazılı gerekçelerle itirazın kabulüne ve karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinde isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 15.07.2008 tarih ve 2008/9-95 Esas, 2008/195 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere bir olayda suçtan zarar göreni belirlerken, sanığa yüklenilen ve cezalandırılması istenilen fiille haklı bir çıkarı zedelenen kişinin ceza kovuşturması konusundaki isteğini göz önünde tutmak ve bu haklı görüldüğünde kişiye suçtan zarar gören niteliği tanımak gerektiği ifade edilmiş ise de devletin, egemenlik hakkından doğan cezalandırma görevi bulunmaktadır. Toplumdaki demokratik düzenin sağlanması açısından adalet hizmetinin verilmesi, devletin temel görevlerindendir. Devlete ait olan adaletin gerçekleşmesi görevi halka karşı bir görev olmakla birlikte, Devletin adalet mekanizmasını harekete geçirmesini istemek konusunda her vatandaşın genel bir talep hakkı olmayıp, vatandaşın bu konuda bir hak sahibi olması için özel bir düzenlemeye ihtiyaç vardır. Ceza muhakemesi hukukunda da bu hak ancak suçtan zarar görene tanınmış olup, somut olay bakımından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın anılan kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararına karşı itiraz yetkisi ancak suçtan zarar görene aittir.
Somut olay açısından, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın anılan kararına karşı başvuruda bulunan S. K., işlendiği ileri sürülen görevi kötüye kullanma ve dernekler kanununa muhalefet suçları nedeniyle açık bir hakkı zedelenmediği cihetle, suçtan zarar gören sıfatı bulunmadığından, vaki isteminin reddi yerine kabulüne karar verilmesi yasaya aykırı olup, mercii kararının bu yönden bozulması gerekmektedir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca verilen kovuşturmaya yer olmadığı kararına vaki başvurunun, müşteki S. K. suçtan zarar gören sıfatı bulunmadığı gözetilerek reddi gerekirken, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi isabetsiz olup, kanun yararına bozmaya atfen düzenlenen ihbarnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca düzenlenen 30.05.2013 tarih ve 2012/469 soruşturma, 2013/953 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın kabulü ile anılan kararın kaldırılmasına dair mercii Sincan 3. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı’nın 29.07.2013 tarih ve 2013/22 değişik iş sayılı kararının CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre müteakip işlemlerin mahallinde mahkemesince yerine getirilmesine 05/05/2014 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.